SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SUNNE BAHSİ

<< 4739 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا بَسْطَامُ بْنُ حُرَيْثٍ عَنْ أَشْعَثَ الْحُدَّانِيِّ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ شَفَاعَتِي لِأَهْلِ الْكَبَائِرِ مِنْ أُمَّتِي

 

Enes İbn Malik'den (rivayet edildiğine göre);

 

Nebi (s.a.v.): Şefaatim, ümmetimin büyük günah işleyenleri içindir" buyurmuştur.

 

 

İzah:

Tirmizî kıyâme; İbn Mâce, zühd; Ahmed b. Hanbel, III, 213.

 

Bu hadis-i şerif "Büyük günahları işleyerek cehenneme atılmaya müstehak olan mü'minler, Allah'ın izni ve inayeti ve Hz. Nebiin şefaatiyle cehenneme atılmaktan ya da cehenemde uzun süre kalmaktan kurtularak cennete gireceklerdir" di­yen ehl-i sünnet ulemasının lehine; "büyük günahları işleyenlerin, kâfir olduklarını ve cehennemde ebediyyen kalacaklarını" söyleyen Haricilerle,"büyük günahları işleyenler cehennemle cennet arasında bulunan bir yerde kalırlar ve ne cennetlik ne de cehennemlik olurlar" diyen Mutezile-ninse aleyhine bir delildir.

 

İbn Raslan'ın açıklamasına göre; metinde geçen şefaat kelimesinin Hz. Nebie izafet edilmesiyle belli bir şefaat kasdedilmiştir ki; bu şefaat de yüce Allah'ın Rasulüne vadetmiş olduğu Hz. Peygamoerin de kullanma hakkım kıyamet gününe sakladığı şefaattir.[Bk. Buharî, Dâvât; Müslim, iman; İbn mâce, zühd; Tirmizi, kıyâme]

 

Bazı ilim adamları mevzumuzu teşkil eden bu hadise "ümmetimin bü­yük günah işlemiş olanlarına şefaat etme hakkı Nebilerden sadece bana verilmiştir. Diğer Nebilere, ümmetlerinin büyük günah işle­yenlerine böyle bir şefaat hakkı verilmiş değildir" manası verirken Tibî (r.a.) de bu hadise "benim helak olanları kurtaracak olan şefaatim büyük günah işleyenler için yapacağım şefaattir" şeklinde bir mana vermiştir.[Bk. Aliyyü'l-Kari, Mirkât V, 277.]

 

İmam Nevevi'nin açıklamasına göm Kadı Iyaz bu hadis üzerinde yaptığı açık­lamada şöyle demiştir:

 

Ehl-i sünnet uleması şefaatin aklen caiz olduğuna ve; "O gün Rahman'ın izin verip sözünden hoşlandığı kimseden başkasının şefaati fayda vermez"[Tâhâ 109] ayet-i kelimesiyle, bu mevzuda gelen sıhhatleri tevatür derecesine ulaşan hadislerin bu­na inanmanın vücubuna delalet ettiğine ittifakla hükmetmişlerdir. Haricilerle Mute­zileden banları ise: "Artık onlara şefaatçilerin şefaati fayda vermez."[Müddesîr 48] ".... za­limlerin ne bir dostu ne de sözü tutulur bir aracıları vardır"[Mumin 18] ayet-i kerimele­rini te'vil ederek Şefaati inkâr etmişlerdir. Oysa bu ayet-i kerimeler kâfirler hakkın­dadır.

 

Bu âyet-i kerimelerde yerilen "zulüm" den maksat şirktir. Sözü geçen bu sapık mezheplerin şefaat konusunda gelen hadislerdeki "şefaat" kelimelerini ehl-i cenne­tin derecelerini arttırmak manasına te'vil etmeleri ise tamamen yersiz ve asılsızdır. Çünkü bu onların bu düşüncelerine hiç meydana vermeyecek derecede açıktır.

 

Bilindiği gibi Hz. Nebiin şefaati beş kısımdır:

 

1- İnsanların kıyamet gününde arasatta kaldıkları ve akıbetlerinin ne olacağı hu­susunda son derece endişeye ve dehşete düştükleri sırada onların hesaplarının acele olarak görülmesi için yapacağı şefaat[Bk. Buhari, tefsir; Müslim, iman]

 

2- Kalabalık bir mü'min kitlesinin hesapsız olarak cennete girmesi için yapaca­ğı şefaat

 

3- Müminlerden cehennemlik oldukları halde cehenneme girmemeleri için ya­pacağı şefaat.

 

4- Mü'minlerden cehenneme girenler hakkında, cehennemden çıkarılmaları içirt yapacağı şefaat.[Bk. Ebu Davud, 4740 nolu hadis.]

 

5- Cennet ehlinin makamlarının yükselmesi için yapacağı şefaat.[Bak. Aliyyü'I-Kari, Mirkat, V, 277-278; Nevevi, Şerhıı Müslim, III, 35-36.]