NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُعَاذُ بْنُ
أَسَدٍ
حَدَّثَنَا
النَّضْرُ
بْنُ
شُمَيْلٍ
أَخْبَرَنَا
هِرْمَاسُ
بْنُ حَبِيبٍ
رَجُلٌ مِنْ
أَهْلِ الْبَادِيَةِ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ جَدَّهِ
قَالَ أَتَيْتُ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
بِغَرِيمٍ
لِي فَقَالَ
لِي الْزَمْهُ
ثُمَّ قَالَ
لِي يَا أَخَا
بَنِي تَمِيمٍ
مَا تُرِيدُ
أَنْ
تَفْعَلَ
بِأَسِيرِكَ
Bedevilerden birisi olan
Hirmâs b. Habib'in dedesinin şöyle dediği rivayet olunmuştur: Bana borçlu olan
bir kimseyi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e getirmiştim. Bana; "Borçlunun
peşini bırakma" buyurdu. (Bir süre) sonra da, "Ey Temîm oğullarının
kardeşi, esirine ne yapmak istiyorsun?" dedi.
Diğer tahric: İbn Mâce,
sadakat
AÇIKLAMA:
"Lüzum"
kelimesi burada; alacaklının, borçlunun peşini bırakmayıp onu devamlı takıp
etmesi anlamında kullanılmıştır.
Şevkânî, Neylü'l-Evtâr
isimli eserinde, alacaklının borçlusunun peşini takip etmesi konusunda âlimler
arasındaki ihtilâfı şöyle anlatmaktadır:
"İmam Ebû
Hanîfe'ye ve Şafiî âlimlerinden nakledilen iki kavilden birine göre; borçlu,
borçlusunun çalışıp para kazanmasına engel olmayacak şekilde onun peşine
takılabilir. Borçlu nereye giderse o da ardından gider. Oturunca oturur,
kalkınca kalkar, yürüyünce yürür, evine girince o da ardından girebilir.
İmam Ahmed'e göre;
alacaklı kişi mahkemede, alacaklı olduğunu isbat için yakında bulunan delilini
getirmek üzere evine veya benzeri yakın bir yere gidip gelinceye kadar
borçlusunun orada tutulmasını istediği takdirde bu isteği yerine getirilir.
Fakat uzakta bulunan bir delili getirmek için borçlunun göz altında
bulunmasını isteyemez.
Âlimlerin çoğunluğuna
göre ise, borçlunun arkasını takip etmek, mahkeme esnasında alacaklının
delilinin getirilmesi için onu orada bekletmek asla caiz değildir.
Cumhura göre, bu
hadis-i şerifte geçen "Iüzûm" kelimesiyle kastedilen, borçluyu
uzaktan göz altında bulundurmaktır."
İbn Ebî Hatim,
mevzumuzu teşkil eden bu hadisin ravisi el-Hirmâs'm dedesinin sahâbî olduğunu
söylemiştir.