NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّحْمَنِ
عَنْ مَالِكٍ
عَنْ زَيْدِ
بْنِ
أَسْلَمَ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ عُمَرَ
قَالَ
لَوْلَا آخِرُ
الْمُسْلِمِينَ
مَا فُتِحَتْ
قَرْيَةٌ إِلَّا
قَسَمْتُهَا
كَمَا قَسَمَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
خَيْبَرَ
Ömer (b. Hattab (r.a)
dan (şöyle) dedi(ği) rivayet olunmuştur.)
"Müslümanların
sonradan gelecek olan nesilleri (söz konusu) olmasaydı ben her fethettiğim
köy'ü Rasûlullah (s.a.v.)'in Hayber'i paylaştırdığı gibi paylaştırırdım.
İzah:
Buhâri, hars, humus,
Megazi; Ahmed b. Hanbel 1-32,40.
Şam yolu üzerinde,
Medine'ye ktrksekiz millik mesafede bulunan ekinlikleri ve hurma bahçeleri bol
olan Hayber şehri Natat, Sıkk ve Küteybe diye üç bölgeye ayrılır, her bölge de
çeşitli kalelerden meydana gelir.
1. Natat Bölgesi: a-
Naim b- Sa'd b. Muâz c- Zübeyr(kulle) kalelerinden,
2. Sıkk Bölgesi: a-
Ubeyy b- Nizâr (Beriy) kalelerinden
3. Küteybe Bölgesi: a-
Kamus b- Vatih c- Selalim kalelerinden oluşur.[Koksal M. Asim İslâm Tarihi
VII-I23, 124.] Hayber arazisinin bir kısmı boş, sahipsiz ve müdafasızdı.
Hayber'in yarısını teşkil eden bu kısmın harpsiz olarak elegeçtiğindenfey
hükmüne girdiği için Hz. Nebiin hakkı idi ve Hz. Nebi'e verildi. Kalan yarısı
ise, savaş zoruyla fethedildiği için ganimet hükümlerine göre 3010 mımarah
hadisin şerhinde açıkladığımız şekilde bölüştürülmüştür. Nitekim 3017 numaralı
hadis-i şerifte de bu husus açıkça ifade edilmektedir.
Hayber savaşı,
Hudeybiye seferinden hemen sonra vukubulduğu için, Hayber ganimetleri, Hudeybiye
mücahidlerinin tümü arasında bölüştürülmüştür. Bunlardan Hayber savaşına
katılan da katılmayan da ganimet taksimi esaslarına uygun olarak Hayber
ganimetlerinden pay almıştır.
Medine'ye iki günlük
mesafede bulunan Fedek yahudileri ise, Hayber'in muhasarası sırasında
reislerini Rasûlullah (s.a.v.)'e göndererek bütün Fedek toprakları
Rasûlullah'ın olmak üzere, kendilerinin yarıcılıkla yerlerinde bırakılmalarını
arz ettiler. Onların bu.dilekleri kabul buyrulup yürürlüğe kondu.
Dolayısıyla Fedek arazisi
fey hükümlerine girdiği için,Hz. Nebiin olmuştur. Fakat Hz. Nebi, bunun da
büyük bir kısmını müslümanlann ihtiyaçlarına sarfetmiştir.
Mevzumuzu teşkil eden
bu babın hadislerinden 3016 numaralı hadis ile 3017, 3018 ve 3019 numaralı
hadisler miirseldir.
3020 numaralı hadis-i
şerifte ise, Hz. Ömer'n halifelik döneminde fethettiği bazı toprakları gelecek
nesilleri düşünerek, mücahidlere dağıtmadığı ifade edilmektedir. Bu bakımdan
âlimler, bu şekilde, savaş zoruyla fethedilen bir toprağın gazilere bölüştürülüp,
bölüştürülmeyeceği konusunda ihtilafa düşmüşlerdir. Hanefi âlimlerine göre,
devlet başkanı bu toprakları gaziler arasında taksim etmek, ya da onu
bölüştürmeyip müslümanların ihtiyaçlarına sarf etmek hususlarından birini
seçmekte serbesttir.
İmam Şafiî'ye göre ise
bu topraklarında aynen Rasûl-u Ekrem'in Hayber arazisini bölüştürdüğü gibi
bölüştürülmesi gerekir.
İmam Mâlik'e göre ise
bu gibi topraklar aynen Hz. Ömer'in yaptığı gibi bölüştürülmeden oldukları
gibi bırakılırlar. Çünkü Hz. Ömer'in bu uygulaması bütün sahabilerin gözleri
önünde cereyan etmiş ve onlardan hiçbiri buna itiraz etmemiş, dolayısıyla bu
uygulama icma hükmüne erişmiştir.