NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَمْرُو بْنُ
عُثْمَانَ
حَدَّثَنَا
أَبِي
حَدَّثَنَا
شِهَابُ بْنُ
خِرَاشٍ عَنْ
الْقَاسِمِ
بْنِ
غَزْوَانَ
عَنْ إِسْحَقَ
بْنِ رَاشِدٍ
الْجَزَرِيِّ
عَنْ سَالِمٍ
حَدَّثَنِي عَمْرُو
بْنُ
وَابِصَةَ
الْأَسَدِيُّ
عَنْ أَبِيهِ
وَابِصَةَ
عَنْ ابْنِ
مَسْعُودٍ قَالَ
سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ
فَذَكَرَ
بَعْضَ
حَدِيثِ
أَبِي
بَكْرَةَ
قَالَ قَتْلَاهَا
كُلُّهُمْ
فِي النَّارِ
قَالَ فِيهِ
قُلْتُ مَتَى
ذَلِكَ يَا
ابْنَ
مَسْعُودٍ
قَالَ تِلْكَ
أَيَّامُ
الْهَرْجِ
حَيْثُ لَا
يَأْمَنُ الرَّجُلُ
جَلِيسَهُ
قُلْتُ فَمَا
تَأْمُرُنِي
إِنْ
أَدْرَكَنِي
ذَلِكَ
الزَّمَانُ
قَالَ
تَكُفُّ
لِسَانَكَ
وَيَدَكَ
وَتَكُونُ
حِلْسًا مِنْ أَحْلَاسِ
بَيْتِكَ
فَلَمَّا
قُتِلَ عُثْمَانُ
طَارَ
قَلْبِي
مَطَارَهُ
فَرَكِبْتُ
حَتَّى
أَتَيْتُ
دِمَشْقَ
فَلَقِيتُ
خُرَيْمَ
بْنَ فَاتِكٍ
فَحَدَّثْتُهُ
فَحَلَفَ
بِاللَّهِ
الَّذِي لَا
إِلَهَ
إِلَّا هُوَ
لَسَمِعَهُ
مِنْ رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَمَا
حَدَّثَنِيهِ
ابْنُ مَسْعُودٍ
İbn Mes'ud (r.a) şöyle
demiştir; Rasûlullah (s.a.v.)'ı şunları söylerken işittim:
İbn Mes'ud, (yukarıda
geçen 4256-4257) Ebû Bekre hâdisi'nin bir kısmını zikredip şöyle dedi:
"Fitnede
öldürülenlerin tümü cehennemdedir."
Vâbisa, der ki; İbn
Mes'ud'a:
"Bu ne zaman olacak
yâ ibn Mes'ud?" dedim.
"İnsan'ın birlikte
oturduğu kişiden emin olmadığı, katl günlerinde" dedi.
" O zaman'a
yetişirsem bana ne yapmamı emredersin"?
"Elini ve dilini fitneden
uzak tutarsın. Evinin sergilerinden bir sergi (gibi devamlı evinde)
olursun"
Osman (r.a) öldürülünce,
gönlüm bir tarafa gitmek istedi. Bir hayvana binip Dimeşk (Şam)'a geldim.
Huraym b. Fatik'e vardım. Olanı ona anlattım. Huraym b. Fatik, İbn Mes'ud'un
bana anlattıkları gibi Rasûlullah'tan kendisinin de duyduğuna, kendisinden
başka ilâh olmayan Allah'a yemin etti.
İzah:
Ahmed b. Hanbel IV.
408: Darimi, Mukaddime 38.
Metnin siyakından
anlaşıldığı üzere bu hadis de öncekilerle aynı mânâyı ifâde ile fitneye
kanşılmaması-nı tavsiye etmektedir. Ancak bu hadiste öncekilerden farklı olarak
fitne esnasında, yani iç savaş da her iki taraftan ölenlerinde cehenneme gidecekleri
beyan edilmektedir.
Bezlü'l Mec'hud'da
ifâde edildiğine göre buradaki söz konusu olan fitne; kimin haklı, kimin
haksız olduğu bilinmeyen fitnedir. Böyle bir savaşta her iki taraftakilerin de
maksadı hakkı ortaya çıkarmak olmadığı için cehennemi haketmislerdir. Ama
haklıya yardım ederken öldüren veya başka birini öldürmek istemediği halde
zulmen öldürülen kişi bu hadîste söz konusu edilen fitne maktullerinden
değildir.
Kâdî İyâz da böyle
fitne günlerinde öldürülenlerin cehennemlik oluşlarının sebebini şöyle anlatır.
"Çünkü onlar, bu savaşla dinin yücelmesini, zalimin zulmünü defetmeyi
veya haklıya yardımı kastetmemektedirler. Aksine onların maksadı mal ve mülk
arzusu ile giriştikleri bir mücadeledir.
Râvîlerden Vâbisa İbn
Mes'ud'a fitne günlerine ulaştığı takdirde kendisine ne tavsiye ettiğini
sormuş, İbn Mes'ud da elini ve dilini fitneden korumasını tavsiye etmiştir.
Şüpesiz İbn Mesud'un bu tavsiyesi, Rasûlullah'tan aldığı bir bilgiye dayanır.
Kişinin dilini fitneden
korumasından maksat, fitne ile ilgili konuları konuşmaktan uzak kalması; elini
korumatan maksat da, kimseyi öldürme-mesidir. "Evinin çullarından bir çul
olması" evinden dışarı çıkmamasından, devamlı evinde kalıp fitneye
karışmamasından kinayedir. Evin sergisi nasıl devamlı evde durur, sanki oraya
yapışır kalırsa, sende aynı şekilde evinde kal oradan ayrılma, demektir.
Hadîsin sonuna doğru
Vâbisa "Hz. Osman öldürülünce gönlüm bir yerlere gitmek istedi."
demiştir. Bundan murad, Hz. Osman'ın öldürüldüğü fitnenin çıktığı yeri
terketmek istediğini ifade eder. Bu mânâya gelen cümlesinin kelime kelime karşılığı "Kalbim
konacağı yere uçtu" demektir. Bu cümleden murad edilen mânânın
"kalbim hareketlendi, üzüldü", olması da muhtemeldir.