SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

ET’İME BAHSİ

<< 3837 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْوَزِيرِ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مَزْيَدَ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ جَابِرٍ قَالَ حَدَّثَنِي سُلَيْمُ بْنُ عَامِرٍ عَنْ ابْنَيْ بُسْرٍ السُّلَمِيَّيْنِ قَالَا دَخَلَ عَلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَدَّمْنَا زُبْدًا وَتَمْرًا وَكَانَ يُحِبُّ الزُّبْدَ وَالتَّمْرَ

 

Büsr'ün Sülem kabilesine mensub (Abdullah ve Atiyye isimlerindeki) iki oğlundan rivayet olunmuştur; dediler ki:

 

Rasûlullah (s.a.v.) (bir gün) yanımıza geldi. (Kendisine) tereyağı ve kuru hurma ikram ettik. Tereyağı ile kuru hurmayı (birlikte yemeyi çok) severdi.

 

 

İzah:

İbn Mâce, et'ime; Ahmed b. Hanbel, I, 374.

 

Kıssa: Acur ve hıyar manalarına geldiği için burada bu iki manadan biri kastedilmiş olması gerekir.

 

el-Bittîh: Kavun ve karpuz anlamına geldiği gibi kendisinden sonra ah-dar (yeşil) sıfatı getirilirse karpuz, asfarr (sarı) sıfatı getirilirse kavun anla­mına gelir.

 

Ancak Hafız Ibn Hacer, bir hadis-i şerifte[Ahmed b. Hanbel, III, 142, 143.] Hz. Nebi'in kavunla hurmayı birleştirerek yediğinden bahsedilmesine bakarak, burada bu keli­meyle karpuz değil kavun kastedilmiş olması gerektiğini söylemektedir.

 

Fakat kavundaki soğukluk özelliği karpuzda da bulunduğundan bura­da bu kelimeyle karpuz ve kavun kastedilmiş olması neticeyi değiştirmiş olmaz.

 

Bu hadis-i şerifler bir yemekte iki çeşit meyve veya sebze yemenin caiz-liğine delâlet etmektedir.

 

İmam Kastalânî'nin açıklamasına göre, ulema bir yemek vaktinde iki çeşit sebze veya meyve yemenin caizliğinde ittifak etmişlerdir.

 

Şurasını da ifade etmek isteriz ki bu bab ile 37. babı karıştırmamak ge­rekir. Çünkü bu babda işlenen, bir yemek vaktinde iki çeşit sebze veya mey­ve yemek konusudur. 37. babda işlenen ise bir yemek vaktinde iki çeşit ye­mek yeme konusudur.