NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ مُوسَى
الرَّازِيُّ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ حَرْبٍ
حَدَّثَنِي
عُمَرُ بْنُ
رُؤْبَةَ
التَّغْلِبِيُّ
عَنْ عَبْدِ
الْوَاحِدِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ
النَّصْرِيِّ
عَنْ
وَاثِلَةَ
بْنِ
الْأَسْقَعِ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
الْمَرْأَةُ
تُحْرِزُ
ثَلَاثَةَ
مَوَارِيثَ
عَتِيقَهَا
وَلَقِيطَهَا
وَوَلَدَهَا
الَّذِي
لَاعَنَتْ عَنْهُ
Vâsıla b. el-Eska'dan
demiştir ki: Nebi (s.a.v.) (şöyle) buyurmuştur:
"Kadın üç miras'a
varis olur: Hürriyetine kavuşturduğu kölesinin mirasına) yol üstüne atılmış
olarak bulup da büyüttüğü kimse (nin mirasına) üzerinde (kocasıyla)
lanetleştiği çocuğu(nun mirasın)a.
İzah:
Tirmizî, feraiz; İbn
Mâce feraiz; Ahmed b. Hanbel III-490, IV-107.
Lanetleşmek (Han)
zevcesine zina isnad eden ve doğan çocuğun kendisine ait olmadığını iddia eden
ve iddiası da karısı tarafından reddedilen bir kimsenin, karısıyla hakim
huzuruna gelip orada karısıyla karşılıklı olarak iddiasında doğru olduğuna dair
dört defa şehadette bulunmaları ve beşinci de Allah'ın lanetinin yalancılar
üzerine olsun diyerek lânetleşmeleridir. Nitekim 2253-2254 hadis-i şeriflerin
şerhinde açıklanmıştır. Bilindiği gibi kadın bir mirasa çoğu zaman bir erkek
vasıtasıyla varis olabilmektedir. Dolayısıyla bir kadının tek başına varis
olup tek başına mirasın tümüne sahip olabildiği haller mahduttur. İşte
mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte kadının tek basma bir mirasa varis
olup o mirasın tümüne sahip olduğu bu haller söz konusu edilmektedir. Kadının
üç kişinin malına tek başına varis ve dolayısıyle bu üç mirasın tümüne sahip
olduğu ifade edilmektedir. Bu üç miras sırasıyla şunlardır:
1. Kadının hürriyetine
kavuşturduğu kölenin mirası: Bu kölenin herhangi bir mirasçısı bulunmadığı
takdirde mallarının tümünün eski hanım efendisine kalacağında ulema ittifak
etmişlerdir.
2. Kadının yol üstüne
atılmış olarak bulup da besleyip büyüttüğü bir çocuğun mirası: Hattâbî'nin de
açıkladığı gibi, fıkıh ulemasına göre bu çocuk hürdür. Dolayısıyla sahip
olduğu hürriyetten dolayı hiç bir kula borçlu değildir.
Bir kimsenin diğer bir
kimsenin mirasına konabilmesi için aralarında bir kan bağı ya da bir velâ (yani
biri diğerini kölelikten azad etmiş olmak, ya da aralarında biribirlerinin
miraslarına konabileceklerine dair bir anlaşma) bulunması gerekir. Sokakta
bulunan çocukla kendisini bulup yetiştiren kadın arasında bu ilgilerden biri
bulunmadığına göre bu kadının söz konusu mirasa konması için hiçbir sebeb
yoktur. Binaenaleyh bu kadın bu mirasa vâris olamaz. Cumhur ulemanın görüşü de
budur.
İshak b. Rahuye'nîn
görüşüne göre mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte bir kadının sokakta
bulup da büyüttüğü bir çocuğun mirasına konabileceğinden bahsedilmesi, bu
çocuğun kan bağına dayanan hiç bir yakının bulunmamasıyla ilgilidir. Çocuğun
kendisine kan bağıyla bağlı bir yakım yoksa, mirasının tümü kendisini besleyip
büyüten ve terbiyesiyle meşgul olan kadına kalır. Gerçekten mevzumuzu teşkil
eden hadisin sahihliği kabul edilirse bu mevzuda en isabetli görüş İshak b.
Rahuye'nin görüşüdür. Fakat hadis ulemasının dediği gibi bu hadisin sabit
olmadığı kabul edildiği takdirde en doğru görüş yukarıda açıkladığımız fıkıh
ulemasının umumunun görüşüdür. Fıkıh ulemasına göre, mevzumuzu teşkil eden bu
hadis-i şerif la vesse ila velael ıtakati hadisiyle neshedilmiştir.[Aliyyü'l
Kari, Mirkatii'l-Mefatih III-391.]
3. Kadının üzerinde kocasıyla
lanetleştiği çocuğun mirası; bu mevzuda ulema İhtilafa düşmüşlerdir. Şemsüddin
ibn el-Kayyım şöyle diyor: "Sahabeden Zeyd b. Sabit (r.a.)'ye göre
üzerinde Han yapılan çocukla, lian yapılmamış olan çocuk arasında bir fark
yoktur. Dolayısıyla annenin meşru olarak dünyaya getirdiği çocuğunun mirastan
hissesi neyse üzerinde liân yaptığı çocuğun mirasından payı da odur. İbn
Abbas ile tabiundan bir cemaatin görüşü budur. Mezheb imamlarından İmam Malik
ile İmam Şafiî, İmam Ebû Hanife ve taraftarlarına göre; bu kadın fakir olduğu
zaman bû çocuğa varis olabilir. Bu sebeble bu kadına hadis-i şerifte
"mecazen varis" denmiştir.
Hasan-ı Basri ile İbn
Şîrîn, Câbir b. Zeyd Ata, en-Nehâî, el-Hakem, Hammâd, es-Sevrî, Hasan b. Salih
(r.anhum)'a göre; annesinin mirasçıları bu çocuğun da mirasçılarıdır. Ahmed b.
Hanbel'den rivayet edilen ikijjö-rüşten biri bu olduğu gibi Hz. Ali ile İbn
Abbas'tan rivayet edilen iki görüşten biri de budur.
İbn Mesûd ile Hz.
Ali'den rivayet edilen diğer bir görüşe göre; bu çocuğun annesi hem anne hem
de baba yerindedir. Bu bakımdan çocuğun mirasının tümü annesine kalır. Çocuğun
annesi yoksa o zaman miras annesinin varislerine kalır. Bu görüş Ebû'l-Haris
tarafından Ahmed b. Hanbel'den de rivayet olunmuştur. Delilleri ise: Adı geçen
hadis-i şerifle, musannif Ebû Davud'un el Merasil isimli eserinde rivayet
ettiği Rusûl-ü Zişan Efendimizin üzerinde lian yapılan bir çocuk için
"Bu çocuğun
varisleri annesinin varisleridir" buyurduğunu ifade eden hadis-i şeriftir
ve bir numara sonra gelecek olan Nekhûl hadisi de bu görüşü te'y'd
etmektedir.[Avnü'l Ma'bûd VIII-115-118.]