NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُحَمَّدٍ
النُّفَيْلِيُّ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ بْنُ
سَلَمَةَ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ إِسْحَقَ
عَنْ دَاوُدَ
بْنِ
الْحُصَيْنِ
عَنْ
عِكْرِمَةَ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ
قَالَ لَمَّا
نَزَلَتْ
هَذِهِ
الْآيَةُ
فَإِنْ جَاءُوكَ
فَاحْكُمْ
بَيْنَهُمْ
أَوْ أَعْرِضْ
عَنْهُمْ
وَإِنْ
حَكَمْتَ
فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ
بِالْقِسْطِ
الْآيَةُ
قَالَ كَانَ
بَنُو
النَّضِيرِ
إِذَا
قَتَلُوا مِنْ
بَنِي
قُرَيْظَةَ
أَدَّوْا
نِصْفَ
الدِّيَةِ
وَإِذَا قَتَلَ
بَنُو
قُرَيْظَةَ
مِنْ بَنِي
النَّضِيرِ
أَدَّوْا
إِلَيْهِمْ
الدِّيَةَ
كَامِلَةً
فَسَوَّى
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بَيْنَهُمْ
İbn Abbas'tan rivayet olunmuştur;
dedi ki:
"Sana gelirlerse,
ister aralarında hüküm ver ister onlardan yüz çevir"[Mâide 42] âyet(i ile)
bunun devamı (olan), "Ve eğer hüküm verirsen aralarında adaletle hüküm
ver. Çünkü Allah adalet yapanı sever." âyet(i) indiği sırada Nadîr oğullan
Kureyzâ oğullarından (birini) öldürdüklerinde (onlara) diyetin yarısını
öderlerdi. (Fakat) Kureyza oğullan Nadîr oğullarından (birini) öldürdüler mi
(onlara) tam diyet öderlerdi. (Bu âyetlerin inmesi üzerine) Rasûîullah
(s.a.v.), onların arasında adaletle hüküm verme esasını getirdi.
İzah:
Ahmed b. Hanbel, I,
363.
Metinde iniş sebsbi
açıklanan âyet-i kerime hakkında tefsir
"Ebû Cafer İbn
Cerîr Taberî der ki: Bize Hennâd ve Ebû Küreyb... Abdullah İbn Abbas'tan
naklettiler ki; Mâide süresindeki bu âyetler, Benî Nadîr ile Beni Kurayzâ
arasında vâki olan bir diyet harbi üzerine nazil olmuştur. Şöyle ki, Benî
Nadîr'in ölüleri; değerli sayılır ve onlar için tam diyet ödenirdi. Benî
Kurayzâ'nın ölüsü için ise yarım diyet ödenirdi. Bu hususta Hz. Nebi'in hükmüne
başvurdular. Allah Teâlâ da onlar hakkında bu âyet-i kerimeyi inzal buyurdu.
Rasûîullah (s.a.v.) bu konuda onları gerçeğe sevk ederek diyetlerinin eksik
olduğunu bildirdi. Bunların hangisinin doğru olduğunu en iyi Allah bilir. Bu
rivayeti İmam Ahmed, Ebû Dâvûd ve Nesâî, İs-hak'ın hadislerinden naklederler.
Sonra İbn Cerîr Taberî der ki: Bize Ebû Küreyb... Abdullah İbn Abbas'tan
nakletti ki: Bunlar, Kurayzâ ve Nâdir oğullarıydı. Nadîr oğulları daha üstün
olduklarından, Kurayzâ oğullarından bir kişi Nadîr oğullarından
bjrini-ûldür-ecelt olunsa,, buna-mukabil o da ölürdü. Nadir oğullarından
birisi, Kurayzâ oğullarından birisini öldürecek olursa, diyet olarak yüz vesk
hurma verirdi. Hz. Nebi Medine'ye geldiğinde, Nadîr oğullarından bir kişi, Kurayzâ
oğullarından birini öldürdü. Onlar da; bizim hakkımızı verin, dediler. Karşı
taraf: Aramızda Allah'ın Rasûlünü hakem yapalım, dediler. Bunun üzerine,
"Şayet hükmedersen aralarında adaletle hükmet..." âyeti nazil
oldu."[Bk. Çeviren: Karlığa Bekir; Hadislerle Kur'an-ı Kerim Tefsiri, İbn
Kesîr, V, 2348-2349.]
Üzerinde durduğumuz bu
hadis; müslüman hâkimlerin, gayri müslim azınlıkların davasına da
bakabileceğine delâlet etmektedir. Bu meselenin hükmünü bir önceki hadisin
şerhinde açıkladığımız için burada tekrara lüzum görmüyoruz.