NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عَبْدِ
الْعَزِيزِ
بْنِ أَبِي
رِزْمَةَ
أَخْبَرَنِي
زَيْدُ بْنُ
حُبَابٍ
أَخْبَرَنِي
مُحَمَّدُ بْنُ
هِلَالٍ
حَدَّثَنِي
أَبِي
أَنَّهُ سَمِعَ
أَبَا
هُرَيْرَةَ
يَقُولُ
كَانَتْ يَمِينُ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا حَلَفَ
يَقُولُ لَا
وَأَسْتَغْفِرُ
اللَّهَ
Ebû Hureyre (r.a)'in
şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Rasûlullah (s.a.v.)
yemin ettiği zaman; "Hayır, estağfirullah" derdi.
İzah:
İbn Mâce, keffârât
Hadisin zahiri; Hz.
Nebi (s.a.v.)'in yemin ettiği zaman "Estağfirullah" dediğine, yani bu
şekilde yemin ettiğine de lâlet etmektedir. "Estağfirullah";
"Allah'tan bağış dilerim" manasınadır.
Bu kalıp ise, bilinen
yemin kalıplarına benzememektedir. Şüphesiz Hz. Nebi'in bu şekilde yemin etmesi
devamlı değildir. Bazan böyle yemin ederdi.
Âlimler, bu haberde
ifade edilen manayı izahda farklı şeyler söylemişlerdir. Aliyyü'l-Kârî'nin
el-Mirkât adındaki eserinde verdiği şu bilgi bu konuya oldukça açıklık
getirmektedir:
Kâdî, bu sözün
manasının; eğer mesele bunun aksine ise, Allah'tan bağış dilerim, demek
olduğunu söyler. Kadı'nın beyanına göre; gerçi bu söz (ve'stağfirullah) yemin
değildir, ancak sözü tekid edip kuvvetlendirmesi bakımından yemine benzer.
Onun için ravi buna yemin demiştir.
Tıybî ise şöyle der:
"sözündeki
"vav" harfi, atıf içindir. Bu da kendisine atıf yapılan mahzuf bir
cümlenin olmasını gerektirir. Buna karine de; sözüdür. Çünkü bu ya; Cenab-ı
Allah'ın sözünde olduğu gibi, geçen sözü reddetmek maksadıyla yemine h azırlık
içindir, ya da başlı başına yemindir. Her iki takdire göre de mana;
"Allah'a yemin etmem ve Allah'tan af dilerim" demektir. el-Muzhir
sahibinin şu görüşü bu anlayışımızı teyid eder: Rasûlullah (s.a.v.); bilmeden
(lağv) yemin ettiği zaman hemen peşinden, dilinden kayan bu sözü telafi için,
estağfirullah derdi. Gerçi, Kur'ân'da da belirtildiği üzere, Hz.Nebi'in bu
davranışı affe-dilmişti ama o bunu ümmetinin böyle şeyden kaçınması için delil
olarak söylerdi."
İbn Melek de Muzhir'a
uyarak, Hz.Nebi'in bu şekildeki sözleri; konuşma esnasında ağzından çıkan
"evet vallahi, hayır vallahi" gibi sözlerinin yemin olmadığına
işaret etmek ve o sözleri telâfi için söylediğini kaydeder.
Aliyyü'1-Kâri, bu
nakilleri yaptıktan sonra kendi görüşünü şöyle ortaya koyar:
"Hz.Nebi(s.a.v.)'in
yanlışlıkla (lağv) yemin etmesi mümkün değildir. Çünkü bu, Nebilik makamına
aykırıdır. Hadiste geçen sözün takdirinin şu şekilde olması mümkündür: Hz.Nebi
(s.a.v.) yemin ettiği zaman onun yemini "Hayır ve Allah'tan bağış
dilerim" sözüne bitişikti. Yani yemin ettiği ve bunda "lâ" sözü
ile mübalağa ettiği zaman, derdi. Bundan maksadı; benden sadır olanın hilâfına,
Allah'ın bildiği şeyden dolayı Allah'tan af dilerim, demekti. Çünkü her ne
kadar bunda bir sorumluluk olmasa da, iyilerin hasenatı mukarrebûnun
seyyiâtıdır. Yahut da takdir; yemin etmekten dolayı Allah'tan af dilerim,
şeklindedir. Çünkü zaruret olmadıkça yemin etmemek efdaldir. Zira yemin aslında
bir hiledir ve insan bundan nehyedilmiştir. Onun için bazıları; gerçek de olsa
yemin etmekten kaçınmışlardır. Hz.Nebi (s.a.v.)'in ettiği yeminler hep
ihtiyaca binaendir. O, ya bir hükmü te'kid ya da yemin etmenin caiz olduğunu beyan
için yemin etmiştir. Bu yüzden, yemin etmek istediği zaman, yemin etmez, onun
yerine bu sözü söylerdi."
Aliyyü'l-Kârî'nin
üzerinde durduğumuz hadisi şerhederken söyledikleri bundan ibaret. Zaten
ihtiyaca da k afi gelmektedir.
Aliyyü'1-Kârî,
şerhinde; yeminin haddizatında mekruh olduğunu ancak ihtiyaç halinde
başvurulabileceğini söylüyordu. Acaba bu hüküm genel midir, yoksa duruma göre
yeminin hükmünde değişiklikler olur mu? Bu konuda, Hanbelî âlimlerinden meşhur
İbn Kudâme, el-Muğnî adındaki eserinde (özet olarak) şöyle der:
Yeminler beş çeşittir:
1- Vacib yeminler:
Masum birini helakten kurtarmak için edilen yeminler.
2- Mendub yeminler: İki
hasmın arasını bulmak, bir müslümanın gönlündeki kini gidermek gibi bir
maslahata dayanan yeminler. Bir tâatı işlemek veya bir günahtan kaçınmak için
edilen yeminler de bazı Hanbelî ve Şâ-fiîlere göre bu cümledendir.
3- Mubah olan yeminler:
Mubah bir işi yapmak ya da yapmamak için edilen yeminlerdir. Gerçeğe uygun olan
veya öyle zannedilen yeminler bu türdendir.
4- Mekruh yeminler;
Mekruh bir işi yapmak veya mendub bir işi yapmamak için edilen yeminler.
5- Yalan yere edilen
yeminler. Bu da haramdır.