NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْوَزِيرِ
حَدَّثَنَا
الْوَلِيدُ
بْنُ
مَزْيَدَ
قَالَ
سَمِعْتُ
ابْنَ جَابِرٍ
قَالَ
حَدَّثَنِي
سُلَيْمُ
بْنُ عَامِرٍ
عَنْ ابْنَيْ
بُسْرٍ
السُّلَمِيَّيْنِ
قَالَا
دَخَلَ
عَلَيْنَا
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَقَدَّمْنَا
زُبْدًا وَتَمْرًا
وَكَانَ
يُحِبُّ
الزُّبْدَ
وَالتَّمْرَ
Büsr'ün Sülem kabilesine
mensub (Abdullah ve Atiyye isimlerindeki) iki oğlundan rivayet olunmuştur;
dediler ki:
Rasûlullah (s.a.v.) (bir
gün) yanımıza geldi. (Kendisine) tereyağı ve kuru hurma ikram ettik. Tereyağı
ile kuru hurmayı (birlikte yemeyi çok) severdi.
İzah:
İbn Mâce, et'ime; Ahmed
b. Hanbel, I, 374.
Kıssa: Acur ve hıyar
manalarına geldiği için burada bu iki manadan biri kastedilmiş olması gerekir.
el-Bittîh: Kavun ve
karpuz anlamına geldiği gibi kendisinden sonra ah-dar (yeşil) sıfatı getirilirse
karpuz, asfarr (sarı) sıfatı getirilirse kavun anlamına gelir.
Ancak Hafız Ibn Hacer,
bir hadis-i şerifte[Ahmed b. Hanbel, III, 142, 143.] Hz. Nebi'in kavunla
hurmayı birleştirerek yediğinden bahsedilmesine bakarak, burada bu kelimeyle
karpuz değil kavun kastedilmiş olması gerektiğini söylemektedir.
Fakat kavundaki
soğukluk özelliği karpuzda da bulunduğundan burada bu kelimeyle karpuz ve
kavun kastedilmiş olması neticeyi değiştirmiş olmaz.
Bu hadis-i şerifler bir
yemekte iki çeşit meyve veya sebze yemenin caiz-liğine delâlet etmektedir.
İmam Kastalânî'nin
açıklamasına göre, ulema bir yemek vaktinde iki çeşit sebze veya meyve yemenin
caizliğinde ittifak etmişlerdir.
Şurasını da ifade etmek
isteriz ki bu bab ile 37. babı karıştırmamak gerekir. Çünkü bu babda işlenen,
bir yemek vaktinde iki çeşit sebze veya meyve yemek konusudur. 37. babda
işlenen ise bir yemek vaktinde iki çeşit yemek yeme konusudur.