NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
ابْنُ
كَثِيرٍ
قَالَ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ
مَنْصُورٍ
عَنْ أَبِي وَائِلٍ
عَنْ أَبِي
مُوسَى
الْأَشْعَرِيِّ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَطْعِمُوا
الْجَائِعَ
وَعُودُوا
الْمَرِيضَ
وَفُكُّوا الْعَانِيَ
قَالَ
سُفْيَانُ
وَالْعَانِي
الْأَسِيرُ
Ebû Musa el-Eş'ari'den demiştir ki: Rasülullah (s.a.v.) (şöyle) buyurdu:
"- Aç'ı doyurunuz,
hastayı ziyaret ediniz, esiri hürriyetine kavuşturunuz."
(Ravi)
Süfyan (metinde geçen) âni (kelimesi) esir (anlamına gehnekte) dir. Dedi.
İzah:
Buhârî, ahkâm, cihad, nikâh, et'ime, merza; Darimî; Ahmed b. Han-bel IV.394-406.
Metinde geçen "açı
doyurunuz'* emrinin hükmü, içinde bulunulan şartlara göre değişir. Eğer, aç
olan kimsenin açlığı, hayatını veya şuurunu kaybetmek gibi zaruret derecesine varmamışsa,
onu doyurmak menduptur. Eğer açlığı zaruret
derecesine varmış ve bu durum birden fazla kişilerce biliniyor ise, onu
doyurmak, bilen kimseler üzerine farz-ı kifayedir.
Fakat aç olan kimsenin bu dereceye varan açlığını sadece bir kişi biliyorsa, onu
doyurmak bilen kimse üzerine farz-ı ayn olur.
Hasta ziyareti de
cemiyette karşılıklı sevgi ve saygının doğup gelişmesine ve hastanın bir an
için bile olsa acısını unutup rahatlamasına sebep olur. Hasta ziyareti emrinin
hükmü; âlimler arasında ihtilaflıdır. Âlimlerden bir kısmı, onun farz-ı kifaye olduğunu söylerken, bir kısmı da sünneti müekkede olduğunu söylemişlerdir. Ulemanın büyük çoğunluğu
bunun sünnet-i müekkede olduğu görüşündedir. Ed-Dâvudî ise, farz-ı kifaye
olduğunu iddia etmiştir. Bu mevzuda itimad edilen
görüş, âlimlerin büyük çoğunluğunun (cumhurun) görüşüdür. Ancak, eğer ziyaretin
terki ve onun ihtiyaçlarını temin etmenin ihmali, hastanın helakine sebep
olacaksa, o zaman onu ziyaret farz-ı ayn olur.
Metinde geçen "elânî" kelimesi; Ravi, Süfyan-ı Sevri'nin de açıkladığı
üzere "esir" demektir. Ancak burada kasdedilen
"müslüman esirdir" Binaenaleyh hadisi
şerifte gerek mal karşılığında gerekse savaşarak müslüman
esirlerin kafir elinden kurtarılmaları emredilmektedir. Cumhura (ulemanın büyük
çoğunluğuna) göre bu emrin hükmü farz-ı kifayedir.
Âlimlerden bazılarının görüşüne göre, bu esirlerin kurtarılması için,
beytülmalden de yardım ayrılabilir. Zulme uğrayarak hapse atılan kimseler
hakkındaki hüküm de böyledir.