NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
سُلَيْمَانَ
الْمِصِّيصِيُّ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الزِّبْرِقَانِ
عَنْ أَبِي
حَيَّانَ التَّيْمِيِّ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
رَفَعَهُ
قَالَ إِنَّ
اللَّهَ
يَقُولُ أَنَا
ثَالِثُ
الشَّرِيكَيْنِ
مَا لَمْ
يَخُنْ
أَحَدُهُمَا
صَاحِبَهُ
فَإِذَا
خَانَهُ خَرَجْتُ
مِنْ
بَيْنِهِمَا
Ebû Hureyre (r.a)'den,
Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Allah (c.c)
buyurur ki:
Ortaklardan biri,
arkadaşına hıyanet etmediği müddetçe ben iki ortağın üçüncüsüyüm. Ama birisi
diğerine hıyanet edince aralarından çekilirim."
İzah:
Şirket; sözlükte,
"Ortaklık, ortak olmak" manaları nadir.
Istılahta: "Bir
şeyin birden fazla kişiye ait olması" demektir. Bu, oldukça genel bir
tariftir. Biraz sonra, şirket çeşitleri ele alındığı zaman mesele daha açık
olarak ortaya çıkacaktır.
Hadis-i şerif,
İslâmiyetin ortaklığı caiz gördüğüne delâlet etmektedir. Kur'an-ı Kerim'de de
buna delâlet eden âyetler vardır. Meselâ bir âyette: "Onlar terekenin
üçte birinde ortaktırlar"[Nisa 12] buyurulmaktadır. Bir başka âyetin
meali de şöyledir: "Mallarını karıştırmış olan birçok ortaktan bazısı, bazısının
hakkına tecavüz eder durur. İman edip salih amelleri işleyenler müstesna,
bunlar ise ne kadar da azdır."[Sâd 24]
Ayrıca Hz.Nebi
(s.a.v.)'in fiilî tatbikatı da şirketin caiz olduğunun delillerindendir. Sâib
isminde bir zat, Mekke-i Mükerreme'nin fethi günü Hz.Nebi (s.a.v.)'in huzuruna
gelerek; "Ya Rasûlallah, beni tanıdınız mı?" diye sormuş, Efendimiz
de: "Seni nasıl tanımam, sen benim ortağım idin, sen hayırlı bir ortaktın.
Ne müdâra eder, ne de mücadelede bulunurduk." buyurmuştur.
Üzerinde durduğumuz
hadis-i şerifte', Allah (e.c)'ın; "Birbirine hıyanet etmeyen dürüst
ortakların üçüncüsü olduğu, hıyanet etmeleri halinde de aralarından
çekileceği" haber verilmektedir.
Allah'ın onlara ortalc
olmasından maksat; mallarını koruması, bereketlendirmesi, rızıklarım
arttırmasıdır. Aralarından çekilmesinden maksat da bereketin ortadan
kalkmasıdır. Bir rivayette, "aralarına şeytanın gireceğine" dair bir
ilâve yer almıştır.
Tıybî bu mesele ile
ilgili olarak şöyle der:
"Şirket; bir kısım
insanların mallarının birbirleri ile ayrılamayacak şekilde karışmasından
ibarettir. Allah'ın iki ortağa ortak oluşu istiare yoluyladır. Sanki Allah
(c.c) bereketi, fazlı ve kârı, ortaya koymuş, mal kabul etmiş ve kendisini iki
ortağın üçüncüsü olarak isimlendirmiştir. Şeytanın hıyanetini ve bereketi
gidermesini de hain ortakların malına karıştırılmış mal kabul etmiş ve şeytanı
da onların üçüncüsü saymıştır..."
Hadisle ilgili olarak
verdiğimiz bu kısa açıklamadan sonra, şirket çeşitleri ve ahkâmına özet olarak
işaret etmek istiyoruz.
Önce şirket çeşitlerini
şema halinde gösterip; sonra kısa kısa tariflerini vereceğiz. Yapacağımız bu
taksim, Hanefî fukahasına aittir. Aslında fuka-hanın şirketleri tasnifleri
biçim olarak pek birbirlerini tutmamaktadır. Ama bu fark sonuca tesir edecek
derecede büyük değildir.
Biz Kâsânî'nin
tasnifine yakın bir tasnifle konuyu sunmak istiyoruz:
Şirket
Şirket-i Emlâk
şirket i ukfld
Vasıflarına Göre Sebeplerine Göre
Aynda Deyndv ihtiyarî Icbârî
Malda Vücûhda Amelde
Inân Mufâvaza
Inân Mufâvaza
Inân Mufâvaza
Bu şemadan anlaşıldığı üzere
şirket önce; şirket-i emlâk ve şirket-i ukûd olmak üzere ikiye ayrılıyor.
Şirket-i emlâk;
vasıflarına ve sebeplerine göre ayrı ayrı tasnife tabi oluyor. Vasıflarına
göre; a) Ayn'da ortaklık, b) Deyn'de ortaklık. Sebeplerine göre de; a) İhtiyarî
olan, b) İcbârî olan diye kısımlara ayrılıyor.
Şirket-i ukûd da; a)
Malda ortaklık (şirketü emval), b) Vücûh (kredi) de ortaklık (şirket-i vücûh),
c) Emekte ortaklık, (şirket-i a'mâl) olmak üzere üçe ayrılıyor. Bunların her
birinin de inan ve mufâvaza kısımları vardır. Bazı kaynaklarda, şirket-i ukûd;
inan ve mufâvaza kısımlarına, bunların her biri de, emval, vücûh ve a'mâl
bölümlerine ayrılmıştır. Sonuç farklı değildir. Şimdi de kısa kısa bu
tabirlerin manalarım verelim:
1- Şirket-i emlâk: Bazı
kaynaklarda "emlâk"in müfredi olan "mülk" kelimesi
kullanılarak "şirket-i mülk" şeklinde ifadelendirilmiştir.
Bir malın birden fazla
kişi arasında mülk edinme yollarından birisi ile ortak olmasıdır. Meselâ; iki
veya daha çok kişi bir malı beraberce satın alsalar veya varis olsalar, mala
mülk şirketi yoluyla sahip olmuşlardır.
Yukarıda da işaret
edildiği gibi bu ortaklık, vasıfları itibariyle ayn'da veya deyn'de olabilir.
Sebepleri itibariyle de ihtiyari veya icbârî olur.
a) Şirket-i ayn (ayn'da
ortaklık): Muayyen, mevcud ve kendisinde ortaklık mümkün olan bir maldaki
ortaklıktır. İki kişinin beraberce bir ev satın almaları gibi.
b) Şirket-i deyn
(deynde ortaklık): İki veya daha fazla kişinin bir başkasının zimmetinde olan
müşterek alacaklarındaki ortaklıktır. İki kişinin ortak oldukları bir malı
satıp buna mukabil alacak oldukları paradaki ortaklık buna misaldir.
c) Şirket-i ihtiyariyye
(isteğe bağlı ortaklık): Ortakların kendi fiilleri ile meydana getirdikleri
ortaklıktır. İki kişinin beraberce bir malı satın almaları gibi.
d) Şirket-i icbâriyye
(zorunlu ortaklık): Ortakların kendi dahli olmadan, başka bir sebeple hasıl
olan ortaklık. İki kişinin bir mala vâris olmaları veya mallarının birbirinden
kolayca ayrılamayacak şekilde karışması ile ortaya çıkan ortaklık bu
kabildendir.
2- Şirket-i ukûd:
"Şirket-i akd" olarak da adlandırılır. İki veya daha çok kişinin elde
edilecek kârda ortak olmak üzere aralarında bir şirket kurmalarıdır.
Fıkıh kitapları daha çok
bu tür şirketler üzerinde durmuşlardır. Bu şirket, ortaya konulan sermayenin
cinsine göre üçe ayrılır:
a) Şirket-i emval:
Ortakların sermaye olarak mal koyup ticaret yaparak kâr elde etmek üzere
ortaklık kurmalarıdır.
b) Şirket-i a'mâl:
Ortakların, emeklerini birleştirerek kurmuş oldukları ortaklıktır. Meselâ; iki
terzi aralarında anlaşıp, her biri diktiği elbiseden elde edeceği parada
diğerinin de ortak olmasını kabul eder ve bu yolda bir ortaklık kurarlarsa bu
bir şirket-i a'mâldir. Bu şirkete "şirket-i ebdân", "şirket-i
sanayi", "şirket-i tekabbül" de denilir.
c) Şirket-i vücûh:
Birden fazla kişinin, sermayeleri olmadığı halde, tüccar arasındaki kredileri
ile veresiye mal alıp satmak ve elde edecekleri kârda ortak olmak üzere
kurdukları şirkettir. Bu ortaklığa, iflâs edenlerin şirketi anlamına,
"Şirket-i mefâlis" de denilir.
Bu şirketlerin her
birinin de kendi arasında inan ve mufâvaza kısımlarına ayrıldığını görmüştük.
Şimdi de bunları gözden geçirelim:
Şirket-i inan: Ortaklar
arasında, sermaye, kâr ve çalışma gibi konularda eşitlik şartı aranmayan
şirkettir. Şirketi inanda, tarafların tüm varlıklarını sermaye olarak koymak
mecburiyeti yoktur. Meselâ, iki ortaktan birisinin bir milyon lira diğerinin
de iki milyon lira sermayesi olabilir. Ayrıca sonuçta alacakları kârlar
paralarına oranla olabileceği gibi, farklı da olabilir.
Şirket-i a'mâlin,
inanında; emek ve kazanç yarı yarıya eşit olabileceği gibi; emek eşit, kazanç
farklı da olabilir. Bu farklılık şirkete zarar vermez.
Şirket-i vücûhun
inanında; satın alınan mal ve elde edilecek kâr ikili birli şart koşulabilir.
Yani, ortaklardan biri kredi ile alınan malın üçte birine, diğerinin de üçte
ikisine sahip olması şart koşulsa, kâr ve zarar da aynı oranda pay edilir.
Şirket-i inanda, ortaklar
birbirlerinin otomatikman vekilidirler ama kefili değildirler. Yani bu ortaklık
kurulur kurulmaz, ortaklardan her biri diğerinin vekilidir. Şirket için satın
aldığı mal doğrudan doğruya diğer ortağın veya ortakların da hisselerine
girer. Bir ortak, "hayır ben bunu kabul etmiyorum" diyemez.
Bu ortaklıkta kefalet
sözkonusu değildir. Dolayısıyla ortaklardan birisinde alacağı olan kişi, bu
alacağım diğer ortaktan tahsil edemez.
Şirket-i mufâvaza:
Ortaklar arasında; sermaye, kâr, tasarruf ve dinde eşitliğin bulunması şart
olan şirkettir. Bu şirkette ortaklar aynı dine mensup olacaklar, iki ortaktan
her biri diğerinin yapabildiği tüm tasarruflarda bulunabilecek, şirkete
sermaye olabilecek malları eşit olacak, malların tümü sermaye olarak ortaya
konulacak ve sonunda ele geçen kâr aralarında eşit olacaktır. Şayet şart olan
bu eşitliklerden birisi bozulursa, şirket mufâvaza olmaktan çıkar; eğer inanın
şartları bulunursa şirket inana dönüşür.
Şirkete konu olacak
mal, paradır. Ama taraflar diğer mallarını ortaya koyarak şirket kurmak
isterlerse, her biri kendi malının yansını diğer ortağın malının yarısı
karşılığında satarak ortaklık kurarlar.
Mufâvaza şirketi, hem
vekâleti hem de kefaleti içine alır. Yani şirket kurulur kurulmaz ortaklar
otomatikman birbirlerinin hem vekili hem de kefili olurlar. Dolayısıyla
birisinin yiyecek ve giyecek dışında satın aldığı her şeyin yarısı diğer ortağa
aittir. Ortaklardan birisinden alacağı olan kişi alacağını hangi ortaktan
isterse tahsil edebilir. Hatta ortaklardan birisi yabancı birisine kefil olsa,
İmam A'zam'a göre; kefil olunan kişinin alacaklısı kefil olanın diğer
ortaklarından birisinden alacağını isteyebilir. Ebû Yusuf ve Muhammed'e göre
isteyemez.
Mufâvazada, ortaklardan
birisinin eline hibe, veraset veya başka bir yolla para geçse, sermayedeki
eşitlik bozulacağı, için mufâvaza bozulur, şirket inan olur.
İmam Şafiî, mufâvâza
şirketini kabul etmez. Bazı Hanefî fıkıh kitaplarında İmam Mâlik'in de
mufavazayı kabul etmediği söylenir. Fakat Bidâyetii'l-Müctehid'de bazı
şartlarında ihtilâf olmakla birlikte İmam Mâlik'in de İmam Ebû Hanîfe gibi
mufavazayı kabul ettiği belirtilmektedir.
Yukarıdaki kısa
bilgiden de anlaşılacağı gibi mufâvaza, pratiği çok zor
bir şirkettir.
Fıkıh kitaplarımızda
"Şirketler" başlığı altında konu edilen ortaklıklar bunlardır. Ancak
haddizatında şirket olan, ama başka başka isimleri olan üç ortaklık şekli daha
vardır. Bunlar; Mudârabe, Müzâraa, Müsâkât'tır. Bunların her biri, önümüzdeki
bablarda gelecek ve oralarda gerekli görülen malumat verilecektir. Burada
sadece kelime karşılıklarına işaret edelim:
Mudârabe: Emek bir
taraftan, sermaye diğer taraftan olmak üzere kurulan şirkettir.
Müzâraa: Ziraî
ortakçılıktır.
Müsâkât: Ağaç bir
taraftan, bakım diğer taraftan, çıkan meyve ortak olmak üzere kurulan
şirkettir.
Mecelle'de, şirket;
mudârabe, müzâraa ve müsâkât başlığı altında incelenmiştir.
Şirkete ait hükümlerin
tamamını bizim burada vermemiz mümkün değildir. Geniş bilgi isteyenler, fıkıh
kitaplarının "Kitabü'ş-şirke" bölümüne müracaat edebilirler.
Diğer mezheplerin
şirketleri tasniflerinde de bazı değişiklikler vardır. Biz o konuya da girmek
istemiyoruz.