SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

CİHAD BAHSİ

<< 2618 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا هَاشِمُ بْنُ الْقَاسِمِ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ يَعْنِي ابْنَ الْمُغِيرَةِ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ بَعَثَ يَعْنِي النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بُسْبَسَةَ عَيْنًا يَنْظُرُ مَا صَنَعَتْ عِيرُ أَبِي سُفْيَانَ

 

Enes (r.a.) den; demiştir ki:

 

"Nebi (s.a.v.) Büseyse'yi Ebû Süfyân'ın kafilesinin ne yapmakta olduğunu gözetlemek üzere casus olarak gönderdi.”

 

 

İzah:

Burada söz konusu edilen casusluk, Kureyş'in kadın-erkek herkesten büyük sermayeler toplayarak Şam'a gönderdikleri büyük ticâret kervanı ile ilgilidir. Hz. Nebi, Kureyşlilerin harp hazırlıkları için işlerine yarayacağı bu kervanla ilgilenmiş dönüşünde onu gözetleyip, hakkında bilgi toplamak üzere Hz. Büseyse'yi casus olarak gö­revlendirmişti. Bu durum düşmanın harp planlarını öğrenmek için casus kullanmanın meşruiyyetine delâlet etmektedir.

 

Harpte düşman hakkında iyice malumat toplama ve tam bir haber alma, bunun yanında kendi maksat ve niyetlerini ondan saklama veya karşı casusluk, Hz. Nebiin takibettiği önemli bir umdedir. Benû Mustalik kabilesi müslümanlar arasına bir casus göndermişler ve bu müslümanlar tarafından yakalanmıştı. Bir müslüman olan Hatib, İslam düşmanlarına hitaben Hz. Nebiin onlar hakkında hazırladığı plan ve niyetlerden bahseden bir mektup yazdı. Fakat bu hıyanet yazısını götüren kadın, yol­da Hz. Nebiin adamları tarafından yakalandı. Muhammed (s.a.v.) Mekke'de, Evtas'da ve diğer havalilerde buraların fethinden evvel casuslar bulunduruyordu. Bunlar kendi bulundukları havalide cereyan eden olay­lar hakkında Hz. Nebii gizlice ve muntazam süratte haberdar edi­yorlardı.[M.Hamidullah, İslam Nebii, II, 275, 276.]

 

Hz. Nebi iki türlü casus kullanırdı:

 

1. Gören casus (ayn)

 

2. Dinleyen ve haber alan casus[bk. M. Hamiduliah, İslamda Devlet İdaresi, s.51.]

 

Eski devirlerde casuslar modern zamanlarda olduğu gibi mukabil ta­rafa bu kadar çok zarar veremezlerdi. Zamanımızda casusluk bir sanat olmaktan çıkmış hakiki bir ilim halinde inkişaf etmiştir. Bununla beraber eski zamanlarda da düşmandan haberleri saklamak için, inceden inceye düşünülmüş tedbirler alınırdı. Bazı defalar Nebi (s.a.v.) bütün yolla­rı, askeri ehemmiyeti haiz haberlerin sızmasını önlemek maksadıyla, husu­si şahıslara karşı kapatırdı.

 

Ebu Yûsuf, İslâm devletinin tebası olsun veya olmasın gayri müslim casuslara ölüm cezası ve islam dininde olanlara da hapis ve bedenî işkence cezaları verilmesi fikrindedir. Muasırı eş-Şeybâni, casusluğu hırsızlıktan daha hafif görür ve İslam devletinin tebaasının casusluktan dolayı boyun­larının vurulmaması mütalaasında bulunur. Yabancılara gelince onlara karşı hiç merhameti yoktur.

 

Ceza bahis konusu olunca erkek ile kadın arasında hiç bir fark göze­tilmez. Bununla beraber İslam hukukşinasları rüşde varmamış bir kimse­nin hiç bir şekilde ölüm cezasına çarptırılanı ayacağı m söylerler.