NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
جَرِيرٌ عَنْ
فُضَيْلِ
بْنِ
غَزْوَانَ
عَنْ نَافِعٍ
عَنْ ابْنِ
عُمَرَ قَالَ
قَالَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَيُّمَا
رَجُلٍ
مُسْلِمٍ
أَكْفَرَ رَجُلًا
مُسْلِمًا
فَإِنْ كَانَ
كَافِرًا وَإِلَّا
كَانَ هُوَ
الْكَافِرُ
İbn Ömer (r.a.)'den
(rivayet edildiğine göre) Rasülullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Bir müslüman diğer
bir müslüman'ın kâfir olduğunu söylerse (bakılır); eğer (kafir dediği kimse
gerçekten) kâfirse (bu sözün vebalinden kurtulur. Fakat kâfir) değilse kendisi
kâfir olmuştur."
İzah:
Buhari,.feraiz; Müslim,
iman: Tirmizi, iman; Ahmed b. Hanbel. II, 18, 44. 47. 124.
Bir takım müslüman kişi
ve grupların mezhep, görüş ve meşrebleri farklı olduğu veya belli konularda
kendi görüşlerini benimsedikleri için diğer müslüman kişi ve grupları tekfir
ettikleri bir gerçektir.
Böyle bir hüküm
verildiğinde durum ne olacaktır. Alimlerin çoğunluğu, mevzuumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerife dayarak "müslüman olduğu bilinen bir kimseye te'vilsiz
ve mutlak olarak kafir diyen bir kimse küfre düşer" demişlerdir. Çünkü bir
müslümana kafir diyen kimse, İslamı küfürle isimlendirmiş, hak dini küfür ve
batıl görülmüştür. Ayrıca bir müslümana "kafir" diyen kimse
mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte de açıklandığı gibi ya doğru
söylemiştir veya yalan söylemiştir. Doğru söylemişse tekfir ettiği şahıs kafir
olur. Eğer yalan söylemişse müslüman olan kardeşini tekfir ettiğinden küfür
kendisine döner ve kendisi kafir olur.[Ibn Manzûr. Lisanü'l-Arab. V. 146.]
Buharı ile Müslim'in
rivayet ettikleri diğer bir hadis-i şerifte de: "Kim bir insanı
"kafir" diye çağırır veya öyle olmadığı halde; Ey Allah düşmanı!'*
derse bu sözü kendi aleyhine döner"[Buhari ferâiz; Müslim, iman] yani
kendisi kafir olur, Duyurulmaktadır.
Her ne kadar, bu- ve
bunun gibi hadisler, müslümanı tekfir edenin kafir olacağını belirtiyorlarsa
da kelam alimleri zikrettiğimiz hadislerin ahad oldukları için mütevalir
haberler gibi kesinlik ifade etmediklerini ileri sürmüşler, bu sebeple bu
hadislerin kişileri tekfir edenin tekfir edilmesinde delil olarak
kullanılamayacağı görüşünü benimsemişlerdir.
Yukarıdaki hükümler,
taklid ve taassubla herhangi bir ietihad ve te'vi-le dayanmaksızın müslümanı
tekfir eden içindir. Herhangi bir kasıt olmaksızın ietihad ederek müslüman
kardeşinin Hz. Nebii yalanladığını söyleyip onu tekfir etmesi ise küfür değil
hatadır.[Bk. el-Gazzali, Faysalu’t-Tefrika, 8.]
Aralarındaki bir
geçimsizlik sebebiyle kan kocadan biri, diğerine "kâfir" dese
çoğunluğa göre kafir olmaz, kadın da kocasından ayrılmaz.[Bk. el-Felavâ
el-Hindiyye II. 278; Kılavuz. A, Saim, İman-Küfür Sınırı. 151.]
Bu tip meselelerde
tercih edilen görüş "Kızgınlık, hırçınlık, sövme gibi sebeplerle,
eşlerden biri diğerine kâfir demişse, kâfir olmaz." şeklindedir. Çünkü
gadap halindeki şahsın psikolojik durumu, bu sözü mantığı ile düşünerek
söylemediğinin bir delilidir. Yani deli ve sarhoş gibidir. Ayrıca kalben de
eşinin kafir olduğuna inanmamaktadır. Eğer aklı başında iken, eşinin kafir
olduğuna inanır ve bu inancını dile getirirse hanefi fetva kitaplarından
ez-Zâhiriyye'de belirtildiği gibi kafir olur.[Bk. el-Fetavâ el-Hindiyye II,
278.]
Yukarıdaki misalde
olduğu gibi bir kimse çocuğuna: "Ey kafiroğlu, ey mecıısi oğlu" vb.
gibi sözler söylese bir kısım alimlere göre bu kimse kafir olursa da çoğunluk
kafir olmadığı görüşündedir. Tercih edilen görüş de budur.[Bk. el-Hindiyye II,
278.] Çünkü bunu söyleyen düşünmeden ağzına geleni söylemiş, bu sözün sonucunu
düşünmemiştir. Bu sebeple hadis sarihleri, mevzumuzu teşkil eden bu hadisi
"bir müslümanı tekfir eden kimse hakkında, bu tekfirinin kendisine
dönmesinden korkulur" diye te'vil etmişlerdir. Bu hadis-i şerif, imanın
artıp eksiîebileceğini söyleyen Maturidi ulemasının lehine bir delildir. Bu
hadisin bab başlığıyla ilgili yönü de burasıdır.