NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
بَشَّارٍ
حَدَّثَنِي
مُحَمَّدُ
بْنُ
مُحَبَّبٍ
أَبُو هَمَّامٍ
الدَّلَّالُ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
بْنُ سَعِيدٍ
عَنْ أَبِي
إِسْحَقَ
عَنْ حَارِثَةَ
بْنِ
مُضَرِّبٍ
عَنْ فُرَاتِ
بْنِ حَيَّانَ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَمَرَ
بِقَتْلِهِ
وَكَانَ
عَيْنًا
لِأَبِي
سُفْيَانَ
وَكَانَ حَلِيفًا
لِرَجُلٍ
مِنْ
الْأَنْصَارِ
فَمَرَّ
بِحَلَقَةٍ
مِنْ
الْأَنْصَارِ
فَقَالَ إِنِّي
مُسْلِمٌ
فَقَالَ
رَجُلٌ مِنْ
الْأَنْصَارِ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
إِنَّهُ يَقُولُ
إِنَّى
مُسْلِمٌ
فَقَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّ
مِنْكُمْ
رِجَالًا
نَكِلُهُمْ
إِلَى
إِيمَانِهِمْ
مِنْهُمْ
فُرَاتُ بْنُ
حَيَّانَ
Fürat b. Hayyan'dan
rivayet edildiğine göre,
Kendisinin öldürülmesi
için Rasûlullah (s.a.v.) emir vermiş. Fürat o sırada Ebu Süfyan'ın casusu imiş
ve Ensar'dan bir adamla da müttefik imiş. (Bir gün) Ensar'dan bir topluluğun
yanına varıp;
"Ben müslümanım
demiş. Bunun üzerine (orada bulunan) Ensar'dan bir adam (Hz. Peygamber'e
varıp);
Ey Allah'ın Rasûlü o
adam ben gerçekten müslüman'ım, diyor demiş. Rasûlullah (s.a.v.) da;
Sizden bazı kimseler var
ki, iman etmeleri konusunda biz onlara güveniriz. Fürat b. Hayyan da
onlardandır." buyurmuş.
İzah:
Ahmed b.Hanbel IV,
236.
İbni'l-Esîr'in
Üsdu'1-Gâbe isimli eserinde açıklandığına göre Hz. Peygamber, Fürat b.
Hayyan'ın delaletiyle yolculuk yapan bir ticaret kervanını vurmak üzere Zeyd b.
Harise'yi görevlendirmişti. Bu baskında yakalanan Fürat, Rasûlü Ekrem'in
huzuruna getirilmiş, Rasûl-i zîşan efendimiz de onu Öldürmemişti. Fürat o
sıralarda En-sardan bir topluluğun yanına varıp kendisinin müslüman olduğunu
kesin bir dille ifade edince Hz. Peygamber onun bu ikrarını kabul etmiş ve
Fü-rât'ın kendisine güvendiği kimselerden biri olduğunu söylemiştir.
Fakat Sünen-i Ebû
Davud'un bütün nüshalarında ve İmam Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde Hz.
Peygamberin onun öldürülmesini emrettiği fakat sonradan onun müslüman olduğunu
ifade etmesiyle onu serbest bıraktığı ifade edilmektedir. Aynı şekilde, İbn
Abdilberr'in, Elistiabı ile Hafız İbn Hacer'in el-İsabe* sinde de, Hz.
Peygamberin onun öldürülmesi için emir verdiği fakat sonradan onun müslüman olduğunu
öğrenmesiyle bu kararından vazgeçtiği kaydedilmektedir. Netice itibariyle
istiabda, Fürat b. Hayyan'ın öldürüldüğünden bahsedilmediği gibi, el-Isabe'de
de onun Ensardan bir adamın müttefiki olduğundan bahsedilmiyor. Görülüyor ki
mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerif bütün bu rivayetlerde gözden kaçan
kısımları tesbit etmekte ve bu mevzuda rivayet edilmiş olan tüm hadiseleri
içerisinde toplamaktadır.
Ancak müellif Ebu Davud
bu hadîs-i şerifi, "Zımmî casusların durumu" başlığı altında rivayet
ettiği halde bu hadis-i şerifte Hz. Fürat'ın zimmiliğine dair hiçbir kayıt
yoktur.
Ancak bu hadisin
Neylu'l-evtâr'da geçen lafızlarında, Hz. Fürat'ın zimmî olduğu ifâde ediliyor
ve kaynak olarak da Ahmed b. Hanbel'in müsnedine dayanılıyor.[Bk. Şevkâni, Neylü'levlâr,
VIII, 9.] Avnü'l-Ma'bûd yazarı bu kaynağa dayanarak Hz, Fürat'ın zımmîliğine
hükmetmiş ve mevzumuzu teşkil eden hadisle bab arasındaki İlgiyi kurmuştur.
Aynı şekilde Tâc yazan da, bu hadisin Ahmed b. Hanbel'in Müsned'indeki
lafızlarında Hz. Fürat'ın zımmî olduğu ifâdesi bulunduğunu söylüyor.[Mansûr
Ali Nâsûh, Et-Tâc, IV, 401.] Bezlû'l-mechûd yazan ise, bütün bu rivayetlerin
kaynağı olarak gösterilen Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde, Hz. Fürat'ın
zımmîliğine dâir bir ifâde bulunmadığını ve sözü geçen müs-nedde bu ifâdenin
bulunduğu herhangi bir hadise rastlayamadığını, binâenaleyh Hz. Fürat'ın o
günkü haliyle zımmî bir casus değil harbî bir casus sayılması gerektiğini
söylüyor ve bir müslümanla anlaşmış olan bir müşrik zımmi hükmüne girdiği için,
Musannif Ebu Davud'un bu hadisi "zımmî casusların durumu" başlığı
altında rivayet etmiş olması ihtimali üzerinde duruyor. Ahmed el-Bennâ'nın
verdiği bilgiye göre, Hz. Fürat, Hendek savaşında Ebu Süfyân hesabına
müslümanlar arasında casusluk yapmış, bu yüzden Hz. Peygamber onu ölüme mahkum
etmiştir. Fakat sonradan müslüman olmuş, Hz. Peygamberin yanma göç etmiş Hz.
Peygamberin vefatına kadar ondan ayrılmamış ve harplere iştirak etmiştir. Hz.
Peygamberin vefatından sonra ise Kûfe'ye göçetmiş hayatının sonuna kadar orada
yaşamıştır.[Bk. A. el-Bennâ, el-Fethurrabbânî, XIV, 112.]
Bu hadîs-i şerif
casusluk yapan bir zımminin öldürülmesinin caiz olduğuna delalet etmektedir.
Fethu'l-Bârî'de ifâde edildiğine göre casusluk yapan kafir bir harbînin
öldürülmesinin caiz olduğunda ulema ittifak etmişlerse de müslümanlarla
antlaşması olan kimselerle zımmîler hakkında ihtilaf vardır. Bunlardan biri
casusluk yaparsa imam Mâlik ile el-Evzâî'ye göre öldürülmez fakat antlaşması
bozulmuş olur. Şafiîlere göre ise eğer antlaşmalarında casusluk yapmamak şart
koşulmuş olursa bu şarta riayet etmediğinden antlaşması bozulmuş olur. Eğer
böyle bir şart yok ise o takdirde mesele Şafiî ulemâsı arasında ihtilaflıdır.
Münzîrî'nin açıklamasına göre bu hadîsin senedinde, kendisine güvenilmeyen
Muhammed b. Mu-habbeb bulunduğundan bu hadis delil olma niteliğinden uzaktır.