NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ أَبِي
الْحَوَارِيِّ
حَدَّثَنَا
الْوَلِيدُ
عَنْ الْأَوْزَاعِيِّ
عَنْ
الزُّهْرِيِّ
عَنْ أَبِي سَلَمَةَ
وَعُرْوَةَ
عَنْ جَابِرٍ
عَنْ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
بِمَعْنَاهُ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
وَهَكَذَا
رَوَاهُ
اللَّيْثُ
بْنُ سَعْدٍ
عَنْ
الزُّهْرِيِّ
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ عَنْ
جَابِرٍ
Bize Ahmed b.
Ebi'l-Havârî haber verdi, bize Velid Evzaî'den naklen haber verdi. Evzaî
Zührî'den, Zührî Ebî Seleme ve Urve'den, onlar Câbir'den, Câbir de Hz. Nebi
(s.a.v.)'den bu (önceki 3551.) hadisi aynı mana ile rivayet ettiler.
Ebû Dâvûd dedi ki:
"Leys b. Sa'd, Zührî'den Zührî Ebû Seleme'den, o da Câbir'den böylece
rivayet etti."
İzah:
Bu bâbdaki hadisler,
umrâ yoluyla mal bırakan kişinin, kendisine mal verilen şahsın çocuklarını
anmadan mal vermesi ile ilgilidir. Yani kişinin; "hayatta olduğun müddetçe
-veya ben hayatta olduğum müddetçe- bu mal senindir" deyip mal verdiği
şahsın çocuklarını hiç anmaması ile ilgilidir. Bundan sonra gelecek olan babda
da, ömrü boyunca kullanmak üzere mal verirken mal verilenin yanı sıra onun
çocuklarının da anılması suretiyle yapılan akitleri konu alan hadisler yer
almıştır. Konuda bütünlük olması için biz meselenin fıkhı hükümlerini vermeden
bu hadisleri de terceme etmek, sonra da konu ile ilgili hükümleri ele almak
istiyoruz.