NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
مَعِينٍ
حَدَّثَنَا
ابْنُ
رَجَاءٍ
يَعْنِي
الْمَكِّيَّ
قَالَ ابْنُ
خُثَيْمٍ
حَدَّثَنِي
عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ
عَنْ جَابِرِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ
قَالَ
سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ يَقُولُ
مَنْ لَمْ
يَذَرْ
الْمُخَابَرَةَ
فَلْيَأْذَنْ
بِحَرْبٍ
مِنْ اللَّهِ
وَرَسُولِهِ
Câbir b. Abdullah'ın
şöyle dediği haber verilmiştir: Resûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu
işittim:
"Her kim Muhaberayı
bırakmazsa Allah ve Rasûlü ile savaş halinde olduğunu bilsin."
İzah:
Muhâberanın müzâraa
manasına geldiği babın başında belirtilmişti.
Hadiste, muhâbera
yapanlar jçin çok büyük bir tehdid vardır. Bu tehdide sebep Avnü'l-Ma'bûd'daki
ifadeye göre; tarlayı para karşılığında icara vermek mümkünken içerisinden
kalkacak mahsulün bir kısmı karşılığında kiraya vermektir. Çünkü önceden de
geçtiği gibi; tarlayı oradan çıkacak mahsulün bir kısmı karşılığında kiralamak
caiz değildir.
Bezlü'l-Mechûd'da;
muhâberanın fâsid bir muamele olduğu için faize benzetilmiş olduğu söylenir. Çünkü
Kru'an-ı Kerim'de faiz muamelesi yapanlar, Allah ve Rasûlü ile savaşır bir
halde nitelenmiştir. Bakara sûresinin 278 ve 279. ayetlerinde şöyle
buyurulmaktadır:
"Ey inananlar!
Allah'tan sakının, inanmışsanız faizden arta kalmış hesaptan vazgeçin. Böyle
yapmazsanız, bunun Allah'a ve Nebiine karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin.
Eğer tevbe ederseniz sermayeniz sizindir. Böylece haksızlık etmemiş ve
haksızlığa uğramamış olursunuz."
Bir kısım âlimler bu
âyetteki ifadelerle, muhaberayı nehyeden hadisteki ifadelerin benzerliğine
bakarak, muhâberanın faiz muamelesi sayıldığı sonucuna varmışlardır.