SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

HUDUD BAHSİ

<< 4485 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ الضَّبِّيُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ قَالَ الزُّهْرِيُّ أَخْبَرَنَا عَنْ قَبِيصَةَ بْنِ ذُؤَيْبٍ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ مَنْ شَرِبَ الْخَمْرَ فَاجْلِدُوهُ فَإِنْ عَادَ فَاجْلِدُوهُ فَإِنْ عَادَ فِي الثَّالِثَةِ أَوْ الرَّابِعَةِ فَاقْتُلُوهُ فَأُتِيَ بِرَجُلٍ قَدْ شَرِبَ فَجَلَدَهُ ثُمَّ أُتِيَ بِهِ فَجَلَدَهُ ثُمَّ أُتِيَ بِهِ فَجَلَدَهُ ثُمَّ أُتِيَ بِهِ فَجَلَدَهُ وَرَفَعَ الْقَتْلَ وَكَانَتْ رُخْصَةٌ قَالَ سُفْيَانُ حَدَّثَ الزُّهْرِيُّ بِهَذَا الْحَدِيثِ وَعِنْدَهُ مَنْصُورُ بْنُ الْمُعْتَمِرِ وَمِخْوَلُ بْنُ رَاشِدٍ فَقَالَ لَهُمَا كُونَا وَافِدَيْ أَهْلِ الْعِرَاقِ بِهَذَا الْحَدِيثِ

 

قَالَ أَبُو دَاوُد رَوَى هَذَا الْحَدِيثَ الشَّرِيدُ بْنُ سُوَيْدٍ وَشُرَحْبِيلُ بْنُ أَوْسٍ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَمْرٍو وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ وَأَبُو غُطَيْفٍ الْكِنْدِيُّ وَأَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ

 

Kabîsa b. Züeyb (r.a.)'den rivayet edildi ki: Rasulullah (s.a.v.):

 

"Bir kimse şarap İçerse ona dayak atınız, tekrarlarsa yine dayak atınız. Yine tekrarlarsa üçüncüsünde veya dördüncüsünde onu öldürünüz" buyurdu.

 

Rasulullah'a içki içmiş olan bir adam getirildi, ona dayak attı, sonra (yine) getirildi, yine dayak attı. Sonra (tekrar) getirildi, (tekrar) dayak attı. Sonra (tekrar) getirildi, yine dayak attı öldürmedi, (bu) bir ruhsattı.

 

Süfyan şöyle dedi: "Zühri bu hadisi, yanında Mahsur b. el-Mu'temir ve Muhavvel b. Raşid varken rivayet etti ve onlara: "Bu hadis ile Iraklıların elçileri olunuz. dedi.

 

Ehu Davud şöyle demiştir: Bu hadisi Şenel b. Süveyd, Şiirahbil b. Evs, Abdullah b. Amr, Abdullah b. Ömer, Ebu Gutayf el Kindi ve Ebıt Seleme b. Ahdurrahman, Ebu Hureyre (r.a)'den rivayet etmişlerdir.

 

 

İzah:

Bu hadislerin isnadlan tenkide tabi tutulmamıştır. Yani isnadlan sağlamdır. Ancak son hadisin saha­be ravisi Kabîsa b.Züeyb'in Mekke fethi yılında dünyaya geldiği, dolayı­sıyla Raşûlullah'dan hadis rivayet edecek bir yaşta olmadığını söyleyen­ler olmuştur. Öbür taraftan bu zatın hicret yılında dünyaya geldiği, bina­enaleyh Rasulullah vefat ettiği zaman on yaşında olduğu için. ondan ha­dis rivayet etmesinin tabii olduğunu söyleyenler de vardır.

 

Yukarıda geçen hadislerden ilk üçü bir kimsenin içki içmeyi tekrarla­ması halinde ilk üç seferde dayak atılacağını, dördüncü veya beşinci kez içmesi halinde öldürüleceğini ifade etmektedirler. Dördüncü hadiste ise (4485) Hz. Nebi (s.a.v.)'in öldürmeyi kaldırdığı yani kendisine içki içtiği için dördüncü kez getirilen şahsı öldürmediği bildirilmektedir.

 

Zahirilere göre İçki içmeye devam eden kişi dördüncü kerresinden son­ra öldürülür. Bunlar yukarıda geçen hadislere istinad etmektedirler. Şafii alimlerinden Celaleddin es-Suyutî de bu görüşü benimsemiş ve bu hük­mün mensuh olduğunu söyleyenlere itiraz etmiştir.

 

Cumhuru ulemâya göre ise içki içmekte ısrar eden kişinin dördüncü kerreden sonra öldürüleceğini bildiren hadisler mensuhtur. Hz. Peygam­ber (s.a.v.)in kendisine dördüncü kez içki içtiği için getirilen şahsı öldürme­diğini bildiren hadis öbürlerini neshetmişiir. Bazı alimlere göre ise bu, iç­kiyi helal görenler için veya Rasûkıilah'ın maksadı tehdiddir, ya da öldü­rülme siyaseten tazir cezasıdır. Şimdi bu görüşleri serdeden bazı alimle­rin dediklerini nakledelim:

 

Tirmizi, Kitabu'l-Ilcl'inde şöyle diyor:

 

"insanlar onun (öldürmenin) terkedildiğinde, yani, mensuh olduğu üzerinde icma etmişlerdir. Yahut da bu öldürme şiddetli dövme ile tevil edilir."

 

Münziri'nin nakline göre Tirmizi, Buhari'nin bu hükmün ilk dönemle­re ait olup bilahare neshedildiğini söylediğini ifade etmiştir.

 

Yine Münziri. İmam Şafii'den şu sözleri nakletmektedir:

 

"Kati (öldürme) bu ve başka hadislerle neshedilmiştir."

 

Tıybî: "Ravinin (Kabisa b. Züeyb'in): "onu öldürmedi" sözü, RasûlulIah'ın; "onu öldürünüz" sözünün şiddetli dayaktan mecaz olduğuna delil­dir" der.

 

Hattabi de şöyle der:

 

"Bazan emir. cezayı vaad (ceza ile tehdit) şeklinde olur. Onunla bir fi­ilin vukuu kastedilmez. Onunla ancak bir işten sakındırmak kastedilir. Rasulullah (ş.a)'in şu sözleri buna örnektir: "Bir kimse kölesini öldü­rürse biz de onu öldürürüz. Kölesinin bir organım kesenin biz de or­ganını keseriz." Halbuki tüm alimlerin görüşüne göre, kölesini öldüren kişi öldürülmez.

 

Beşinci kez içmesi halinde öldürmenin vacip olup, sonradan neshedil-miş olması da muhtemeldir. Çünkü içki içen kişinin öldürülmeyeceği ko­nusunda ümmet icma etmiştir. Kabîsa b. Züeyb'ten, buna delâlet eden sözler zikredilmiştir."

 

Bu istikametteki sözlere İbn Kayyım'ın Zadü'l-Meâd'deki şu sözleri ile son verelim:

 

"Alimlerden bir grup dördüncü defa içmesi halinde öldürülmesi emri­nin icma ile terkedildiğini söylemişlerdir. Bu, Tirmizi ve başka alimlerin sözüdür. O hükmün Abdullah Hammar'ın hadisi ile neshedilmiş olduğu­nu söyleyenler de vardır. Rasûîullah (s.a.v.); "dördüncüsünde öldürülür" de­memiştir. Onu (öldürmeyi) niçin terkettin? diyenlere Ahmed b. Hanbel Osman'ın, "bir müslümanın kanı ancak üç şeyden birisi için helal olur" hadisinden dolayı cevabını vermiştir.

 

Bunların hepsi tenkide açıktır. Öldürmenin hilafında icma olduğu iddi­ası geçersizdir. Çünkü icma yoktur. Abdullah b. Ömer onu (içki içeni) dördüncüde bana getirin öldüreyim, demiştir. Bu bazı Selef ulemanın gö­rüşüdür. Abdullah Hammar'ın hadisi ile neshedildiği iddiası da ancak onun sonradan varid olduğunun ve dördüncü kerreden sonra getirildiğinin sübutu ile sözkonusudur. (Bu da sabit değildir). "Bîr müslümanın kanı ancak üç şeyden biri ile helal olur," hadisi ile neshedildiği görüşü de ye­rinde değildir. Çünkü o hadis âmdır, beşinci kez içki içeni öldürmeyi ifa­de eden hadis ise hastır.

 

Delilin gereği olarak söylenecek söz şudur: İçki içeni dördüncüden sonra öldürmeyi ifade eden emir, vücub için değildir. Aksine bu, masla­hat gereği ta'zirdir. İnsanlar içki içmekte aşın giderler, cezalar da onları

 

engellemeye kafi gelmezse ve İmam öldürmeyi yararlı görürse öldürebi­lir. Bundan dolayı Hz. Ömer (r.a) bir seferinde onu hapseder. Bir seferin­de başım tıraş eder ve seksen değnek vurulurdu. Halbuki Rasülullah (s.a.v.) ve Hz. Ebu Bekir (r.a) kırkar değnek vurmuşlardı. Öyleyse onu dördün­cüsünde öldürmek had değil, maslahat gereği tazirdir."

 

Muhtelif alimlerden yukarıya naklettiğimiz sözlerden elde ettiğimiz sonuç şudur:

 

Bir kimse içki içtiği zaman kaç kere içerse içsin öldürülmez. Cezası dayaktır. Dördüncü veya beşinci seferinde öldürüldüğünü bildiren hadis­lerden maksat şunlardan birisi olabilir:

 

1- Önceleri öldürme vardı, bu, ümmetin icmacı ile terkedildi.

 

2- Önceleri öldürme hükmü vardı, bilahare bu hüküm neshedildi.

 

3- Rasûîullah'in maksadı, içki içmekten sakındırmak için tehdid idi. Öldürülmesi emri değildi.

 

4- Rasulullah'ın "Onu öldürünüz" emri şiddetli dayaktan kinayedir.

 

5- Öldürme emri had değil, siyasettir. Devlet başkanı öldürmeyi mas­lahata uygun görürse öldürebilir.

 

Hanefi ulemasına göre, içki haddinde tedahül caridir. Yani bir kimse müteaddit defalar içki içmiş olsa ve bunlardan dolayı had vurulmamişsa hepsi için sadece bir defa had vurulur. Ama had vurulduktan sonra, tekrar içerse yine had vurulur, Bu hal her içki içişte tekrarlanır. Çünkü ceza fay­da vermemiş dernektir. Onun için tekrar cezalandırılır.

 

Diğer tahric edenler: Buhari. hudud: Müslim, hudud; İbn Mace, hudud