NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْعَلَاءِ
قَالَ
حَدَّثَنَا
أَبُو
أُسَامَةَ
حَدَّثَنَا
بُرَيْدٌ
عَنْ أَبِي
بُرْدَةَ
عَنْ أَبِي
مُوسَى قَالَ
قَدِمْنَا
فَوَافَقْنَا
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
حِينَ
افْتَتَحَ
خَيْبَرَ
فَأَسْهَمَ
لَنَا أَوْ
قَالَ فَأَعْطَانَا
مِنْهَا
وَمَا قَسَمَ
لِأَحَدٍ غَابَ
عَنْ فَتْحِ
خَيْبَرَ
مِنْهَا
شَيْئًا إِلَّا
لِمَنْ
شَهِدَ
مَعَهُ
إِلَّا
أَصْحَابَ
سَفِينَتِنَا
جَعْفَرٌ
وَأَصْحَابُهُ
فَأَسْهَمَ
لَهُمْ
مَعَهُمْ
Ebû Musa (el-Eş'arî) den
demiştir ki:
"Rasûlullah
(s.a.v.) Hayber'i fethettiği sırada, biz de Yemen'den gelip yanına vardık.
(Ganimet mallarından) bize de hisse verdi." Yahut da (Ebû Musa el-Eşârî
şöyle) dedi:
"Ganimetlerden bize
de hisse verdi. (Fakat) Hayber savaşına katılmayan kimselere ganimet
mallarından hiçbir hisse vermedi. Ancak bizim gemi halkından olan Ca'fer ile
arkadaşlarına (Hayber savaşına bilfiil katılan) kimselerle birlikte hisse
verdi.
İzah:
Buhârî, meğazî;
Tirmizî, siyer
Metindeki tereddüt ve
şüphe ifadesi olan yahut kelimesi
metnin aslından değil
ravi tarafından ilave
edilmiş bir kelimedir. Ravi Hz. Ebû Musa el-Eş'arî'nin sözlerini kesin
bir şekilde hatırlayamadığı için bu şüphesini de ifade etmek maksadıyla bu
kelimeyi de metine ilave etmek lüzumunu hissetmiştir.
Bir önceki hadis-i
şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi, aslında Şafiî ulemasına göre harp
bitmeden önce, savaş alanına varıp mücahitlere katılamadıkları için, Hanefi
âlimlerine göre de ganimet malları henüz harp ülkesinden İslam ülkesine
taşınmadan önce mücahidlere katılamadıkları için, ganimet mallarından bir pay
alamamaları gerekirdi. Onlar Hayber'e vardıkları zaman orası harp ülkesi
olmaktan çıkmış, İslam ülkesi haline gelmişti. Fakat
Hz. Peygamber, onlara verdiği
bu hisseyi, ya kendi rızasıyla kendi hissesinden vermiştir. Yahut da
mücahidlerin rızasını alarak onların hakkından vermiştir. Ayrıca gemi halkının
Hayber'in fethinden önce oraya vardıkları için ganimetten pay almayı hak etmiş
oldukları da düşünülebilir.