NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مَسْلَمَةَ
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ
عَنْ نَافِعٍ
أَنَّ عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
عُمَرَ قَالَ
نَهَى
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَنْ
يُسَافَرَ
بِالْقُرْآنِ
إِلَى أَرْضِ
الْعَدُوِّ
قَالَ
مَالِكٌ
أُرَاهُ
مَخَافَةَ
أَنْ
يَنَالَهُ
الْعَدُوُّ
Abdullah b. Ömer
(r.a.)'den; demiştir ki: "Rasûllullah (s.a.v.) Kur'an la birlikte düşman
ülkesine yolculuk yapmayı yasakladı."
(Bu hadisin
râvilerinden) Mâlik dedi ki, öyle zannediyorum ki (yasaklama) düşmanın Kur'ânı
ele geçirmesi korkusundandır."
İzah:
Buhari, cihad; Müslim,
imâre; İbn Mâce, cihâd; Muvatta, cihâd; Ahmed b. Hanbel II, 6,7,10,55,63,128;
V, 448.
Hafız İbn Hacer'in açıklamasına
göre hadisin sonunda bulunan "bu (yasaklama), düşmanın Kuran’ı ele
geçirmesi korkusundandır." Cümlesinin Hz. Nebie mi yoksa râvilerden birine
mi ait olduğu meselesi Hadis uleması arasında ihtilaflıdır. Bu sebeple bazıları
bu sözü Hz. Nebie ait bir sözmüş gibi rivayet ederken bazıları da İmam Mâlik'e
ait bir sözmüş gibi rivayet etmişlerdir. Aslında bu söz imam Malik'in bu
hadisle ilgili bir açıklamasından ibarettir.
İbn Abdilberr'in
açıklamasına göre yanında mushaf bulunan bir kimsenin, düşmana yenilmesinden
korkulan küçük bir cemaat içerisinde düşman ülkesine seyahat etmesinin caiz
olmadığında tüm fıkıh uleması ittifak etmişlerdir. Ancak düşmana galip
geleceğinden emin olunan bir askeri birlik içerisinde bulunan bir kimsenin
yanındaki mushafla düşman ülkesine girip girmemesi meselesi ulema arasında
ihtilaflıdır. İmam Malik bunu da caiz görmemiştir. İmam Ebû Hanife'ye göre
düşmana galib geleceğinden emin olunan bir askeri birlik içerisinde bulunan
bir kimsenin yanındaki mushafla düşman ülkesine girmesinde bir sakınca yoksa
da, düşmana yenileceğinden korkulan küçük askeri birlikler içerisinde bulunan
bir kimsenin mushafla düşman ülkesine girmesi caiz değildir. İmam Şafiî'ye
göre ise, düşmana yenilme korkusu bulunsa da bulunmasa da, düşman ülkesine
mushafla girmek tahrimen mekruhtur.
Bu yasağın sebebi
mushafın kafirlerin eline geçmesi ve kafirlerin de ona hakaret etme fırsatını
bulmaları tehlikesidir. Mushafa hakaret edilmesine imkan verilmesinin haram
olduğunda ise, ihtilaf yoktur.
Bu sebeple bu hadis-i
Şerifin, kafire mushaf satmanın haram olduğuna delâlet ettiğine hükmedildiği
gibi,kafireKur'an öğretmenin caiz olmadığına hükmedenler de olmuştur. Nitekim
İmam Malik kâfire Kur'an öğretmenin caiz olmadığına hükmetmiştir. İmam Ebu
Hanife'ye göre ise, kafire Kur'an öğretmek 'kayıtsız şartsız caizdir. İmam
Şafii'den bu görüşlerin ikisi de rivayet edilmiştir.
Mâlikîlerden bazıları
"Kâfirlere delil gösterebilmek için Kur'an'ın bazı âyetlerini onlara Öğretmekte
herhangi bir sakınca yoksa da kâfirlere Kur'an âyetlerinin bundan fazlasını
öğretmek caiz olmaz." demişlerdir. Nitekim Hz. Nebiin İslama davet için
Kur'an-ı Kerim'in bazı âyetlerini Herakliyus'e göndermiş olması da bu görüşü
teyid etmektedir.
İmam Nevevi'nin
açıklamasına göre "kâfirlere içerisinde âyet bulunan bir mektup yazıp
göndermenin caiz olduğunda ulema ittifak etmişlerdir. Fıkıh kitapları gibi
içinde âyet ve hadis bulunan kitapları düşman ülkesine sokmanın caiz olmadığını
söyleyenler olduğu gibi, içerisinde âyet ve hadis bulunmayan ilmi eserleri
düşman ülkelerine sokmanın bile caiz olmadığını söyleyenler de vardır.[bk.
Zürkâni, Şerhu'l-Muvatta, III, 287-288.]