SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SUNNE BAHSİ

<< 4631 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ فَارِسٍ حَدَّثَنَا قَبِيصَةُ حَدَّثَنَا عَبَّادٌ السَّمَّاكُ قَالَ سَمِعْتُ سُفْيَانَ الثَّوْرِيَّ يَقُولُ الْخُلَفَاءُ خَمْسَةٌ أَبُو بَكْرٍ وَعُمَرُ وَعُثْمَانُ وَعَلِيٌّ وَعُمَرُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ

 

Abbâd es-Semmâk (şöyle) dedi: Ben Süfyân es-Sevrî'yi:

 

"Halifeler beştir: Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali ve Ömer İbn Abdi'l-Azîz. Allah onlardan razı olsun" derken işittim.

 

 

İzah:

Hattâbi (r.a.)'in açıklamasına göre (4627) numaralı hadis-i şerifte, geçen: "Biz Nebi zamanın­da Hz. Ebu Bekir'e kimseyi denk tutmazdık" mealindeki cümlede Hz. Ebû Bekr'e denk olamayacakları söylenen kimselerden maksat hakların­da: "onlara danış..."[Al-i İmran 159] âyet-i kerimesi nazil olan kimselerdir. Bir başka ifadeyle bu kimselerden maksat şûra üyeleridir. Bunların, tavsiye ve gö­rüşlerine müracâat edilebilen kimseler oldukları âyet-i kerime ile sabit ol­duğundan, faziletleri herkes tarafından kabul edilen kimselerdir. Bu se­beple sahabe-i kiram arasında faziletlerine göre bir sıralama söz konusu olunca, şûra üyelerinin akla gelmemesi mümkün değildir. Hz. Abdullah İbn Ömer, Hz. Ebu Bekr'in sâhabiler arasındaki yerini belirtmek isteyin­ce, tabiatiyle. aklına ilk gelen husus, faziletlerinde şüphe olmayan şûra üyeleriyle mukayese etmek olmuştur. Çünkü ümmetin en faziletlileri, Hz. Nebi dönemindeki şûra ehli olduğuna göre, Hz. Ebû Bekr'in onlar­dan üstün olduğunu söylemek, onun Hz. Nebiin ümmetinin tüm fertlerinden üstün olduğunu söylemek anlamına gelir.

 

İslâm tarihinden anlaşıldığı gibi, Hz. Nebi zaman zaman değişik cemaatlerle bir şûra oluşturup onlarla istişare etmiştir. Bunlardan birisi Uhut savaşına katılan mücahidlerdir.[ed-Dûri, Kahtan Abdurrahman, Eş-Şûra, 146.] Nitekim "bir Nebi, zırhı­nı giydikten sonra (harpten vazgeçerek) onu çıkarması kendisine ya­kışmaz"[Buhari, i'tisam] mealindeki hadis-i şerifte bunu ifade etmektedir.

 

Sözü geçen şurayı oluşturan diğer bir cemaat büyük Bedir savaşına ka­tılan mücahidlerdir. Hz. Nebi, Bedir savaşına çıkarken onlarla isti­şare etmiştir.[Müslim, cihâd, Ahmed b. Hanbel, III; 105, 188. 219, 220, 258, İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihâye, III, 262.] Üçüncüsü ise Habbâb İbn Münzir, Ebu Bekir ve Ömer gi­bi akıl ve görüşlerine güvenilen sahabilerdir.

 

Nitekim Hz. Nebi, Bedir Savaşma giderken ordunun karargahı­nı nerede kuracağı konusunda, Habbâb İbn Münzir'le Bedir'de ele geçen esirlerin, fidye karşılığında salınıp salmmayacağı konusunu da Abdullah İbn Mes'ud, Ebıı Bekir, Ömer fr.a.) gibi sahâbileıie görüşmüş ve bir ka­rara bağlamıştır.

 

Hendek savaşında, Gatâfanlılarla yapılan sulh müzakeresi esnasında da Sa'd ibn Mûaz ve Sa'd İbn Ubade ile istişare etmiştir.[ed-Dürî Kahlan, eş-Şûra. 148-151.]

 

Yine Hattâbî (r.a.)'in açıklamasına göre, Hz. Abdullah, Hz. Ali'nin fa­ziletini bildiği halde bu hadiste O'ndan hiç bahsetmemiştir. Çünkü, Hz. Ali, Hz. Nebi devrinde daha çocuktu. O devirde çocukluk devrin­den çıkmış yaşlı başlı kimseleri söz konusu ettiği için Hz. Ali'den bahset­mesi uygun düşmemiştir.

 

Hz. Ali'nin, faziletçe, Hz. Ebu Bekir ve Ömer'den sonra gelen sahabi-lerden biri olduğu bilinmekle beraber ulema Hz. Ömer'den sonra Hz. Os­man'ın mı yoksa Ali'nin mi daha faziletli olduğu konusunda ihtilâf etmiş­lerdir. Selef ulemâsının Cumhuruna göre Hz.'Osman, Hz. Ali'den daha faziletlidir. Küfe ulemasının Cumhuruna göre ise Hz. Ali, Hz. Osman'dan daha faziletlidir.

 

Nitekim Süfyân-ı Sevri (r.a.); "Kûfe'nin ehl-i sünnet ulemasına göre, Hz. Ali Hz. Osman'dan daha faziletlidir. Basralı ehl-i sünnet ulemasına göre ise Hz. Osman daha faziletlidir1' demiştir.

 

Müteahhirin ulemâsı ise bu hususta çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Bazıları sahabe olarak Hz. Ebu Bekir'in bütün sahabilerden üstün olduğu­nu söylerken bazıları da Hz. Nebie yakınlık cihetinden Hz. Ali'nin bütün sahabelerden üstün olduğunu söylemişlerdir.

 

"Hiçbir sahabenin diğerinden daha üstün veya aşağı olduğu söylene­mez" diyenler olduğu gibi, Ebu Bekir (r.a.)'in Hz. Ali'den daha hayırlı, Hz. Ali'nin ise Hz. Ebû Bekir'den daha faziletli olduğunu söyleyenler de vardır. Bu görüşte olanlara göre hayırlı olmak başka faziletli olmaksa baş­kadır. Çünkü hayır geçişlidir (yani kişinin kendisini aşarak başkasına da ulaşır), fazilet ise geçişsizdir.

 

BezIu'I-Mechûd yazarının dediği gibi sahabeler arasında faziletçe en üstün olanlar dört halifedir. Bunların kendi aralarındaki derecelendirme ise hilafet sırasına göre en başta Hz. Ebû Bekir, sonra Hz. Ömer, sonra Hz. Osman, sonra Hz. Ali gelir.

 

(4629) numaralı hadis-i şerifteki: "Ben sadece müslürnânlardan biri­yim" mealindeki Hz. Ali'ye ait söz, Hz. Ali'nin faziletsiz olduğuna değil, onun tevâzuuna delalet eder.

 

Binâenaleyh bu hususta en isabetli görüş ehl-i sünnetin görüşü oldu­ğundan Hz. Süfyan-ı Sevrî aksini iddia eden bir kimsenin bir anlamda muhacirleri de ensan da suçlamış olacağından onun amellerinin Allah ka­tında makbul olmayacağını söylemiştir. Çünkü yüce Allah: "Güzel soz ona çıkar, iyi amel onu yükseltir"[Fatır10] buyurmuştur.

 

(4631) numaralı hadis ise ayrıca Ömer İbni Abdil-Aziz'ın sünnet çiz­gisinde icrây-ı hükümet eden İslam halifelerinden biri olduğunu açıkça ifade etmektedir.