NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ ح و
حَدَّثَنَا
هَنَّادٌ يَعْنِي
ابْنَ
السَّرِيِّ
عَنْ أَبِي
الْأَحْوَصِ
الْمَعْنَى
عَنْ عَطَاءِ
بْنِ السَّائِبِ
قَالَ مُوسَى
عَنْ
سَلْمَانَ
الْأَغَرِّ
وَقَالَ
هَنَّادٌ
عَنْ
الْأَغَرِّ
أَبِي مُسْلِمٍ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ
هَنَّادٌ قَالَ
قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
اللَّهُ عَزَّ
وَجَلَّ
الْكِبْرِيَاءُ
رِدَائِي
وَالْعَظَمَةُ
إِزَارِي
فَمَنْ
نَازَعَنِي
وَاحِدًا
مِنْهُمَا قَذَفْتُهُ
فِي النَّارِ
Ebu Hureyre'den rivayet
olunduğuna göre; Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "İzzet ve celâl
sahibi olan Allah buyurdu ki: Büyüklük benim gömleğim, ululuk da benim
etekliğimdir. Kim bunlardan birinde benimle yarışmaya ycltenirse onu ateşe
atarım."
Diğer tahric: ibn-i
Mace, Zuhd (4174); Ahmed b. Hanbel 11,248, 376.414.427,442. VI. 19.
AÇIKLAMA:
Rida: Bedenin belden
yukarı kısmı için knlanılan elbisedir.
îzarda bedenin belden aşağı kısmı için kulanılan elbisedir. Allah Teâlâ bu
hadiste, "Kibriya benim ridamdır ve azamet benim izanındır."
buyurmaktadır. Tabii Allah giysiden pak ve nezihtir. Onun hakkında böyle bir
şey de düşünülmez. Çünkü o. bir cisim değildir.
Avnü'l-Mabud yazarının
beyanına göre Hattabi bu cümleyi açıklarken özetle şöyle demiştir: Bu
cümlelerin manası şudur: Kibriya yani büyüklük ve azamet Allah Sübhânehu'ya
mahsus iki sıfattır. Hiçbir kimse bu iki sıfatta Allah'a ortak olamaz ve hiçbir
yaratığa bu sıfatları takınmaya kalkışması yakışamaz. Çünkü yaratığın .şaşmaz
ve kaçınılmaz sıfatı alçak gönüllülük ve küçüklüktür. Ridâ ve İzar denilen
giysi bir misal olarak kullanılmıştır. Yani bir insanın üstündeki elbiseyi aynı
anda bir başkasının bürünmesi, böyece ortak olması nasıl düşüniilemiyorsa Allah'a
mahsus bu iki sıfatta başka bir varlığın ortaklık taslaması da düşünülemez.
Sindî de bu hadisin
izahı bölümünde Özetle şöyle der: Hadisten maksat şudur: Bir insanın elbisesine
başkasının ortak olması nasıl düşünülmüyorsa, Allah'ın bu iki sıfatına da başkasının
ortak olması, bu sıfatların başkası hakkında kullanılması veya başkasının bu
sıfatlan taşıması düşünülemez. Bilindiği gibi Allah'ın rahmet ve kerem
sıfatları mecazi anlamda başkaları hakkında kullanılabilir. Mesela falan adam
merhametlidir, filan kişi kerem sahibidir denilir. Fakat kibriya ve azamet
sıfatları böyle değildir. Mecazi anlamda da olsa başkaları bu sıfatlan
takına-maz. Hadisin zahirine göre kibriya ve azamet kelimelerinin manaları arasında
bir farkın olmadığı lügat kitaplarından anlaşılmaktadır. Bu itibarla bu
kelimelerin manaları arasında bir farkın bulunup buunmadığı hususunda ilim
adamlarının bazısı duraklamış, birşey söylememeyi ve görş beyan etmemeyi tercih
etmişlerdir. Diğer bir kısım alimler şu farkın bulunduğunu söylemişlerdir:
Kibriya; Allah
Teâla'nın büyüklüğü. Yaratıklar tarafından takdir edilsin edilmesin, bilinsin
veya bilinmesin onun haddi zatında büyük olmasıdır. Azamet ise, yaratıkların
onun büyüklüğünü takdir e kabul etmiş olmasıdır. Bu duruma göre kibriya, zatî
bir sıfat mahiyetindedir, izafi değildir ve azamet sıfatından daha-yüksektir.
Çünkü azamet sıfatı izafidir. Yani yaratıkların takdir ve kabulü ile ilgisi
bulunan bir sıfattır. Bu nedenledir ki, kibriya. bedenin üst kısmına giyilen
ridaya benzetilmiş; azamet de bedenin alt kısmini örten izar'a
benzetilmiştir.[Hatiboğlu Haydar. Sünen-i ibn-i Mace tercemesi ve şerhi, X
449-450.]