NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
بْنُ سَعِيدٍ
حَدَّثَنَا
اللَّيْثُ
عَنْ يَزِيدَ
بْنِ أَبِي
حَبِيبٍ عَنْ
أَبِي
الْخَيْرِ
عَنْ
عُقْبَةَ
بْنِ عَامِرٍ
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
خَرَجَ
يَوْمًا
فَصَلَّى
عَلَى أَهْلِ أُحُدٍ
صَلَاتَهُ
عَلَى
الْمَيِّتِ
ثُمَّ انْصَرَفَ
Ukbe b. Amir'den (rivayet
olunduğuna göre);
Rasûlullah (s.a.v.) bir
gün (evinden) çıkıp (Uhud şehitlerinin yattığı) kabristan'a varmış ve Uhud
şehitleri üzerine, cenazeye namaz kılar gibi namaz kılmış. Sonra geri
dönmüş."
İzah:
Buhari, cenâiz,
Menâkıb, Meğazi, Rıkak; Müslim, fedail; Nesaî, cenâiz; Ahmed b. Haribel IV-149,
153, 154.
Menhel yazarının
açıklamasına göre, Hz. Nebi Uhut şehıdlerıne kıldığı bu cenaze namazını, Uhut
şehitleri defnedildikten sekiz sene sonra kılmıştır. Nitekim 3224 numaralı
hadis-i şerifte de bu gerçek açıkça ifade edilmektedir.
Mevzumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerif, "şehidler üzerine cenaze namazı kılmak
caizdir''diyenler ile "cenaze kabre konduktan sonra üzerine cenaze namazı
kılınabilir" diyenlerin hüccetidir. Ancak bazı fıkıh alimlerinin dediği
gibi bu hadiste geçen "salâ'? kelimesinin cenaze namazında okunan dua
anlamında kullanılmış olması da mümkündür. İbn Hibban da Sahih'inde bu görüşü
savunmuştur.
Bu mevzuda İmam Nevevî
de şunları söylüyor: "Bu hadis-i şerifte geçen "sala"
kelimesiyle kasdedilen cenaze namazı değil, cenaze duasıdır. Çünkü
"cenazeye namaz kılar gibi namaz kıldı" demek, adet-i veçhile
"ölülere dua ettiği gibi dua etti." demektir.
Söz konusu kelimeye dua
manâsı verildiği takdirde bu hadis-i şerifte "Cenaze kabre defnedildikten
sonra kabri üzerine cenaze namazı kılanabilir" diyenlere bir dayanak
bulunamaz. Biz bu meseleyi 31 numaralı babda açıkladığımızdan burada tekrara
lüzum görmüyoruz.