NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
هَارُونُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ حَدَّثَنَا
أَبُو
دَاوُدَ عَنْ
زُهَيْرٍ عَنْ
أَبِي
إِسْحَقَ
عَنْ سَعْدِ
بْنِ عِيَاضٍ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
مَسْعُودٍ
قَالَ كَانَ
أَحَبُّ
الْعُرَاقِ
إِلَى رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عُرَاقَ الشَّاةِ
Abdullah b. Me'sûd
(r.a)'dan rivayet olunmuştur; dedi ki:
Rasûlullah (s.a.v.)'in
en sevdiği kemik koyun kemiğiydi.
İzah:
Metinde geçen kelimesi
hakkında lügat âlimleri şöyle diyorlar: Îbnü'1-Esîr, en-Nihâye isimli eserinde
der ki: "el-Urk kelimesi, etinin çoğu sıyırılmış da birazı kalmış etli
kemik anlamına gelir. Bu kelimenin çoğulu "urâk" gelir. Ancak bir
kelimenin çoğulunun bu kalıpta gelmesi çok nâdirdir."
Kamus mütercimi Âsim
Efendi de bu kelime hakkında şöyle diyor: "Eti üzerinde olan kemiğe urk,
eti soyulup yenen kemiğe de "el-urâk" denir. Ala-kavlin ikisi de
zikrolunan iki manaya ıtlak olunur.[Asım Efendi, Kamus Tercümesi, II, 21.]
Bu hadisin bab
başlığıyla ilgisi Hz. Nebi'in etli kemikleri çok sevdiğine ve bu kemikleri dişleriyle
sıyırıp yediğine delâlet etmesidir.
Çünkü Hz. Nebi'in bu
kemikleri sevmesi demek, onlardaki etleri dişleriyle sıyırıp yemesini severdi
demektir. Bu cümlenin bu etleri bıçakla yemesini severdi anlamına geldiği
söylenemez. Çünkü kemiklerin etleri sıyrılınca kemiklerden söz etmeye lüzum
kalmaz. Kemikten sıyrılan etlere "kemik" denmez, "et"
denir.
Hz, Nebi'in kemikleri
yarı etli atmayıp da onları dişleriyle sıyırmasında nimete karşı olan
ihtiyacının ve nimete karşı saygısının ifadesi vardır. Zamanımızda nimet
israfının yol açtığı maddî zararlar düşünüldüğü zaman Hz. Nebi'in, Allah'ın
verdiği nimetlere karşı gösterdiği bu saygılı ve mütevazi tutumundaki hikmet
daha kolay anlaşılır.