SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

HARAC – İMARA – FEY’ BAHSİ

<< 3079 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا سَهْلُ بْنُ بَكَّارٍ حَدَّثَنَا وُهَيْبُ بْنُ خَالِدٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ يَحْيَى عَنْ الْعَبَّاسِ السَّاعِدِيِّ يَعْنِي ابْنَ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ أَبِي حُمَيْدٍ السَّاعِدِيِّ قَالَ غَزَوْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ تَبُوكَ فَلَمَّا أَتَى وَادِي الْقُرَى إِذَا امْرَأَةٌ فِي حَدِيقَةٍ لَهَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لِأَصْحَابِهِ اخْرُصُوا فَخَرَصَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَشْرَةَ أَوْسُقٍ فَقَالَ لِلْمَرْأَةِ أَحْصِي مَا يَخْرُجُ مِنْهَا فَأَتَيْنَا تَبُوكَ فَأَهْدَى مَلِكُ أَيْلَةَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَغْلَةً بَيْضَاءَ وَكَسَاهُ بُرْدَةً وَكَتَبَ لَهُ يَعْنِي بِبَحْرِهِ قَالَ فَلَمَّا أَتَيْنَا وَادِي الْقُرَى قَالَ لِلْمَرْأَةِ كَمْ كَانَ فِي حَدِيقَتِكِ قَالَتْ عَشْرَةَ أَوْسُقٍ خَرْصَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنِّي مُتَعَجِّلٌ إِلَى الْمَدِينَةِ فَمَنْ أَرَادَ مِنْكُمْ أَنْ يَتَعَجَّلَ مَعِي فَلْيَتَعَجَّلْ

 

Ebû Hamayd-es-Saîdî'den demiştir ki:

 

Rasûlullah (s.a.v.)'le birlikte Tebuk savaşına çıkmıştım. (Hz. Nebi) Vadi'l-kura'ya geldiği zaman bahçesinde (duran) bir kadınla karşılaştı.

 

Bunun üzerine sahabilerine (Bu kadının bahçesinden kalkacak olan hurmanın miktarını) "tahmin edin" (bakalım) buyurdu ve kendisi (onu) on kile (olarak) tahmin etti, kadına da: "Buradan çıkacak olan (hurma mikdarın)i iyi belle!" dedi. Sonra (yola koyulduk ve) Tebük'e geldik. (Orada) Eyle hükümdarı Rasûlullah (s.a.v.)'e beyaz bir katır hediye etti. Rasûlullah (s.a.v.) de o hükümdara bir cübbe giydirdi. Ve O'na yani memleketi (halkı)'na (cizye karşılığında eski topraklarında kalacaklarına dair bir eman) yaz(dır)dı. (Bu seferden dönüşümüz esnasında) Vadi'l-kura'ya geldiğimizde (Hz. Nebi daha önce bahçesinde rastlamış olduğumuz) kadına

 

"Bahçende ne kadar (hurma) oldu?" diye sordu. (Kadın) da:

 

"On kile" dedi (yani) Rasûlullah (s.a.v.)'in tahmini(ni söyledi). Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.)

 

"Ben Medine'ye (gitmekte) acele ediyorum. Benimle beraber acele (Medineye gitmek) isteyen acele etsin" buyurdu.

 

 

İzah:

Buharî, zekât, cihâd, hibe, cizye; Müslim, fadail; Ahmed b. Hanbel V-424-425.

 

Vadilkura: Hicaz'ın Şam tarafına düşen eski bir şehirdir. Ey-le'de; Mısır'la Mekke arasında bir sahil şehridir. Buranın hü­kümdarı Yuhanna b. Ru'bedir.

 

Hadisin zahirine bakılırsa, Hz. Nebie Düldül, hicretin dokuzun­cu senesinde vukubulan bu gazada hediye edilmiştir. Oysa Hz. Peygambe­rin, hicretin sekizinci yılında vukubulan Huneyn savaşında bu katırın üzerinde bulunduğu sahih hadislerle rivayet edilmiş ve şöhret bulmuştur.

 

Kadı Iyâz bu zahiri çelişkiyi gidermek için şöyle demiştir: "O halde hay­vanın hediye edilmesi Tebük gazasından önceye hamledilir. Zaten hediye me­selesi, elçinin gelmesi üzerine (vav) ile atfedilmiştir. Bu edat tertib iktiza etmez.

 

Vesk: Altmış sa' demektir. Bu mikdar tahminen onbeş teneke eder.

 

Avnü'l-Ma'bûd yazarına göre, mevzumuzu teşkil eden bu hadisin, bab başlığıyla ilgisi, Hz. Nebiin Vadilkura'da bir bahçede rastladığı kadı­nın bahçesini yine o kadına bırakmasıdır. Çünkü bu bahçeyi o kadın ihya ettiğinden bahçe onun mülkü olmuştur. Rasûl-ü Zişan Efendimiz bu sebeble sözü geçen bahçeyi eski sahibesinin elinde bırakmıştır.

 

Bezlü'l-Mechûd yazarına göre, bu hadisin bab başlığıyla ilgisi Hz. Nebiin Eyle arazisini cizye karşılığında Eyle halkına bırakmasıdır. Çün­kü o araziyi Eyle halkı ihya etmiştir. Bu sebeple Hz. Nebi bu araziyi cizye karşılığında yine eski sahiplerinin elinde bırakmıştır.

 

Siyer kitaplarında bu hadise şöyle anlatılır.

 

Eyle halkı, Arap kabilelerinin birer birer müslüman olduklarını görün­ce, Nebiimizden korkmağa başlamışlardır.

 

Fakat Nebiimizin Ukeydir, b. Abdülmelik'e asker gönderip on­lara şefkatli davrandıklarını gördükleri zaman, Eyle kralı Yuhanne b. Ru'-be yanına Cerba' ve Ezrûh halkı temsilcilerini alarak, Tebuk'e Nebii­mizle görüşmeye geldi.

 

Yuhanne'nin göğsünde altın bir haç, alnının saçı da, toplanmış ve bağ­lanmış bulunuyordu.

 

Yuhanne Nebiimizi görünce, ellerini, göğsüne koyup başını eğe­rek Nebiimize saygı işareti yaptı.

 

Nebiimiz de, ona "kaldır başını!” diye işaret buyurdu.

 

Yuhanne, hıristiyandı. Aynı zamanda Uskuftu.

 

Uskuf, Hıristiyan din bilgini, din başkanı demektir.

 

Nebiimiz, Yuhanne'ye, yemen kumaşından yapılmış bir elbise giydirdi.

 

Kendisinin, Bilâl-i Habeşî'nin yanında konuklanmasını ve ağırlanması­nı emr buyurdu.

 

Yuhanne, getirdiği ak katırı Nebiimize hediye etti. Musa b. Uk-be'ye göre: Nebiimiz-Yuhanne'yi Müslümanlığa davet, etti.

 

Yuhanne, yanaşmadı ve cizye vermeğe razı oldu.

 

Yuhanne'nin Nebiimizle Yaptığı Anlaşma:

 

Yuhanne b. Ru'be, yurdundaki erginlik çağına basıp ustura tutmağa baş­layan her erkek başına yılda bir dinar (altın) cizye vermek üzere Peygambe­rimizle sulh yaptı.

 

Eyle'de üç yüz erkek bulunuyordu. Buna göre: Yıllık cizye, üçyüz di­nar tutuyordu.

 

Eyle"halkı, müslümanlardan, yanlarına uğrayacak olanları konuklamak ve ağırlamakla da, mükellef idiler.

 

Nebiimizin Yuhanne ve Eyle Halkı İçin Yazdırdığı Yazı:

 

Nebiimiz, Yuhanne ve Eyle halkı için yazdırdığı yazıda şöyle buyurdu:

 

Bismillahirrahmanirrahim

 

Bu, Allah ve Allah'ın Rasûlii Nebi Muhammed tarafından Yu­hanne b. Ru'be ile Eyle* halkından denizdeki gemilerde bulunanları ve karadaki gezen, dolaşanları için eman yazısıdır:

 

Gerek bunlar ve gerek Şam, Yemen ve deniz sahili halkından Eylelilerle birlikte bulunanlar, Allah'ın ve Muhammed Nebiin himayesi ildedirler.

 

Onlardan bir kötülük işleyeni, yanındaki malı koruyamayacak, onun malı, insanlardan, alan kimse içinde, helâl olacaktır.

 

Gerek su almak isteyenin, gerek denizde veya karada dilediği yola git­mek isteyenin engellenmesi helal olmayacaktır.

 

Bunu, Rasûlullah (s.a.v.)'ın izniyle Cuheym b. Salt ve Şurahbil b. Ha se­ne, yazdı".

 

Nebiimiz Eyle halkına e mân alameti olmak üzere verdiği Bürde:

 

Nebiimiz, Eyle halkına, yazı ile birlikte kendileri için eman ala­meti olmak üzere bir de Bürde (elbise) vermişti.

 

Abül Abbas Abdullah b. Muhammed, bu.Bürde'yi üçyüz dinara satın almıştır.

 

Abbas oğullan, bu hırkaya, seleften halefe tevarüs ettiler. Halifeler, bay­ram günlerinde onu, üzerlerine giyinip Nebiimize aid Asa'yı ellerine alarak sekînet ve vakarla dışarı çıktıkları zaman, ondan kalbler ürperir, gözler kararırdı.[Koksal M. Asım, İslâm Tarihi, IX, 224-226.]