NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
مَعِينٍ
حَدَّثَنَا
وَهْبُ بْنُ
جَرِيرٍ
حَدَّثَنَا
أَبِي سَمِعْتُ
مُحَمَّدَ
بْنَ
إِسْحَقَ
يُحَدِّثُ
عَنْ
إِسْمَعِيلَ
بْنِ
أُمَيَّةَ
عَنْ بُجَيْرِ
بْنِ أَبِي
بُجَيْرٍ
قَالَ
سَمِعْتُ
عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
عَمْرٍو
يَقُولُ سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ
حِينَ
خَرَجْنَا مَعَهُ
إِلَى
الطَّائِفِ
فَمَرَرْنَا
بِقَبْرٍ
فَقَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
هَذَا قَبْرُ
أَبِي
رِغَالٍ
وَكَانَ
بِهَذَا
الْحَرَمِ
يَدْفَعُ
عَنْهُ فَلَمَّا
خَرَجَ
أَصَابَتْهُ
النِّقْمَةُ
الَّتِي
أَصَابَتْ
قَوْمَهُ
بِهَذَا
الْمَكَانِ
فَدُفِنَ
فِيهِ
وَآيَةُ
ذَلِكَ أَنَّهُ
دُفِنَ
مَعَهُ
غُصْنٌ مِنْ
ذَهَبٍ إِنْ أَنْتُمْ
نَبَشْتُمْ
عَنْهُ
أَصَبْتُمُوهُ
مَعَهُ
فَابْتَدَرَهُ
النَّاسُ
فَاسْتَخْرَجُوا
الْغُصْنَ
Abdullah b. Amr
demiştir.
Ben Rasûlullah
(s.a.v.)'le birlikte taif (seferin)e çıktığımızda bir kabre uğramıştık. (O
zaman Hz. Peygamber):
"Bu (Kabir) Ebû
Rigal'in kabridir. Kendisi şu harem (i şerif) de idi (Haremde iken harem) onu (üzerine
gelecek belalardan) korurdu. (Harem'den) çıkınca (daha önce) kavmine isabet
etmiş olan bela şu (gördüğümüz) yerde ona da isabet etti. Ve buraya gömüldü. Bu
(kabrin ona ait oluşu)nun alameti kendisiyle birlikte buraya altından bir dalın
da gömülmüş olmasıdır. Eğer siz burayı deşerseniz bu dalı onun yanında
bulursunuz" buyurdu. Bunun üzerine halk kabre üşüştüler ve (o altın) dalı
çıkardılar.
İzah:
Siyer kitaplarında
açıklandığına göre, ağırlığı yirmi rıtldan fazla idi. Bir ntl oniki okiyye ve
bir okıyye de kırk dirhem olduğuna göre, altın dalın ağırlığı bin dirhemi
aşıyordu.
Rivayete göre Ebû Rigal
Semud kavminden olup Sakıf kabilesinin atası idi.
Hz. Salih (a.s) o'nu
Mekke taraflarına zekat tahsildarı olarak göndermişti. Ebû rigal yüz koyunlu bir
adamın yanına vardı. Ona "Beni, sana, Rasûlullah gönderdi" dedi.
Âdâm
"Rasûlullah'ın elçisi hoş geldi, safa geldi. İstediğini al!" dedi.
Ebû Rigal, sütlü
koyunlardan aldı.
Adamcağız:
"Anasının
ölümünden sonra sağ kalan şu çocuğun sütleriyle beslendiği bu koyunları bırak
da onların yerine on koyun al!" dedi.Ebû Rigal;
Hayır dedi.Adam
Yirmi koyun al! dedi.
Ebû Rigal -Hayır!
dedi.Adam
Elli koyun al! dedi.
Ebû Rigal
Hayır! dedi. Adam
Şu bir koyundan başka,
koyunların hepsini al!" dedi.
Anasız kalan çocuk, o
koyunun sütüyle beslenmekte idi. .
Ebû Rigal yine
Hayır!" dedi.
Bunun üzerine,
adamcağız "Eğer, sen, süt içmeyi seversen, ben de severim!" dedi.
Hemen ok çantasındaki okları yere serdi. Sonra da "Ey Allah'ım sen şahid
ol!" dedi. Yayına bir ok yerleştirip Ebû Rigal'i öldürdü. Salih Nebiin
yanına giderek Ebû Rigal'in yaptıklarını haber verdi.
Salih Nebi de ellerini
kaldırıp "Ey Allah'ım! Ebû Rigal'e lanet et!" diyerek dua etti.
Koksal M.Asım, İslam Tarihi, XIII, 452-453.
Mevzumuzu teşkil eden
hadis-İ şerifte Ebû Rigal'in, Hz. Salih aleyhis-selamın bedduasını aldığı zaman
Harem-i şerifte bulunduğu ve bu sayede bir belaya uğramaktan kurtulduğu, fakat
harem-i şeriften çıkınca Taif'te, daha önce kavminin uğradığı musibete
uğrayarak layık olduğu felâkete uğradığı ve oraya elinde taşıdığı altın sopayla
birlikte gömüldüğü ifade edilmektedir.
Hadis-i şerif,
cahiliyye devirlerinden kalan ve içinde kıymetli mallar bulunan kabirleri açıp
içindeki mallan çıkarmanın caiz olduğuna delalet etmektedir.
Bir önceki babda
bulunan hadislerin şerhindeki açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere bu tür
kabirlerden çıkartılan mallar rikaz sayılır ve rikaz hükümlerine tabi olur.
Mevzumuzu teşkil eden
bu hadis cahiliyye döneminden kalan kabirleri deşmeyi konu aldığından, musannif
Ebû Davud bu hadisle cenaze konusu hakkında yakın bir ilgi gördüğünden bu
hadisi Cenazeler Bölümü'nden önce koymuştur.