NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
عُبَيْدٍ
حَدَّثَنَا ابْنُ
ثَوْرٍ عَنْ
مَعْمَرٍ
قَالَ
وَقَالَ الزُّهْرِيُّ
قُلْ لَمْ
تُؤْمِنُوا
وَلَكِنْ
قُولُوا
أَسْلَمْنَا
قَالَ نَرَى
أَنَّ
الْإِسْلَامَ
الْكَلِمَةُ
وَالْإِيمَانَ
الْعَمَلُ
ez-Zührî "De ki: Siz
iman etmediniz. Fakat İslam olduk deyin."[Hucurat 14] ayet-i kerimesi
hakkında şöyle dedi:
"Biz (bu ayetin)
İslam'ın kelime-i şehadet (getirmek) olduğu, iman'ın da bununla amel etmek
olduğu anlamına geldiğine inanırdık."
İzah:
Bu hadis-i şerif, şehadet
kelimelerini okumanın. yani dil ile ikrarın “İslam” demek, kalble diğer
organların da bu ikrara muvafık bir hal ve davranış içerisinde salih ameller
işlemelerinin de iman demek olduğunu ifade etmektedir. Bu bakımdan da bu hadis,
iman ile amel ayrı ayrı şeylerdir, diyenlerin delilidir. Zührî de bu
görüştedir.
Ancak; "Musa dedi
ki: "Ey kavmim eğer siz Allah'a iman ettiyseniz (O'na ihlas) ile teslim
olmuş müslümanlar iseniz, artık ancak Allah'a güvenip dayanın" (Yunus
(10), 84);
"Siz ayetlerimize
iman edecek kimselerden başkasına (söz) dinletemezsiniz. İşte müslüman olanlar,
onlardır."[Neml 81] ve;
"Derken orada
nıü'minlerden kim varsa çıkardık. Fakat orada müslümanlardan bir ev halkından
başkasını bulamadık."[Zariyat 35] ayet-i kerimelerinde aynı grup
insanlardan bazan mü'min, bazan da müslim diye bahsedilmesi iman ile İslamın
farklı şeyler olmadıklarını ortaya koymaktadır. Bir önceki hadisin şerhinde de
açıkladığımız gibi Maturidi alimlerinin büyük bir kısmı da bu görüştedir.
Fakat her iki halde de
İslamın, yani amellerin kuvvet bakımından imanın artmasına yardımcı olması söz
konusudur. Ki bu hadisin bab başlığıyla ilgili tarafı burasıdır. Çünkü
amellerin imanı takviye etmesi, imanın kuvvet bakımından artma ve eksilme kabul
etmesi demektir.