SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

HUDUD BAHSİ

<< 4461 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ حُسَيْنٍ الدِّرْهَمِيُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْأَعْلَى عَنْ سَعِيدٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ الْحَسَنِ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ الْمُحَبَّقِ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَحْوَهُ إِلَّا أَنَّهُ قَالَ وَإِنْ كَانَتْ طَاوَعَتْهُ فَهِيَ وَمِثْلُهَا مِنْ مَالِهِ لَسَيِّدَتِهَا

 

Hasen, Seleme b. el-Muhabbak'tan, O da Rasûluilah (s.a.v.)'den önceki (4460.) hadisin benzerini rivayet etmiştir. Ancak, bu rivayete göre Rasûlullah:     

 

"Eğer kadın gönüllü ise, hem cariye hem de adam'ın malından, onun misli, cariyenin sahibine (kadına) verilir" dedi.

 

 

İzah:

Hattâbî: "Bu hadis münkerdir. Kabîsa b.Hureys ma'rûf değildir. Bu gibi hadisler hüccet olamaz. Hasen, hadis işittiği kimselere pek aldırmaz, incelemezdi. Hasen'in arkadaşı, Eş'as'm; bu hükmün hadler meşru kılınmadan ön­ce olduğunu duydum, dediği rivayet edilir" demiştir.

 

Gerçekten, bu rivayetlerle, önceki rivayetler birbirleri ile tam bir çeliş­ki içersindeler. Onlar da, karısının cariyesi ile cinsî ilişki kurana; duruma göre recm veya değnek cezaları, yâni had uygulandığı söylenirken, bu ri­vayetlerde, haddin olmadığı anlaşılmaktadır. İbn. Mâce'nin aynı râvîden rivayet ettiği bir haberde; Rasulullah'a, karısının cariyesi ile cinsi ilişki kuran bir adam getirildiği ve Rasulullah'm ona had uygulamadığı açıkça ifade edilmektedir.[İbn Mâce. hudûd: Had. No: 2552.]

 

Hattâbî, yukarıya aktardığımız, sözlerinde, bu rivayetlere itibar edile-miyeceğini söylemişti. Hattâbî'nin bu rivayetleri hüccet saymamakta baş­ka sebepleri de var. Şöyle ki:

 

a- Bu, konunun esaslarına ters düşen bir durumdur. Hiç bir âlim bu ri­vayetlerde öngörülen hükmü benimsememiştir.

 

b- Telef edilen bir mal için, mislini ödettirmek hayvanlara hastır.

 

c- Bu rivayetlere göre zina, bir kadına sahip olma hakkını vermektedir.

 

d- Bu hüküm bedenden haddi düşürüp, malda ceza uygulamaktır.

 

Bütün bunlar, hiçbir âlimin kabul etmediği, şeriata uygun olmayan şeylerdir. Şayet bu rivayetler sahih ise, bunların mensuh olduğunu söyle­mek gerekir.

 

Sıraladığımız bu madde ve görüşler, Hattâbî'ye ait idi.

 

Hind ulemâsından Mevlânâ Muhammed Yahya, biribirleri ile çelişkili görülen bu rivayetlere daha değişik bir biçimde bakmış ve aralarını telif etmiştir.

 

Muhammed Yahya özetle şöyle der:

 

"Karısının cariyesi ile zina eden birisi bunu karısının izni ile yapmışsa değnekle dövülür. Karısının izni olmamışsa recmedilir. Bundan sonra ba­kılır; eğer câriye gönüllü olarak kendisini teslim etmişse, o cariyenin ada­ma verilmesi maslahat gereğidir. Çünkü bunlar birbirlerine alışmışlardır,

 

o işi tekrar tekrar isteyeceklerdir. Harama düşmektense, cariyeyi erkeğe verip, helâl kılmak daha yerindedir. Eğer câriye gönüllü değil de, adam kendisine zorla tecâvüz etmişse, cariyenin serbest bırakılması uygun olur. Çünkü bu durumdaki bir cariyenin o evde tutulması birçok kötülüklere se­bep olur."

 

Bezhı'l-Mechûd müellifi bunları naklettikten sonra, Muhammed Yah­ya'nın bu nefis izahının, hiçbir fakihin aklına gelmeyen eşsiz bir izah ol­duğunu söyler.