NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
الْفَضْلِ
حَدَّثَنَا
وُهَيْبٌ
يَعْنِي
ابْنَ
عَمْرٍو النَّمَرِيَّ
أَخْبَرَنَا
هَارُونُ
أَخْبَرَنِي
أَبَانُ بْنُ
تَغْلِبَ
عَنْ
عَطِّيَةَ
الْعَوْفِيِّ
عَنْ أَبِي
سَعِيدٍ
الْخُدْرِيِّ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ إِنَّ
الرَّجُلَ
مِنْ أَهْلِ
عِلِّيِّينَ
لَيُشْرِفُ
عَلَى أَهْلِ
الْجَنَّةِ
فَتُضِيءُ
الْجَنَّةُ
لِوَجْهِهِ
كَأَنَّهَا
كَوْكَبٌ
دُرِّيٌّ
قَالَ
وَهَكَذَا
جَاءَ
الْحَدِيثُ
دُرِّيٌّ
مَرْفُوعَةٌ
الدَّالُ لَا
تُهْمَزُ وَإِنَّ
أَبَا بَكْرٍ
وَعُمَرَ
لَمِنْهُمْ
وَأَنْعَمَا
Ebu Said el-Hudri'den
rivayet olunduğuna göre; Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"(Cennette)
cennetin en yüksek yerlerinin halkından olan bir kimse (kendi makamının
aşağısında bulunan) cennet (ehlin)e bakar da (aşağıda bulunan) cennet (ehlinin
yüzü onun) yüzünün parlaklığı ile aydınlanır. (Çünkü o makamda bulunan cennet
ehlinin) yüzleri inci parlaklığında bir yıldız gibidir."
(Musannif Ebu Davud
rivayetine devam ederek şöyle) dedi: Bu hadis (bana) böyle (dürriyyûn"
(şeklinde ki kiraatla, yani) hemzesiz ve ötreli dal harfiyle geldi.
(Ebû Davud rivayetine
şöyle devam etti): "Ebû Bekir ile Ömer de onlardandır. (Şu farkla ki Ebu
Bekir ile Ömer), fazilet ve (büyük nimetlere erişme cihetiyle onlardan) daha da
üstündürler."
İzah:
İbn-ı Mace, mukadime;
Ahmed b. Hanbel I, 374, III 79.
Metinde geçen .... kelimesi Nur suresinin 39. avet-j kerimesinde
de geçmektedir. Kelimeyi bu ayet-i kerimede ebu Amr ile Kisâî şeklinde, yani
dal harfinin esresi ra'nın meddi ve hemze ile okumuşlardır.
Diğer, imamlar ise
şeklinde okumuşlardır. Mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerif bu kelimenin
şeklinde kunabılecegmı irade etmektedir. Bu okunuşa göre kelimesi "inci
parlaklığında bir yıldız" anlamına gelir. Diğer iki kıraata göre ise
"şihap parlaklığında bir yıldız" anlamına gelir. Çünkü diğer iki
kıraat şekline göre bu kelime "yıldızın kayması" kelimesinden
türemiştir.[İbn-i kesir, hadislerle kur'an-ı kerim]