NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ أَيُّوبَ
وَحَبِيبِ
بْنِ
الشَّهِيدِ
وَهِشَامٍ
عَنْ
مُحَمَّدٍ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَا
يَقُولَنَّ
أَحَدُكُمْ
عَبْدِي
وَأَمَتِي
وَلَا
يَقُولَنَّ
الْمَمْلُوكُ
رَبِّي
وَرَبَّتِي
وَلْيَقُلْ
الْمَالِكُ فَتَايَ
وَفَتَاتِي
وَلْيَقُلْ
الْمَمْلُوكُ
سَيِّدِي
وَسَيِّدَتِي
فَإِنَّكُمْ
الْمَمْلُوكُونَ
وَالرَّبُّ
اللَّهُ عَزَّ
وَجَلَّ
Hz. Ebû Hureyre'den (rivayet
edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"(Sizden) biriniz
sahibi olduğu kimseye: Kulum, cariyem demesin, köle olan kimseler de
(sahiplerine): Rabbinı, demesin. Sahip olan (sahip olduğu kimseye): Oğlum,
kızım diye hitap etsin. Kendisine sahip olunan kimse de (sahibine): Efendim
diye hitab etsin. Çünkü sizler kölesiniz Rabb (rızık verip besleyip büyüten)
de Aziz ve Celil olan Allah'dır."
İzah:
Müslim, elfaz
Hakiki kulluk ancak Allah'a
yapılır. Çünkü kendine kulluk edilmeye müstehak olan yegâne varlık O'dur. Bu
itibarla bütün erkekler Allah'ın âzad kabul etmez kölesi bütün kadınlar da
câriyesidir. Bir kul için en tatlı hürriyet Allah'a kul, köle olmaktır.
Durum böyle olunca, kendisine:
Rabbim diye hitap edilmeye en layık olan varlık, herşeyin sahibi olan lutf-u
keremi ile herkesi besleyip büyüten yüce Allah'dır. Dolayısıyla bir kölenin ve
cariyenin sahibine: "Rabbim" diye hitab etmeyi alışkanlık haline
getirmesi caiz olmadığı gibi, efendinin de kölesine: Abdim, emem (kulum) diye
hitap etmesi caiz değildir, mekruhtur. Binaenaleyh caiz olan, cariyesine:
Kızım diye hitap etmesi köle ve cariyelerin de sahiplerine: Efendim diye hitap
etmeleridir.
Gerçi, Resul-i Zişan
efendimiz kıyamet alâmetlerini açıklarken "Cariyenin, rabbini yahut
rabbesini doğurmasidır.”[35] buyurmuştur.
---
Buharî, iman. ıtk,
tefsir sure; Müslim, iman; Ebû Davud,
sünne; Tirmizî, iman , Nesâî, İman
---
Fakat bu cevazı
bildirmek içindir. Yasak olan, bu sözün kullanılmasını âdet haline getirmektir.
Nadir kullanılmasında ise bir sakınca yoktur. Bir de bu kelimenin mutlak olarak
kullanılması yasak edilmiştir. Yoksa başka bir şeye izafetle kullanılmasında
beis yoktur. Binaenaleyh Rabbusselem, Rabbülmâl gibi terkibler hakkında sakınca
yoktur.[A.Davudoğlu , Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi, IX, 711.]
Bu mevzuda
Avnü'l-Ma'bud yazarı el-Azimâbadî şöyle diyor: "İmam Buhari kölenin
sahibine, "esseyyid" sahibin de kölesine abd (kul) demesinin caiz
olduğunu ifade eden hadisleri "köleye dil uzatmanın ve ona abdim (kulum),
emem (kulum) gibi sözlerle hitab etmenin keraheti" isimli özel bir
babda[Buhari, ıtk] toplamıştır. Sözü geçen babda yedi tane hadis rivayet
etmiştir ki yedisi de kişinin kölesine "abdim" cariyesine
"emem" diye hitap etmesinin caiz olduğuna delalet etmektedir. Nitekim
Hafız İbn Hacer de "kölenin sahibine seyyidî: (efendim) demesinin caiz
olduğunu" söylemiş, Kurtubî ve daha başkalarının da bu görüşte olduklarını
fakat Rabb kelimesi Allah'ın isimlerinden olup "seyyid" ismi gibi
olmadığından kölenin efendisine "rabbim" diye hitap etmesinin caiz
olamayacağını söylediklerini ifade etmiştir.[İbn Hacer, Fethü'1-Bâri, VI, 105,
Mısır 1959.]
Kölenin sahibine seyyid
(efendi) diye hitap etmesinin caiz olup olmaması konusunda ulema ihtilafa
düşmüşlerdir. Fakat şurası muhakkak ki: "Seyyid" kelimesinin Allah'ın
isimlerinden olduğuna dair Kur'an-ı Ke-rim'de bir âyet mevcut değildir. Bu
bakımdan seyyid kelimesinin Rabb kelimesine benzemediği kesindir ve dolayısıyla
kölenin efendisine: Sey-yidim diye hitap etmesinin sakıncası yoktur."
Her ne kadar (4806)
nolu hadis-i şerifte "Seyyidin Allah olduğu" ifade ediliyorsa da
orada da açıkladığımız gibi Rasûlü Zişan efendimizin kendisine: Seyyidimiz diye
hitap edenlere böyle "seyyid Allah'dır" diye cevap vermesinin hikmeti
cahilliyyet döneminden yeni kurtulmuş olan müslümanlann o gün için cahiliyye
araplarınin "seyyid" diye çağırdıkları ağalarla Hz. Nebi arasında
bir benzerlik görerek ağalıkla Peygamberliği karıştırmalarını önlemektir.
Hattâbî'ye göre hadis-i
şeriflerde yasaklanmak istenen "seyyid" ve "mevlâ"
kelimelerinin bir yaratık hakkında mutlak olarak izafe edilmeksizin
kullanılması, yani bir kimseye "seyyid", "mevlâ" şeklinde
hitap edilmesidir. Fakat "seyyidî" "mevlaye" veya
"mevlânâ" şeklinde hitap edilmesinde ise hiçbir sakınca yoktur. Allah
hakkında kullanılması söz konusu olunca mutlak olarak kullanılmasıyla mukayyed
olarak kullanılması arasında bii" fark yoktur. Her ikisini de kullanmak
kerahetsiz olarak caizdir.
Binaenaleyh bu hadis-i
şerif (4976) kölenin sahibine mevlâye (efendim) diye hitap etmesinin kerahetsiz
olarak caiz olduğuna delalet etmektedir. Her ne kadar bu konuda gelen bir
hadis[Müslim, elfâz] in sonunda: "Köle efendisine mevlanı demesin, zira
sizin mevtanız Allah'dır" anlamında bir ziyade varsa da Kadı Iyaz bu
ilâvenin hadisin aslında olmayıp raviler-den biri tarafından eklendiğini,
sonunda bu ilave bulunmayan rivayetlerin daha doğru olduklarını söylemiştir.
Kurtubî de bu görüştedir.