SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

CENAİZ BAHSİ

<< 3172 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَامِرِ بْنِ رَبِيعَةَ يَبْلُغُ بِهِ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا رَأَيْتُمْ الْجَنَازَةَ فَقُومُوا لَهَا حَتَّى تُخَلِّفَكُمْ أَوْ تُوضَعَ

 

Amir b. Rabia'dan (rivayet edilen bir hadisi şerifte) Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

 

"Bir cenazeyi gördüğünüz zaman, ayağa kalkınız. Sizi (geçip) geride bırakıncaya ya da yere konuncaya kadar (ayakta durunuz.")

 

 

İzah:

Buhari, cenâiz; Müslim, cenâiz; Tirmizî, cenâiz; Nesaî, cenâiz; İbn Mace, cenâiz; Ahmed b. Hanbel III- 25, 41.

 

Bu hadis-i şerifte, bir yerde otururken oradan bir cenazenin geçmekte olduğunu gören kimselerin, hemen ayağa kaıkmalan ve cenaze yanlarından geçip gidinceye kadar, yahutta onları geride bı­rakmadan önce omuzlardan indirilip yere konuncaya kadar, ayakta durma­ları emredilmektedir.

 

Metinde geçen "Cenazenin sizi geçip geride bırakması" tabiri mecaz­dır. Bu sözle cenazeyi taşıyanlar kasdedilmiştir. Nitekim şu hadis-i şerifler; bu tabirle kasdedilen kimsenin cenaze olmayıp cenazeyi taşıyan kimseler ol­duğunu açıkça ortaya koymaktadır:

 

1. "Sizin biriniz bir cenaze gördüğünde onunla gitmek istemezse (cena­ze ilerleyip) cenazeden geri kalana kadar, yahut cenaze (yi götürenler) o kim­seyi geride bırakana kadar, yahut o kimseyi geride bırakmazdan evvel cena­ze yere indirilene kadar kıyam etsin."[Miras Kâmil, Sahih-i Buhari Muhtasarı, IV- 556, Hadis No: 649.]

 

2. "Biriniz cenazeyi gördü mü, şayet onun arkasından gitmiyorsa, gör­düğü andan itibaren, geçinceye kadar ayağa kalksın."[Müslim, cenâiz]

 

3. "Sizden biriniz bir cenaze namazı kılıp ta cenaze ile gitmezse cenaze kendisinden uzaklaşınca oturabilir. Eğer cenaze ile giderse o zaman cenaze yere indirilmedikçe oturmasın."[Tahavi'den naklen Tecrid-i Sarih Tercümesi IV- 56), Birinci baskı.]

 

Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte otururken yanından bir cena­ze geçmekte olduğunu gören bir kimsenin ayağa kalkmasının meşru olduğu ifade edilmektedir. Ancak bu ayağa kalkış ölüyü ta'zim için değildir. Ölü­mün dehşetli ve korkunç bir hadise olduğunu ortaya koymak içindir.

 

Hz. İbn Ömer'le İbn Mes'ud, Ebû Musa el-Eşarî, Ebû Mes'ud el-Bedrî, Kays b. Sa'd, Sehl b. Hanif, el-Misver b. Mahreme, el-Hasan b. Aliyy, Ka-tade, İbn Şîrîn, en-Nehâî, Şa'bî, Salim b. Abdullah ve Malikilerden İbn Ha-bib ile İbn Macişun bu görüştedirler. Delilleri ise, mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifle bir numara sonra tercümesini sunacağımız hadis-i şeriftir.

 

İmam Malik (r.a) ile Ebû Hanife ve Şafiî (r.a) hazretlerine göre cenaze için ayağa kalkmak İslâmın ilk yıllarında meşru iken, sonradan neshedilmiştir. Delilleri ise, ileride tercümelerini sunacağımız 3175 ve 3176 numaralı hadis-i şeriflerdir.

 

Ancak Menhel yazarının açıklamasına göre, "Bu iki hadis cenaze için ayağa kalkılmasını emreden ve mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifi ve ben-zerlerinijıeshedebilecek nitelikte değillerd... Çünkü bu hadislerden 3175 nu­maralı hadis fiilî bir hadistir. Bilindiği gibi fiilî hadis, bu ümmete has bir hükmü ihtiva eden kavli bir hadisi neshedemez. 3176 numaralı hadis-i şerif zayıf olduğundan sahih hadislerle sabit bir hükmü neshedemez- Her ne ka­dar İmam Ahmed'in Müsned'inde: "Hz. Nebi bize cenaze geçerken oturmamızı emretti." diye bir rivayet varsa da, bu cümle aynı hadisi rivayet eden Müslim'in kitabında bulunmadığı gibi, Tirmizî'nin rivayetinde ve 3175 numaralı hadiste de yoktur.

 

Eğer 3176 numaralı hadisin sahihliğini kabul etsek bile, bu hadisin, ken­disiyle çelişen hadisleri neshettiği söylenemez. Çünkü, bu hadis-i şerifle, ken­disine aykırı gibi görünen hadis-i şeriflerin arasını te'lif etmek mümkündür. Bilindiği gibi, tearuz halinde bulunan iki hadisin arasını telif mümkün iken, birinin diğerini neshetmesi düşünülemez. Burada ise, hadislerdeki ayağa kalk­makla ilgili emirleri nedbe, (mendupluk) oturmakla ilgili emirleri de cevaza hamlederek, bu hadislerin arasını te'lif etmek mümkündür. Binaenaleyh ce­naze için ayağa kalkmayı neshettiği iddia edilen 3175 numaralı Hz. Ali hadi­sinde, bizzat oturmayı emreden sözlü bir ifade bulunmadığından, bu hadi­sin kendisine aykırı gibi görünen hadisleri neshettiği söylenemez. Nitekim İmam Nevevî ile İbn Hazm da bu görüştedirler."

 

Ancak bilindiği gibi Cumhur ulema cenaze için ayağa kalkılmasmı emre­den hadis-i şeriflerin neshedildiği görüşündedirler. Kıymetli ilim adamları­mızdan merhum Kâmil Miras Efendi, Tecrid-i Sarih isimli eserinde, cumhu­run bu görüşünün isabetine işaret ederek, Buhari'nin rivayet ettiği şu hadis-i şerifin bu görüşün isabetine delalet ettiğini söylüyor: "Makburî demiştir ki: Biz bir cenazede bulunduk. Ebû Hüreyre (r.a) Mervan'ın elinden tuttu. Ce­naze (omuzdan yere) konulmazdan evvel oturdular. Bunun üzerine Ebû Sa-id el-Hudrî (r.a) geldi. Mervan'ın elinden tuttu ve -Kalk Vallahi şu adam (Ebû Hüreyre) bilir ki Nebî (s.a.v.) bizi cenaze omuzdan yere indirilmedikçe otur­maktan nehyederdi- dedi. Ebû Hüreyre de Said doğru söylüyor, diye tasdik etti.”[Tecrid-i Sarih, IV- 558, Hadis No. 650.]

 

Merhum Kâmil Miras daha sonra şu görüşlere yer veriyor: "İzahı ile meşgul bulunduğumuz 650 numaralı Ebû Said Makbûrî hadisi de cenaze ge­çerken kıyamın mensuh olduğunu iddia edenler için müstakil bîr delil olabi­lir. Tavzih'te deniliyor ki: Ebû Said Makburî hadisinde bildirildiği üzere Ebû Hüreyre ile Mervan'ın oturmaları bu cenaze geçerken kıyamın vacib olma­dığına pekala bir delildir. Çünkü ashab arasında kıyam bir adeti cariye ol­saydı, bunlar oturmayacaklardı. Yalnız bu Makburî hadisinde bir cihet ha­tırlan işgal ediyor ki, Ebû Hüreyre cenaze geçerken kıyamın mensuh ve ter-kediîerek geride kalmış bir adet olduğuna kani ise, neden Ebû Saidi Hudrî'-yi: Doğru söylüyorsun diye tasdik etmiştir?

 

Bu şüpheyi de sarih Aynî şöyle kaldırıyor: Ebû Hüreyre'nin Ebû Said Hudrî'yi tasdik etmesi, Rasûlü Ekremin vaktiyle cenaze geçerken oturmak­tan nehyettiğini bildiğinden dolayı doğru söylüyorsun, diye geçmiş zamana aid olan kıyam hükmünü tasdik etmiştir. Aynı zamanda Ebû Hüreyre, Nebi  (a.s)'ın muahharen oturduğu ve bu oturmaktan nehyin mensuh ve metruk olduğunu da biliyordu. Bundan dolayı da oturmuştu. Ve belki Ebû Said'in bu itirazına rağmen kalkmamıştı."[Miras Kâmil, Tecrid-i Sarih IV- 566, 567.]