NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى عَنْ
ابْنِ أَبِي
عَرُوبَةَ
عَنْ الدَّانَاجِ
عَنْ
حُضَيْنِ
بْنِ
الْمُنْذِرِ
عَنْ عَلِيٍّ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُ قَالَ
جَلَدَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي
الْخَمْرِ
وَأَبُو
بَكْرٍ
أَرْبَعِينَ
وَكَمَّلَهَا
عُمَرُ
ثَمَانِينَ
وَكُلٌّ
سُنَّةٌ
قَالَ أَبُو
دَاوُد و
قَالَ الْأَصْمَعِيُّ
وَلِّ
حَارَّهَا
مَنْ تَوَلَّيْ
قَارَّهَا
وَلِّ
شَدِيدَهَا
مَنْ تَوَلَّى
هَيِّنَهَا قَالَ
أَبُو دَاوُد
هَذَا كَانَ
سَيِّدَ قَوْمِهِ
حُضَيْنُ
بْنُ
الْمُنْذِرِ
أَبُو سَاسَانَ
Ali (r.a) şöyle
demiştir: İçki (haddin)'de Rasulullah (s.a.v.) ve Ebu Bekir (r.a) kırk değnek
vurdular. Ömer ise bunu seksene çıkardı. Bunların hepsi sünnettir.
Ebu Davud der ki: Esmaî:
"Velli hârrahâ men tevellâ kaarrahâ"[323] Cümlesinin manası, onun (halifeliğin)
sıkıntısını, nimetlerine nail olana yükle, demektir." der.
Ebu Davûd şöyle
demiştir: "Hudayn h. Münıir Ebu Sasan[324]
kavminin seyyididîr.
AÇIKLAMA:
Bu bab, içki içene
uygulanan had konusunda çeşit hadisleri ihtiva etmektedir. Bu hadislerdeki hükümler
konusuna girmeden önce, hadislerin daha iyi anlaşılması için ihtiyaç duyulan
bazı açıklamalarda bulunmak ve bazı hadislerin diğer hadis kitaplarındaki
rivayetlerine göz atmak istiyoruz:
Babın ilk hadisinde
(4476) İbn Abbas (r.a) yolda sallanarak yürüyen birisinin, Rasulullah'a
getirilirken, ellerinden kurtulup Hz. Abbas'a sığındığını ve Hz. Nebiin adamın
yaptığına gülüp hiç bir ceza vermediğini söylemiştir. Adamın Abbas'a
sığınmasından maksat, onun evine girmesi, ellerine sarılması yada onu
kucaklayarak kendisine şefaatta bulunmasını istemesidir. Rasulullah'm adam
için bir ceza emretmeyişi de dipnotta Hattabi'den de naklettiğimiz gibi adamın
suçunun ikrar veya şahitlerle sabit olmayışıdır.
Babın ikinci hadisinde
(4453) Ebû Hureyre, içki içen birisini Rasûlullah'm emri ile dövdüklerini,
kimisinin eli ile kimisinin ayakkabısı ile kimisinin de elbisesi ile vurduğunu
söylemiştir. Elbise ile vurmaktan maksat, elbisenin bir parçasını büküp kırbaç
haline getirerek vurmaktır. Yine bu hadiste bazı mü s Ki mani arın içki içen
şahsa, "Allah seni rezil etsin, al-çaltsm" diye beddua etmeleri
üzerine, Rasulullah bunu men etmiş ve bu hareketin şeytana yardım olduğunu
söylemiştir. Çünkü şeytan, adamın alçalarak günahları iyi görmesini ister.
Dolayısıyla insanlar onun alçalması için dua edince şeytanın isteğine yardımcı
olmuş olurlar. Ya da adam, müslümanların kendisi hakkındaki beddualarını
işitince buna öfkelenir. Cemaattan uzaklaşır, yalnızlığa itilir ve iyice günaha
dalar.
4478 numaralı hadiste
belirtildiğine göre ise, Hz. Nebi (s.a.v.) içki içen kişi için dayaktan sonra
bir de kınama cezası öngörmüş, sahabeleri içki içeni ayıplar mahiyette sözler
söylemeye sevketmiştir. Sonunda da o zat için dua etmelerini emretmiştir.
4479 nolu hadiste
görülüyor ki, Hz. Nebi (s.a.v.) ve Hz. Ebu Bekir dönemlerinde içki içenlere
verilen ceza kırk değnekti. Fakat Hz. Ömer devrinde müslümanlar birtakım yeni
yerler fethedip verimli topraklara, üzüm bağlarına sahip olunca içki içenler
çoğaldı. Onun için Hz. Ömer (r.a) daha zecri tedbirlere başvurmayı düşündü.
Bunun için sahabelerle istişare etti. Abdurrahman b. Avf içki içene
Kur'an'daki en hafif haddi uygulamasını tavsiye etti. Hz. Ömer de bunu uygun
buldu ve Kur'an-ı Kerim'de belirtilen en hafif had olan seksen değnek
vurulmasını emretti. Ancak gerek bu rivayetin sonundaki ta'liktan gerekse 4477
nolu hadisten anladığımıza göre o zaman içki içene had uygulanırken belirli bir
disipline uyulmamış, herkes ayakkabı, kamçı (vs.) gibi eline geçirdiği şeyle
vurmuştur. Şu'be, Katade, vasıtasıyla Enes'ten iki tane değneği alıp kırk kadar
vurduğunu rivayet etmiştir. Nevevi; Şafii ulemasına göre bundan maksadın ayrı
ayrı iki değnek olduğunu, her birisi ile birer mikdar vurduğunu ve bunların
toplamının kırka vardığını söyler. Diğer bazı alimlere göre iki değnek birlikte
kırk kez vurulmuş ve bunun toplamı seksen etmiştir.
4480 nolu hadiste, Velid
b. Ukbe'nin içki içtiği ve bu yüzden kendisine had uygulandığı ifade
edilmektedir. Sahih-i Müslim'in rivayetinde, Velid'in sabah namazını iki rek'at
kıldıktan sonra cemaata: "Size bunu ar-tırayım mı?" dediği ve iki
kişinin onun hakkında içki içtiğine (birisi içki içtiği öbürü içki kustuğuna)
dair şahitlik ettikleri beyan edilmektedir.
Hadiste adı geçen Velid
b. Ukbe, Kufe'de vali idi. İçki içerdi, kötü huylu idi. Kufe'de sabah namazını
dört rek'at kıldırmış sonra da cemaata "size ziyade edeyim mi?" demiş,
cemaat de: "Zaten sen bize vali olalı beri ziyade ediyoruz. Daha neyi
ziyade edeceksin, Allah hayrını vermesin" demişler ve kendisini mescid'in
çakılları ile taşlamışlar. Bu mes'ele Küfe'de yayılınca, Hz. Osman Velid'i
yanına geri çağırmıştır. "Ey mü'nıinler, size bir fasik haber getirirse
(gerçeği) araştırın..."[Hucûrat 6] mealindeki ayet bu şahıs hakkında
nazil olmuştur.[Sahih-i Müslim, Terceme ve Şerhi, VIII, 387.]
Hz. Osman, Hz. Ali'ye
Velide had vurmasını söylemiş, o da oğlu Ha-san'a emretmiş, onun vurmak
istemeyişi üzerine Abdullah b. Ca'fer'e vurdurmuştur. İbn Mace'deki bir
rivayete göre ise Hz. Osman, Hz. Ali'ye: "İşte amcanın oğlu önünde, ona
haddi vur." demiş,
Hz. Ali'de haddi
vurmuştur. Bundan maksadın, Hz. Ali'nin haddi uygulattığı olsa gerektir. Çünkü
Ebu Davud'daki rivayete göre Hz. Ali haddi Abdullah b. Cafer'e vurdurmuştur.
Zaten Arapçada bu tür tabirler çok görülür. Mesela bir padişah bir büyük eser
yaptırdığında "Padişah şu eseri yaptırdı" denmez, "Padişah şu
eseri yaptı" denilir.
Hz. Hasan, babasının
Velid'e haddi uygulamasına dair emrine "halifeliğin sefasını kim sürerse
cefasını da çeksin." cevabını vermiştir. Bundan maksadı, emre karşı durmak
değil, Hz. Osman'ın uygulamalarına bir tarizdir.
Bu hadiste, Hz. Ali
"Rasulullah (s.a.v.) ve Hz. Ebubekir kırk değnek Hz. Ömer ise seksen
değnek vurdu. Bunların hepsi sünnettir..." demiştir.
Hattabi, bundan
maksadın "Hz. Nebi (s.a.v.) kırk değnek vururdu, bu sünnettir. Hz. Ömer'de
seksen değnek vurmuş ve bazı sahabeler - ki Hz. Ali'de onlardandır - buna
muvafakat etmişlerdir. O da sünnet olmuştur" der ve "Benden sonra
iki kişiye Ebu Bekir ve Ömer'e uyunuz" mealindeki bir hadise işaret eder.
Hz. Ali (r.a)'nın:
".....bunların hepsi sünnettir, bence makbul olan budur" sözünün
neye işaret olduğunda ihtilaf edilmiştir. Kimi alimler Hz. Ali'nin
"bu" sözü ile kırk değneğe, kimi alimler de seksen değneğe işaret
etmek istediğini söylerler. Kadı Iyaz, Hz. Ali'nin şarap haddi hakkındaki
görüşünün seksen değnek olduğunu, binaenaleyh buradaki işaretten maksadının da
seksen değnek olması gerektiğini ifade eder. Hz. Ali'nin Velid'e had
vurdururken kırka kadar sayıp durdurmasını da vurulan kamçının iki başlı olup
kırk defa vurulmuş da olsa bunun tamamının seksene
ulaştığı şeklinde
değerlendirilir.
Bu babdaki hadisleri
hüküm bakımından değerlendirirsek şu üç sonuca varırız:
1- İlk iki hadiste
görüldüğü üzere Hz. Nebi (s.a.v.) içki haddi olarak herhangi bir ceza takdir
etmemiştir. Bu, içki haddinin vacib olmadığının bu cezanın bir ta'zirden ibaret
olduğunu söyleyenler için delildir.
Şevkânî bu görüşe şöyle
cevap vermiştir: Haddin vücubu konusunda sahabenin icmaı vardır. İbn Abbas'tan
rivayet edilen hadis celd meşru kılınmadan Önceye aittir. Sonra celd meşru
kılmmıştır.
Rasulullah'in bu adama,
suçu ikrar etmediği ve şahitler de bulunmadığı için had vurmadığını söylemek
de mümkündür.
2- İçki haddi, kırk
kamçıdır. İmam Şafii, Ahmed, İshak ve Zahiriler bu görüştedirler. İbn Hazm:
Ebubekir, Ömer, Osman, Ali ve
Hasen b. Ali'nin de bu görüşte olduklarını söyler. Ancak Hz. Ömer ve Hz.
Ali'nin seksen değnek vurulması görüşünde olduklarını daha önce söylemiştik.
3- İçki haddi seksen
değnektir. İmam Azam Ebu Hanife, İmam Malik, Hasenü'I- Basri, Ebu Yusuf ve
Muhammed de bu görüştedirler.
Feth de, içki içmenin
sübutu halinde had gerektiğinde icma olduğu, ihtilafın kırk sopa mı yoksa
seksen sopa mı olduğu konusuna inhisar ettiği söylenmektedir.
Yukarıda belirttiğimiz
gibi içki haddi Şafii ve Hanbelilere göre kırk değnek, Hanefi ve Malikilere
göre ise seksen değnektir. Her iki görüşü takviye eden hadisler yukarıda
geçmiştir.
Şimdi de, içki haddi
ile ilgili olarak Hanefi mezhebine ait bazı teknik bilgileri özetleyelim:
İçki suçu ya iki
şahidin şehadeti ya da içki içen kişinin bir defa ikrarı ile sabit olur.
İçki cezasının
uygulanabilmesi için, içki içen yakalandığı ve şahitler şahitlik ettiği zaman
ya kokusu ağzında mevcut olmalı ya da sarhoşluğu devam etmelidir.
Sarhoşluğun ölçüsü İmam
Ebu Hanife'ye göre az çok konuşmaya gücünün yetmemesi veya erkekle kadını
biribirinden ayırdedememesidir. Ebu yusuf ve Muhammed'e göre abuk-sabuk
konuşması ve sözünün karışık olmasıdır.
Hanefilere göre; şarap
içen kişiye diğer şartlar mevcutsa ister sarhoş olsun ister olmasın had
uygulanır. Şarabın dışındaki içkiler ise sarhoş edecek kadar içilmişse had
uygulanır. Daha az içilmişse uygulanmaz. Diğer mezheplere göre ise adı ne
olursa olsun sarhoşluk veren tüm içkilerin azından da çoğundan da had gerekir.
"Her sorhuşluk verici şey hamr-dır, her hamr haramdır" hadisi ile
"Çoğu sarhoşluk verenin azı da haramdır" hadisi diğer üç imamın
görüşüne delildir.
Bunların dışında içki
haddinin uygulanması için, içenin âkil ve baliğ, konuşabilen birisi olması,
içkinin dar-ı İslam'da içilmesi, kişinin içtiğinin haram oluşunu hakikaten ve
hükmen bilmesi, kendi isteği ile içmesi gibi şartlar vardır.
İçki haddinin
uygulanması için iki erkek şahidin kişiyi içki içerken görmüş olmaları ve
yakalandığında ağzındaki kokunun veya sarhoşluğun devam etmesi şarttır. İçki
içerken görülmediği halde ağzında koku bulunduğu için veya içki kustuğu için
had uygulanamaz. Ancak İmam Malik'e
göre içki kusan kişiye
had uygulanır.
Afyon, esrar (vs) gibi
katı uyuşturucuları kullanmak da haramdır. Ancak bunları kullananlara had
uygulanmaz, tazir cezası verilir.
İçki haddi zina
haddinden daha hafif, kazif haddinden daha şiddetlice uygulanır ve değnekle
vurulur. Şafiilere göre değnek ve kırbaçla uygulanabileceği gibi ayakkabı ile
el ile ve elbise ile de olabilir.