NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُحَمَّدٍ
النُّفَيْلِيُّ
حَدَّثَنَا
عِيسَى بْنُ يُونُسَ
حَدَّثَنَا
الْأَوْزَاعِيُّ
عَنْ
حَسَّانَ
بْنِ
عَطِيَّةَ
قَالَ مَالَ
مَكْحُولٌ
وَابْنُ
أَبِي
زَكَرِيَّاءَ
إِلَى خَالِدِ
بْنِ مَعْدَانَ
وَمِلْتُ
مَعَهُمَا
فَحَدَّثَنَا
عَنْ
جُبَيْرِ
بْنِ
نُفَيْرٍ
قَالَ قَالَ
جُبَيْرٌ
انْطَلِقْ
بِنَا إِلَى
ذِي مِخْبَرٍ
رَجُلٌ مِنْ
أَصْحَابِ
النَّبِيِّ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَأَتَيْنَاهُ
فَسَأَلَهُ
جُبَيْرٌ
عَنْ الْهُدْنَةِ
فَقَالَ سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ
سَتُصَالِحُونَ
الرُّومَ
صُلْحًا
آمِنًا
وَتَغْزُونَ
أَنْتُمْ
وَهُمْ
عَدُوًّا
مِنْ
وَرَائِكُمْ
Hassan b. Atıyye'den
demiştir ki:
Mekhûl ile İbn Ebû
Zekeriyya (bir gün) Halid b. Ma'dan (in yanın)a gitti (ler). Onlarla birlikte
ben de gittim. (Halid b. Ma'dan) bize Cübeyr b. Nüfeyr'den hadis nakletti.
(Halid) dedi ki:
Cübeyr (bir gün bana)
-bizimle beraber gel (de) Zü Mihber'e gidelim- dedi. (Zü-Mihber) Peygamber
Sallallahu aleyhi ve sellem'in sahabilerinden bir adam (idi). Kısa bir süre
sonra yanına vardık. Cübeyr ona (ahir zamanda müslümanlarla kafirler arasında
yapılacak) barışı sordu (Zü-Mihber de şöyle) cevap verdi:
Ben Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem'i (şöyle) derken işittim:
“Sizler Rumlarla güvenli
bir barış yapacaksınız. (Sonra) Siz ve onlar (birleşip) arkanızdan (saldıran
başka) bir düşmanla savaşacaksınız.
İzah:
Ebû Dâvûd, melahim; İbn
Mace, fiten; Ahmed b. Hanbel, IV-91; V-372, 409.
Bu hadis-i şerif
müşriklerle sulh yapmanın caiz olduğuna delildir. İbn Mace'nin Sünen'inde ve
Ahmed b. Hanbel'in Müsnedinde hadîs şu manaya gelen lafızlarla
tamamlanmaktadır. ".... ve zafer kazanıp, ganimet mallarını alarak
(savaştan) salimen çıkacaksınız. Sonra savaştan dönüp de tepeleri bulunan bir
meraya varacaksınız (orada) haç ehlinden bir adam, haçı yukarı kaldırarak -Hac
(yani hrıstiyanhk) galip geldi- diyecek, müslumanlardan bir adam da kızarak,
kalkıp 6 haçı kıracaktır, tşte o zaman Rumlar, (aranızdaki) barışı bozarak
(sizinle) büyük bir savaş yapmak üzere toplanacaklardır.
Bu hadisi, rivayet eden
sahabinin ismi burada Zû-Mihber olarak zikredilmiş olmakla beraber İmam
Tirmizî bu ismin doğrusunun Zû Mıhyer olduğunu söylemiştir. İmam Evzaî de bu
ismi aynen Musannif Ebu Davud gibi Zu-Mıhber şeklinde rivayet etmiştir. İbn
Sa'd da, doğrusunun Zu minber olduğu görüşündedir.
Sözü geçen sahabi,
Habeşistan Kralı Necaşi'nin erkek kardeşinin oğludur. Müslümanlığı kabul
ettikten sonra Medine'ye gelip Peygamber efendimizin özel hizmetinde
bulunmuştur. Sonra, Şam'a gidip orada rahmet-i rah-man'a kavuşmuştur. Beş hadis
rivayet etmiştir. Ravileri ise Cübeyr b. Nü-feyr ile Halid b. Ma'dan'dır.
Cübeyr bin Nüfeyr
el-Hadrami Ebu Abdirrahman es-Şâmi (r.a): mu-hadramlardan; yani hem
câhiliyet,hem İslamiyet devirlerine yetişenlerdendir. Ebu Bekr Sıddık (r.a),
devrinde müslüman olmuştur. Kendisi Ubade, Muaz bin Cebel, Halid bin el-Velid,
Ebu'd-Derda, Ebû Zer ve Zü Mıhmer (r.a)'dan hadis rivayet etmiştir. Kendisinden
de oğlu Abdurrahman, Halid bin Ma'dan, Mekhûl ve başka bir grup ta rivayette
bulunmuştur. Müslim ve Sünen sahipleri, onun hadislerini rivayet etmişlerdir.
H. 75. yılında vefat etmiştir.
Halid b. Ma'dan Ebu
Abdillah (r.a) bir grup sahabiden mürsel rivayette bulunmuştur. Ayrıca
Muaviye, Mıkdam b. Madikerib ve Ebû Ümame (r.a)'den de rivayette bulunmuştur.
Kendisinden de Nur b. Yezid, Muham-med b. İbrahim et-Teymi, Hassan b. Atiyye ve
Safvan b. Amr rivayet etmişlerdir. Bu zat, tabiilerin fıkıhçılarından ve
seçkin simalarındandır. Yetmiş sahabiye yetiştiğini, söylediği kendisinden
rivayet edilmiştir. Seleme b. Şe-bib: O günde kırk bin defa sübhanallah zikrini
tekrarladı. Vefat edip cenazesi yıkanacağı zaman, parmağını şöyle kımıldatmaya
başladı, demiştir. H. 100 veya 104, ya da 108. yılında vefat etmiştir.
Hassan b. Atiyye
el-Muhâribi Ebû Bekir ed-Dımeşkî, fikıhçı olup Ebû Umame (r.a)den mürsel
rivayette bulunmuştur. Çünkü ondan hadis işitme-miştir. Ayrıca
İbnü'l-Müseyyeb'den de rivayette bulunmuştur. Kendisinden de Evzaî ve Ebû
Gassan Muhammed bin Ömer rivayet etmişlerdir. Ahmed ve İbn Main onun sıka, yani
güvenilir olduğunu söylemişlerdir. Zehebî'nin dediğine göre H. 130. yıla yakın
zamana kadar yaşamıştır.[Sünen-i İbn Mace Tercemesi ve Şerhi, Hatipoğlu H, X,
354.]