NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبَّاسٌ
الْعَنْبَرِيُّ
حَدَّثَنَا
هَاشِمُ بْنُ
الْقَاسِمِ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّحْمَنِ
بْنُ ثَابِتِ
بْنِ ثَوْبَانَ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ
مَكْحُولٍ
عَنْ
جُبَيْرِ
بْنِ
نُفَيْرٍ
عَنْ مَالِكِ
بْنِ
يَخَامِرَ
عَنْ مُعَاذِ
بْنِ جَبَلٍ قَالَ
قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عُمْرَانُ
بَيْتِ الْمَقْدِسِ
خَرَابُ
يَثْرِبَ
وَخَرَابُ يَثْرِبَ
خُرُوجُ
الْمَلْحَمَةِ
وَخُرُوجُ
الْمَلْحَمَةِ
فَتْحُ
قُسْطَنْطِينِيَّةَ
وَفَتْحُ الْقُسْطَنْطِينِيَّةِ
خُرُوجُ
الدَّجَّالِ
ثُمَّ ضَرَبَ
بِيَدِهِ
عَلَى فَخِذِ
الَّذِي
حَدَّثَهُ
أَوْ
مَنْكِبِهِ
ثُمَّ قَالَ إِنَّ
هَذَا
لَحَقٌّ
كَمَا
أَنَّكَ
هَاهُنَا
أَوْ كَمَا
أَنَّكَ
قَاعِدٌ
يَعْنِي مُعَاذَ
بْنَ جَبَلٍ
Muaz İbn Cebel (r.a) Rasûlullah
(s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
"Beytu'I-Makdis"in
imarı, Medinenin harabına, Medine'nin harabı büyük savaşın çıkışına, büyük
savaşın çıkışı İstanbul'un fethine, İstanbul'un fethi de Deccal'in çıkışına
alâmettir."
Sonra Rasûlullah (s.a.v.)
eli ile konuştuğu kişinin (Muaz b. Cebel'ın) dizine, veya omuzuna (omuzlarına)
[Şek ravilerden birinindir], vurdu ve; "Bu (dediklerim) şüphesiz senin
burada oluşun gibi - veya senin burada oturduğun gibi - haktır" buyurdu.
İzah:
Ahmed, b. Hanbel V,
222,245.
Hadisin senedindeki
Abdurrahman b. Sabit hakkında olumlu ve olumsuz beyanda bulunanlar olmuştur.
Münziri ise Abdurrahman'in salih ve sika bir şahıs olduğunu söyler. Bu hadisi
şerifte, İslâm dünyasında meydana gelecek bazı olayların, başka olayların
doğmasına sebep ve alamet olduğu ifâde edilmektedir. Ancak bir hâdise olduktan
sonra, meydana gelecek olan diğer hâdisenin öncekinin hemen arkasından olması
şart değildir. îki olay arasında uzun aralıklar olabilir. Hadiste ilk
bildirilen mesele Beyti makdisin yanı mes-cid-i Aksa'nın imarının Medine-i
münevverenin tahribatına sebep olacağıdır. Aliyyü'1-Kari bu cümleyi
"Beyt-i maksidin imarı, Medine'nin harabı vaktinde olacaktır."
şeklinde izah etmiştir. Beyti makdisin imarının, kafirlerin istilası ile
olacağı da söylenmektedir.
El-Erdebili,
el-ezhar'da şöyle demektedir: "Bazı sarihler, beyti makdisin imarından
maksadın, harabından sonraki imarı olduğunu söylerler. Çünkü beytü'l - Makdis
ahir zamanda harab olacak sonra onu kafirler imar edeceklerdir. Gerçek olan
ise, imardan maksadın, oranın tam olarak imar edilmesidir...."
Hadiste daha sonra
Medine'nin harabının büyük savaşın çıkışına alamet olduğu bildirilmektedir. İbn
Melek, bu savaşın Şamlılarla Rumlar arasındaki savaş olduğunu söyler. Avnü'l-ma'bud'da
ise Moğollarla Şamlılar arasındaki savaşın olduğu söylenir. Aliyyü'l-Kari'de,
îbn Melek'in fikrini benimser. Anılan bu savaş İstanbul'un fethine,
İstanbul'un fethi ise Deccarin çıkışına işarettir. Bezlü'l-Mechud'da
İstanbulini fethinden maksadın, orasının Mehdi tarafından fethi olduğunu
söyler. Şüphesiz bu görüşler birer tevildir. Belirli bir nassa dayanmamaktadır.
Onun için bu tevillere kesin gözüyle bakmak mümkün değildir. Doğru olabileceği
gibi hatalı olma ihtimali de vardır.