NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
خَلَفٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْأَعْلَى
عَنْ سَعِيدٍ
يَعْنِي
الْجُرَيرِيَّ
عَنْ أَبِي
الْوَرْدِ
عَنْ ابْنِ
أَعْبُدَ
قَالَ قَالَ
لِي عَلِيٌّ رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُ أَلَا
أُحَدِّثُكَ
عَنِّي
وَعَنْ
فَاطِمَةَ
بِنْتِ
رَسُولِ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ وَكَانَتْ
مِنْ أَحَبِّ
أَهْلِهِ
إِلَيْهِ قُلْتُ
بَلَى قَالَ
إِنَّهَا
جَرَّتْ
بِالرَّحَى
حَتَّى
أَثَّرَ فِي
يَدِهَا
وَاسْتَقَتْ
بِالْقِرْبَةِ
حَتَّى
أَثَّرَ فِي
نَحْرِهَا
وَكَنَسَتْ
الْبَيْتَ
حَتَّى
اغْبَرَّتْ
ثِيَابُهَا
فَأَتَى
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
خَدَمٌ
فَقُلْتُ
لَوْ أَتَيْتِ
أَبَاكِ
فَسَأَلْتِيهِ
خَادِمًا فَأَتَتْهُ
فَوَجَدَتْ
عِنْدَهُ
حُدَّاثًا فَرَجَعَتْ
فَأَتَاهَا
مِنْ الْغَدِ
فَقَالَ مَا
كَانَ
حَاجَتُكِ
فَسَكَتَتْ
فَقُلْتُ
أَنَا
أُحَدِّثُكَ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
جَرَّتْ
بِالرَّحَى حَتَّى
أَثَّرَتْ
فِي يَدِهَا
وَحَمَلَتْ بِالْقِرْبَةِ
حَتَّى
أَثَّرَتْ
فِي نَحْرِهَا
فَلَمَّا
أَنْ جَاءَكَ
الْخَدَمُ أَمَرْتُهَا
أَنْ تَأْتِيَكَ
فَتَسْتَخْدِمَكَ
خَادِمًا يَقِيهَا
حَرَّ مَا
هِيَ فِيهِ
قَالَ
اتَّقِي اللَّهَ
يَا
فَاطِمَةُ
وَأَدِّي
فَرِيضَةَ
رَبِّكِ
وَاعْمَلِي
عَمَلَ
أَهْلِكِ فَإِذَا
أَخَذْتِ
مَضْجَعَكِ
فَسَبِّحِي
ثَلَاثًا
وَثَلَاثِينَ
وَاحْمَدِي
ثَلَاثًا وَثَلَاثِينَ
وَكَبِّرِي
أَرْبَعًا
وَثَلَاثِينَ
فَتِلْكَ مِائَةٌ
فَهِيَ
خَيْرٌ لَكِ
مِنْ خَادِمٍ
قَالَتْ
رَضِيتُ عَنْ
اللَّهِ
عَزَّ
وَجَلَّ وَعَنْ
رَسُولِهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
İbn A'büd'den demiştir
ki: Ali (r.a.) bana:
"Sana kendimden ve
Rasûlullah (s.a.v.)'in ailesi içerisinde kendine sevgili olan kızı Fatıma'dan
bahsedeyim mi?" dedi. Ben
" Evet"
(bahset) dedim. (Bunun üzerine bana şunları) söyledi.:
"Gerçekten Fatıma
(elleriyle) değirmen çekerdi. Öyle ki (değirmen) el(ler)inde iz bırakmıştı. Su
tulumuyla su taşırdı (tulum da) göğsünde iz yapmıştı, (süpürge ile) ev
süpürmekten üstübaşı tozlanmıştı. (birgün) Nebi (S.A.V.)'e hizmetçiler
gelmişti. (Ben de Fatıma'ya)
"Babana gitsen de
ondan (işlerinde kullanmak üzere) hizmetçi (bir köle) istesen!" dedim.
Bunun üzerine Hz. Nebi'nin huzuruna çıktı. Fakat onun yanında konuşmakta olan
bir takım kimselerin bulunduğunu görüp geri döndü. Ertesi gün Hz. Nebi O'nun
yanına geldi ve:
"İhtiyacın
neydi?" dedi (Fatıma) sükut etti. Bunun üzerine (Ben söz alıp)
"Ey Allah'ın Rasûlü
(Bunu) sana ben anlatacağım" dedim (ve şunları söyledim.
Fatıma elleriyle) su
çeke çeke ellerinde izler meydana getirdi. Su taşıya taşıya bağrında izler bıraktı.
Sana hizmetçi (koleler gelince ben kendisine sana varıp (senden) kendisini
içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtaracak bir hizmetçi istemesini
emretmiştim" dedim. Hz. Nebi de:
Ey Fatıma Allah'dan
kork, Rabbının emrini yerine getir, efendi'nin hizmetini gör. Yatağına yatınca
otuz üç defa sübhanallah, otuz üç defa elhamdülillah, otuz dört defa da Allahu
ekber de. Hepsi yüz eder. Bu senin için hizmetçiden daha hayırlıdır."
buyurdu. (Fatıma da):
"Ben Allah'dan da,
Rasûlünden de razıyım" dedi.
İzah:
Buhârî, da'vât; Müslim,
zikr; Ahmed b. Hanbel VI- 383, 384.
Bir önceki hadis-i
şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi İmam Taberi ile Hanefî ulemasından Ebû
Ca'fer el-Tahavi'ye göre, bu hadis: Hz. Nebiin yakınlarının humus
gelirlerindeki hisselerinin muayyen olmadığına ve devlet reisinin bu hisseyi
lüzum gördüğü takdirde onlardan daha muhtaç olan hak sahiplerine
aktarabileceğine delalet etmektedir.
Hafız İbn Hacer ise:
2983-2984 numaraları hadis-i şerifleri delil getirerek humusun beşte birinin
kesinlikle Hz. Nebiin yakınlarının hakkı olduğundan burada anlatılan Hz. Nebiin
Hz. Fatıma'ya vermediği kölenin humus gelirlerinden olmayıp ancak fey
gelirlerinden olabileceği, çünkü humus gelirlerinden olması halinde mutlak
vermesi gerektiği ihtimali üzerinde dururken ayrca bu hadisenin humus
gelirleriyle ilgili, hükmü belirleyen Enfâl sûresinin kırkbirinci âyeti
inmezden önce vukubulmuş olması ihtimali üzerinde de durmaktadır. Ancak bu
ikinci ihtimal çok uzak bir ihtimaldir. Çünkü sözü geçen âyet te Bedir savaşında
nazil olmuştur.
Hz. Nebi, bu köleyi Hz.
Fatıma'ya onun humus gelirlerindeki payının bir köle değerinde olmadığından
dolayı vermemiş olması kuvvetli bir ihtimaldir.