SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

MELAHİM BAHSİ

<< 4314 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ الْكِنْدِيُّ حَدَّثَنِي عُقْبَةُ يَعْنِي ابْنَ خَالِدٍ حَدَّثَنِي عُبَيْدُ اللَّهِ عَنْ أَبِي الزِّنَادِ عَنْ الْأَعْرَجِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِثْلَهُ إِلَّا أَنَّهُ قَالَ يَحْسِرُ عَنْ جَبَلٍ مِنْ ذَهَبٍ

 

Abdullah b. Said el-Kindî, (Abdullah'a) Ukbe - yani İbn Halid- (Ukbe'ye) Abdullah haber verdi; Ebu'z-Zinad'dan, Ebuz'z-Zinad A'rec'den o da Ebu Hureyre kanalıyla Rasûlullah (s.a.v.)'den önceki (4313.) hadisin mislini rivayet etti. Ancak O (ravi)

 

"Altından bir dağ üzerinden açılır." dedi.

 

 

İzah:

Müslim, fiten; Tirmizi, sıfatu'l-cenne; Buhari fiten

 

Tirmizi bu iki rivayet için "hasen sahih" demiştir.

 

Hadisin Buhari'deki rivayeti aynen Ebu Davud'taki gibidir.

 

Sahih-i Müslim'de ise birkaç farklı rivayet vardır. Bunlardan ikisi, Sünen-i Ebu Davud'taki birinci ve ikinci rivayetler gibidir. Müslim'in bir ri­vayeti de şu şekildedir:

 

"Fırat nehri altın bir dağın üzerinden açılmadıkça kıyamet kopmayacaktır. İnsanlar onun için biribirleri ile savaşacaklar ve her yüz kişiden doksan dokuzu öldürülecektir. Onlardan her biri keşke kur­tulan ben olsam diyecektir."

 

Müslim'in başka bir rivayeti de şu şekildedir:

 

"Yakında Fırat nehri altın bir dağ üzerinden açılacak (altındaki al­tını açığa çıkaracaktır) İnsanlar bunu duyunca ona doğru yürüyecek­ler, onun yanında olanlar, "Şayet bundan birşey almalarına izin ve­rirsek bunun hepsi götürülür" diyecekler. Bunun üzerine savaşacak­lar, her yüz kişiden doksan dokuzu öldürülecektir."

 

Bu babdaki rivayetlerden birisinde Fırat nehrinin tabanından altından bir define, birisinde ise altından bir dağ çıkacağı bildirilmektedir.

 

Avnü'l-Ma'bud müellifinin nakline göre altına "define" denmesine se­bep; nehir açılmadan önceki haline itibarla, "dağ" denmesi de çokluğuna itibarladır. Aliyyü'l-Kari'de rivayetlerde belirtilen olayın tek, rivayetlerin muhtelif olduğunu, maksadın; altından bir dağ gibi büyük bir hazinenin ortaya çıkacak oluşu olduğunu söyledikten sonra; rivayetlerin ayrı ayrı olaylara işaret edebileceğini, altından hazinenin çıkışının ayrı, altın made­ninden olan dağın çıkışının da ayrı bir olay olmasının da muhtemel oldu­ğunu söyler.

 

Avnü'l- Ma'bud müellifi, birinci görüşün sahih olduğuna işaret etmiştir.

 

Hadislerden anlaşıldığına göre kıyamet yaklaşınca Fırat nehrinin suyu çekilecek ve dibinden altın bir hazine çıkacaktır. Bu hazine dağlar gibi çok olacaktır. İnsanlar bu hazineyi almak için oraya üşüşecekler ve biri-birlerine gireceklerdir. Öyle ki, savaşan her yüz kişiden doksan dokuzu ölecektir. Rasûlullah (s.a.v.) ümmetinden o gün orada hazır olanların anılan altına yaklaşmamalarını tavsiye etmişlerdir. Böylece çıkacak olan fitne­den emin olacaklarını ihsas etmişlerdir.

 

Muasır müelliflerden fıratın altından hazine çıkmasından maksadın, Fırat sularının değerlendirilmesi, onun ekonomiye en yararlı biçimde kul­lanılması şeklinde izah edenler vardır. Tabi bu bir te'vildir, doğruluk yö­nü tartışmaya açıktır.