NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْمُصَفَّى
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ حَرْبٍ ح
و حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْمُصَفَّى
حَدَّثَنَا
بَقِيَّةُ
عَنْ
الزُّبَيْدِيِّ
حَدَّثَنَا
يُونُسُ بْنُ
سَيْفٍ
حَدَّثَنَا
أَبُو إِدْرِيسَ
الْخَوْلَانِيُّ
حَدَّثَنِي
أَبُو
ثَعْلَبَةَ
الْخُشَنِيُّ
قَالَ قَالَ لِي
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَا أَبَا
ثَعْلَبَةَ
كُلْ مَا
رَدَّتْ
عَلَيْكَ
قَوْسُكَ
وَكَلْبُكَ زَادَ
عَنْ ابْنِ
حَرْبٍ
الْمُعَلَّمُ
وَيَدُكَ
فَكُلْ ذَكِيًّا
وَغَيْرَ
ذَكِيٍّ
Ebu Sa'lebe el-Huşenî demiştir
ki: Rasulullah (S.A.V.) bana:
"Ey Ebû Sa'lebe!
Kendi yayınla ve köpeğinle avladığın av'ı yiyebilirsin" buyurdu.
(Bu cümleyi Muhammed b.
Harb'den, Musannif Ebû Davud'a nakleden Muhammed b. el Musaffa'dır. İbn el
Musaffa bu cümleyi musannif Ebû Davud'a bir de Bakıyye'den naklen rivayet
etmiştir. Bu ikinci rivayet'in sened zinciri içerisinde Ebû Sa'lebe de vardır.
Bu ikinci yolla gelen rivayette İbn Musaffa (Hz. Nebi'nin bu cümlenin sonunda:
"Eğitilmiş (olan
köpeğinle) ve (yahutta) kendi elinle avladığın avı (canlı olarak ele
geçirmişsen) keserek (ye) ve eğer ölü olarak ele geçirmişsen) kesmeden
yiyebilirsin" (dediğini de) ilâve etti.
İzah:
Buhârî, zebaih; İbn
Mâce, sayd; Ahmed b. Hanbel, 11-184, IV-195.
Musannif Ebû Davud'un
şeyhi Muhammed b. el Musaffa'nın iki ayrı yoldan rivayet ettiği bu hadisin
kısımlarını birleştirecek olursak, hadisin tamamının şöyle olması gerekir:
"Ey Ebû Sa'lebe yayınla ve (yahutta) öğretilmiş köpeğinle avladığın avı
(canlı olarak ele geçirmişsen keserek ye (ölü olarak ele geçirmişsen) kesmeden
yiyebilirsin."
Metinde geçen
"zekiyyen" kelimesini hadis sarihleri "kesilmiş olarak"
şeklinde, "gayra zekiyyin" kelimesini de "kesilmemiş"
şeklinde tefsir etmişlerdir.
Ancak Hattâbî;
"zekiyyen" kelimesini "köpek gibi avını ön dişleriyle parçalayan
hayvanların dişleriyle, şahin gibi kuşların da pençeleriyle kanı akıtılan"
şeklinde "gayra zekiyyin" kelimesini de sözü geçen hayvanlar tarafından
yakalandığı halde kanları akıtılmayan" şeklinde tefsir etmiştir.
Hadis-i şerif köpek,
kaplan, pars gibi yırtıcı hayvanlarla olduğu gibi avını pençeleriyle yakalayan
kuşlarla ve ok, yay, mızrak ve bıçak gibi kesici aletlerle de avcılık yapmanın
caiz olduğuna delâlet etmektedir.
Hanefî âlimlerinden
gelen kuvvetli rivayete göre, bu yollardan biriyle avlanıp ta ölü olarak ele
geçen bir avın etinin helal olabilmesi için, hayvanın herhangi bir yerinden
yaralanmış olması gerekir. İmam Malik ile İmam Ah-med ve Şafiî âlimlerinden
Müzem de bu görüştedirler. İmam Şafiî ise boğularak kanı akmadan ezilerek ölen
bir avın haram olduğu görüşündedir. Çünkü ".... Allah'ın size
öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanlar...”[Mâide 4]
âyet-i kerimesindeki
"el cevarih" kelimesinde "avını yaralayarak yakalayan
hayvanlar" manası vardır.
İmam Ebû Yusuf'a ve
tmam Şafiî'den en sahih rivayete göre; adı geçen yollardan biriyle avlanıp da
ölü olarak ele geçen avın, helal olabilmesi için, avın yara almış olması şart
değildir. Çünkü Mâide sûresinde geçen "el cevârih" kelimesinin esas manası
“el kâsib" yani "yakalayıp ele geçiren" anlamı vardır.
İmam Ebû Hanife
(r.a)'ye göre; sözü geom yollardan biriyle avlanıp da ölü olarak ele geçen bir
hayvanın etinin helal olabilmesi için, organlarından birinin kırılmış olması
da yeterlidir. Zira bu gizli bir yara mesabesindedir. Fakat fetva bu avın
etinin helal olmayacağı noktasındadır. Bu mevzuya merhum M. Zihni efendiden
nakledeceğimiz satırlarla son veriyoruz: "Av köpeğinin yediği av helal
değildir. Bunun gibi yaralamayarak boğduğu ve çarpıp veya belini kırıp
öldürdüğü av da helal olmaz."[Ni'met-i İslâm, M. Zihnî, 688.]