NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
حَدَّثَنَا
يَعْقُوبُ
يَعْنِي
الْإِسْكَنْدَرَانِيَّ
عَنْ
سُهَيْلٍ
يَعْنِي
ابْنَ أَبِي
صَالِحٍ عَنْ
أَبِيهِ عَنْ
أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَا تَقُومُ
السَّاعَةُ
حَتَّى
يُقَاتِلَ
الْمُسْلِمُونَ
التُّرْكَ
قَوْمًا
وُجُوهُهُمْ
كَالْمَجَانِّ
الْمُطْرَقَةِ
يَلْبَسُونَ
الشَّعْرَ
Ebû Hureyre (r.a)'den
Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Müslümanlar,
yüzleri kat kat deri ile kaplı kalkan gibi olan, kıldan elbise giyen Türklerle
savaşmadikça kıyamet kopmaz."
İzah:
Müslim, fiten, Nesai,
cihad
Hadisin sahibi
Müslim'deki rivayetlerin de ve Ebû Davud'taki bir sonraki hadiste, anılan
milletin kıldan giyecekleri şeyin pabuç olduğu bildirilmektedir. Ayrıca bir
rivayette yukarıdaki özelliklere ilaveten anılan milletin gözlerinin küçük ve
burunlarının yassı olacağı da ilave edilmiştir.
Hadis-i şerifte
müslümanların Türklerle savaşacağı bildirilmekte ve Türklerin şekli tarif
edilmektedir. Beydavi'nin dediğine göre yüzlerinin kalkan gibi olmasından
maksat geniş olması, kalkanın kat kat deri ile kaplı olmasından maksat da sert
ve etli olmasıdır. Ayrıca hadiste anılan kavmin kıldan yapılmış elsise
giyeceği bildirilmektedir. Bazı âlimler bu cümleyi Müslim'in ve Ebu Davud'un
bir sonraki rivayetlerine bakarak kıldan dokunmuş pabuç giyecekleri şeklinde
açıklamışlardır. Nevevi'de bu izahı yapanlardandır. Avnü'l-Mabud müellifi ise,
sahihi Müslim'deki rivayetin "Onlar kıldan (yapılan) şeyler giyerler ve
kıldan yapılan ba-buçlarıyla yürürler" şeklinde oluşuna dikkat çekerek,
hem üzerlerine giydikleri elbisenin hem de ayaklarına giydikleri ayakkabıların
kıldan olacağını söyler. Sünen-i Ebi Davud'un bu rivayetinde yürüyecekleri pabuç
zikredilmediği için anılan cümle Avnü'l-Ma'bud'daki izaha uygun olarak kıldan
elbise giyerler, diye tercüme edilmiştir.
Hadisteki tarife göre,
müslümanlarla savaşacak olan milletin tatarlar olması muhtemeldir.
Aynî'nin şu izahı,
Rasûlullah'ın işaret ettiği ordunun Cengiz Han ve torunu Hülagü'nün komutasında
islam alemini yakıp, yıkan, gaddarlığı dillere destan olan Tatar ordusu olduğuna
işaret ediyor.
Aynî şöyle demektedir:
Rasûlullah'ın haber
verdiği bu savaşların bir kısmı 617 tarihinde meydana gelmiştir. Türklerden
büyük bir ordu çıkarak bütün Horasan diyarını kılıçtan geçirmiş, bundan sadece
mağaralara saklananlar kurtulabilmişlerdir. Bunlar, Rey, Kazvin ve Merağa'ya
kadarki bütün islam beldelerini çiğneyip geçmişler, kadınlarını esir edip,
çocuklarını kesmişlerdir. Sonra da İsfahan'a ilerleyerek sayısız insanı
öldürmüşlerdir. Atlarını camilere doldurup cami ve mescidlerini direklerine
bağlamışlardır."