NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ سَعِيدٍ
الْهَمَدَانِيُّ
أَخْبَرَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
أَخْبَرَنِي
يَحْيَى بْنُ
أَيُّوبَ
وَنَافِعُ
بْنُ يَزِيدَ
عَنْ ابْنِ
الْهَادِ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ عَمْرِو
بْنِ عَطَاءٍ
عَنْ عَطَاءِ
بْنِ يَسَارٍ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّهُ
سَمِعَ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ لَا
تَجُوزُ
شَهَادَةُ
بَدَوِيٍّ
عَلَى صَاحِبِ
قَرْيَةٍ
Ebû Hureyre (ra)'den
rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu duymuştur:
"Bedevinin köylü
aleyhindeki şahitliği geçerli değildir."
İzah:
İbn Mâce, ahkâm
Bedevi: Yerleşik hayata
geçmemiş olan ve sürülerinin peşinde gezerek hayatını göçebelikle geçiren
kimselerdir. Metinde geçen köylüden maksat da, herhangi bir yerleşim merkezine
yerleşen kimselerdir.
Kıymetli müfessir
Merhum Muhammed Hamdi Yazır efendinin dediği gibi; Arab'ın göçebesine a'rabî,
Türk'ün göçebesine de Türkmen denir.[Bk. Hak Dini Kur'ân Dili, IV, 2604.]
En-Nihâye'de,
"Bedevinin şahitliğinin mekruh kılınmasının sebebi, onun şer'i hükümlerden
habersiz oluşu ve şahit olduğu olayları gereği gibi kavrayamayışıdır"
denilmiştir.
Hattâbî bu hadisle
ilgili şöyle bir açıklamada bulunmaktadır:
"Bedevilerin
şahitliğinin mekruh sayılmasının sebebi şu olabilir: Bunlar şahitliğin nasıl
yapıldığını bilmezler ve şahitliği gereği gibi ifâ edemezler. Çünkü şahitlik
ederken, dengesiz konuşmayla ifadenin amacından saptırılmış olacağını
bilmezler. Müşahade ettikleri mesele ve olayları tesbit ve gerektiğinde hâkime
intikal ettirmekten âciz insanlardır. Ahmed b. Hanbel de böyle demiştir. Ahmed
b. Hanbel'in arkadaşlarından bir topluluk bu hadisle amel etmiştir. Mâlik ve
Ebû Ubeyd de böyle demişlerdir. Fakat âlimlerin ekserisi bunun şahitliğinin
kabulüne hükmetmişlerdir. İbn Reslân'ın dediğine göre; bedevinin şahitliğinin
geçerliliğine hükmeden âimler bu hadisi, bedevilerden adaleti yani fasık
olmadığı bilinmeyenlere ait olarak yorumlamışlardır. Genellikle bedevilerin
adaleti bilinemez."
Sindî de Hattâbî'nin bu
sözünü naklettikten sonra şöyle izah etmiştir: "Bir kavle göre bu hadisin
manası; bedevinin, şehirli aleyhinde şahitlik etmesinin uygun ve isabetli olmamasıdır.
Çünkü aralarında bir münasebet ve ilişki bulunmadığı için iftira şüphesi
duyulabilir. Bu kuşku nedeniyle uygun görülmemiştir. Ama bedevi onun lehine
şahitlik ederse kabul olunur. Diğer bir kavle göre mana şöyledir: Bedevi,
şehirli aleyhinde şahitlik işini üstlenmemelidir. Çünkü gerektiğinde bedeviyi
bulmak kolay değildir. Bir başka kavle göre bu hadisteki şahitlik, kişinin
fakirliğinin ispatı hakkında şahitliktir. Bu nevi şahitlikte şahidin
inceleyici ve tecrübeli olması, dış görünüşe değil meselelerin iç yüzüne nüfuz
edebilecek kabiliyet ve dirayet sahibi olması gerekir."