NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
حُسَيْنُ
بْنُ عَلِيٍّ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى
يَعْنِي
ابْنَ آدَمَ
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ
عَيَّاشٍ
عَنْ هِشَامِ
بْنِ عُرْوَةَ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ
أَسْمَاءَ
بِنْتِ أَبِي
بَكْرٍ أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَقْطَعَ
الزُّبَيْرَ
نَخْلًا
Esma bint Ebû Bekir'den
(rivayet olunduğuna göre)
Rasûlullah (s.a.v.) Hz.
Zübeyr'e bir hurmalık vermiştir.
İzah:
Fahr-i Kâinat Efendimiz
hicretin dokuzuncu yılının Recep ayına rastlayan Tebük seferinde yolculuk
boyunca ondokuz yerde konaklamış ve orada ibadet etmiştir. Siyer kitaplarının
tesbitine göre, Rasûl-ü Zişan Efendimizin Tebük seferinde ilk konak yeri
Medine'ye bir gecelik mesafede bulunan Zûhuşub vadisi olmuştur.
Nebiimiz burada, bostan
içindeki devme ağacının altında namaz kılmış üçgün orada kaldıktan sonra yoluna
devam etmiştir.
Daha sonra burası
muhafaza edilmiş ve zamanla oraya bir mescid yapılmıştır.
"Devme" İri
ağaçlar cinsinden nebk(sidr) ya da "mukl" ağacıdır.
Hz. Nebi daha sonra
kendisine katılan Cüheyne kabilesine Şam'la Medine arasındaki Vadilkura denilen
yerdeki Zülmerv köyü halkının kimler olduğunu sormuş onlar da "Zülmerv
köyü halkı Cüheyne kabilesinden Ri-faâ oğullarıdır." deyince bu köyün
arazisini ikta esasına göre onlara vermiştir. Biz ikta' esasına göre bir
araziyi birine vermenin nasıl olduğunu 3058 numaralı hadisin ve onu takib eden
hadislerin şerhinde açıklamıştık.
Aliyyü'l-Kari'nin,
Şerhii's-Sünne isimli eserindeki açıklamasına göre ikta:
1. Temellük ıktaı,
2. İrfak iktaı olmak
üzere ikiye ayrılır.
Bunlardan birincisi
arazinin mülkiyetinin bağışlanması, ikincisi de sadece intifasının
bağışlanması anlamına gelir. Birinci kısım ikta ile bir mala sahip olan, o
malın mülkiyetine, ikinci kısım ikta ile bir mala sahip olan da ondan
faydalanma hakkına sahip olur. Binaenaleyh 3069 numarada Hz. Zübeyre
verildiğinden bahsedilen hurmalık birinci kısımdan olması gerekir.
Ancak Bezlü'I-Mechûd
yazarının açıklamasına göre, el-Muzhır, "Hz. Zübeyr'e verilen bu arazinin
yer altında bulunan kapalı bir maden gibi, faydalanılması emeği ve masrafı
gerektiren bir yer olmadığından bu şekilde bağışlanmasının caiz olmaması
gerektiğini, Binaenaleyh bu arazinin Hz. Nebiin fey yoluyla eline geçen özel
mülkü olup ona bu mülkü bağışlamış olabileceğini, ya da ölü bir arazi olduğu
için ihya etmek üzere ona vermiş olabileceğini" söylemiştir ki çok önemli
bir tesbit olduğunda şüphe yoktur.
Hattâbî'nin
açıklamasına göre, Ebû İshak el-Mervezî 2069 numaralı hadisi şerifte geçen
ikta kelimesi ilim erbabı arasında meşhur olan manasında değil de "ödünç
olarak verdi" manasında kullanılmıştır.