SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EDEB BAHSİ

<< 4981 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ سُفْيَانَ بْنِ سَعِيدٍ قَالَ حَدَّثَنِي عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ رُفَيْعٍ عَنْ تَمِيمٍ الطَّائِيِّ عَنْ عَدِيِّ بْنِ حَاتِمٍ أَنَّ خَطِيبًا خَطَبَ عِنْدَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ مَنْ يُطِعْ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ رَشِدَ وَمَنْ يَعْصِهِمَا فَقَالَ قُمْ أَوْ قَالَ اذْهَبْ فَبِئْسَ الْخَطِيبُ أَنْتَ

 

Adiyy İbn Hatem'den (rivayet edildiğine göre),

 

Bir hatip Peygamber (s.a.v.)'in huzurunda bir hutbe okuyarak:

 

"Her kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse doğru yolu bulur, kim de onlara isyan ederse..." demiş de (Nebi (s.a.v.) (o hatibe):

 

"Kalk" yahutta "git! Sen ne fena bir hatipsin" buyurmuş.

 

 

İzah:

Müslim, cumua: Ebü Davud, hadis no. 1099.

 

Bu hadisin tamamı Müslim'in Sahih'inde şu manaya gden lafızlarla rivayet edilmiştir:

 

"Bir adam Nebi (s.a.v.)'in yanında hutbe okuyarak:

 

Her kim Allah ve Rasûlüne itaat ederse muhakkak doğru yolu bul­muştur. Onlara isyan eden ise muhakkak sapmıştır, demiş. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.):

 

Sen ne fena hatipsin (onlara isyan eden diyeceğine)- Allah ve Resulüne isyan eden- de!"buyurmuşlar.

 

Kadı Iyaz'ın beyânına göre ulemadan bir cemaat, "Rasûlullah (s.a.v.)'ın ha­tibe itiraz etmesine sebep o hatibin Allah ve Resulüne ait zamirleri birleş­tirerek bir tesniye zamiri olarak kullanmasıdır. Çünkü Allah'a ait zamirle Rasûlüne ait zamirin birleştirilerek böyle birlikte beraberce zikredilmesi, en azından uluhiyyet ile nübüvvet arasındaki farkı kaldırıp ikisini birleş­tirmek gibi tehlikeli bir mana kokusu taşımaktadır. Hz. Nebi'in uğ­runa baş koyduğu ve hayatı boyunca üzerine titrediği İslamın özünü teş­kil eden tevhid akidesine böyle bir gölgenin düşürülmesi karşısında tep­kisiz kalması düşünülemez.

 

Hadis-i şerifte de açıklandığı üzere Hz. Nebi sözü geçen hutbe­yi okuyan hatibe sert bir şekilde çıkışarak, Allah ve Rasulünden bu şekil­de bahsetmekten onu nehyetmiştir. Bu mevzu (1099) numaralı hadisin şerhinde de geçtiğinden okuyucularımıza oraya da müracaat etmelerini tavsiye ederiz.