NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ الْعَلَاءِ
وَإِبْرَاهِيمُ
بْنُ مُوسَى
الرَّازِيُّ
قَالَا
أَخْبَرَنَا
أَبُو أُسَامَةَ
عَنْ عُمَرَ
قَالَ
إِبْرَاهِيمُ
هُوَ عُمَرُ
بْنُ
حَمْزَةَ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ الْعُمَرِيُّ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ سَعْدٍ
قَالَ
سَمِعْتُ
أَبَا
سَعِيدٍ الْخُدْرِيَّ
يَقُولُ
قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّ
أَعْظَمَ
الْأَمَانَةِ
عِنْدَ
اللَّهِ
يَوْمَ
الْقِيَامَةِ
الرَّجُلُ
يُفْضِي
إِلَى
امْرَأَتِهِ
وَتُفْضِي
إِلَيْهِ
ثُمَّ
يَنْشُرُ
سِرَّهَا
Ebu Said el Hudrî (r.a.)
Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etti.
"Kıyamet gününde
Allah katında (sorumluluğu) en büyük olan emânet, kişinin başbaşa kaldıktan
sonra ifşa ettiğ. karısının sırrıdır."
İzah:
Müslim, nikâh; Ahmed b.
Hanbel, III, 69.
Hadis-i Şerif, kişinin
cinsî münasebet esnasında muttali olduğu kansına ait sırları ifşa etmesinin,
ihanetlerin en büyüğü olduğunu ifade etmektedir. Binaenaleyh kansıyla arasında
geçen bu gibi halleri başkalarına anlatması haramd.Bu haller emanet olarak
kalması gereken sırlardır. Başkalarına anlatılma sı emanete hıyanet etmek
demektir
Gerçek müslüman sır
saklamayı bilir ve birinin kendisine emanet ettiği sırrı ifşa etmez. Sır
saklamak, kişinin mertliğinin, dinî salâbetinin, şah-siyet-İ imaniyye ve ahlâkiyyesinin
bir göstergesidir. Müslümanların seçkin erkek ve kadınlarının bu dini
kaynağından yudumlamış olanlarının ahlâkî yapılarının gereğidir.
Esasen sır saklamak,
selefin sadece erkeklerine mahsus bir meziyet değil, İslam nurunu almış, kalıp
ve kafaları bu nur ile aydınlanmış çocuklar dahi bu güzel ahlâkın gözle görülür
örnekleridir.
Sır ifşa etmek ise,
insanların mübtela olduğu âdetlerin en kötüsüdür. Hayatta bilinen her şey
söylenmez. Bazı şeyler vardır ki mürüvveti zedeler. Şeref ve şana halel
getirir. Bu gibi şeylerin gizli kalması gerekir. Bu sırlar evlilik hayatiyle
ilgiliyse daha da çok önem kazanırlar. Böylesi sırları aklından zoru olan
şahsiyet ve ahlâk düşkünü kimselerden başkası ifşa etmez. Ancak, haksız yere
kan döküldüğünü, ırza, mala ve cana tecavüz edildiğini gören kimselerin bu
gördüklerini saklaması gerekmez. Bilakis ilgili mercilere ulaştırması
üzerlerine düşen bir görev olur. Bu görevi yerine getirmedikçe sorumluluktan
kurtulamaz.