NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْمُتَوَكِّلِ
الْعَسْقَلَانِيُّ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ الرَّزَّاقِ
أَخْبَرَنَا
مَعْمَرٌ
عَنْ
الزُّهْرِيِّ
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
مَنْ كَانَ
يُؤْمِنُ
بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ
الْآخِرِ
فَلْيُكْرِمْ
ضَيْفَهُ
وَمَنْ كَانَ
يُؤْمِنُ
بِاللَّهِ
وَالْيَوْمِ
الْآخِرِ فَلَا
يُؤْذِ
جَارَهُ
وَمَنْ كَانَ
يُؤْمِنُ
بِاللَّهِ
وَالْيَوْمِ
الْآخِرِ
فَلْيَقُلْ
خَيْرًا أَوْ
لِيَصْمُتْ
Ebu Hureyre r.a.'den (rivayet
edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Allah'a ve ârihet
gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Alllah'a ve ârihet gününe iman
eden kimse komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse ya
hayır söylesin yada susun."
İzah:
Buhari, edeb, rikak;
Müslim, lukata, iman; Ebû Davud, el'ime; Tirmizi, bin; , kıyame: İbn Mace,
edeb; Darimî, et'ime; Muvatta, sıfatü'n-nebiy; Ahmed b. Hanbel, II,
1/4,267,269,463, III. 76, IV, 31. V, 412, VI. 69, 384, 385.
Kadı Iyaz, bu hadis
hakkında şunları söylemiştir: "Hadisin manası şudur: İslamın semtlerini
benimseyen bir kimsenin komşusu ile misafirine ikram etmesi gerekir. Allah
teâlâ hazretleri de kitab-i keriminde bunu tavsiye etmiştir.[Bk. Nisa 36]
Ziyafet, yani misair
ağırlamak, İslam adabından, Nebilerle salih-lerin ahlakındandır. Leys müsafire
bir günlük ziyafeti vacib saymıştır. Delili ise; "Müsafire bir geceli
gündüzlü bir günlüğüne ikram etmek her müslüman üzerine vacib olan bir
görevdir." anlamındaki (3749) numaralı Ebu Davud hadisiyle, "Eğer bir
kavme müsafir olur da sizin için misafirliğin hakkını yerine getirmek
isterlerse, onu hemen kabul edin, bunu yapmazlarsa üzerlerine düşen müsairlik
hakkınızı onlardan kendiniz alın." mealindeki (3752) nolu Ebu Davud
hadisidir.
Umumiyetle fukahaya
göre müsafirperverlik güzel ahlaktan mâduttur. Delilleri ise; "Onun
cizyesi birgünle bir gecedir." mealindeki (3748) nolu Ebu Davud hadisidir.
Caize bahşiş, ihsan, armağan demektir. Armağan ise ancak ihtiyarî olur.
Biz, fıkıh ulemasının
bu mevzudaki görüşlerini (3750) numaralı hadisin şerhinde açıkladığımızdan,
burada tekrara lüzum görmüyoruz.
Müsafire ikramdan
maksat, onu güleryüzle karşılamak, onu ağırlamak ve hizmetini yerine getirmekte
acele etmektir.
Metinde geçen
"komşusuna eziyet etmesin" sözü ile yerine getirilmesi gereken
komşuluk haklarının en aşağı derecede olanı istenmektedir.
Nitekim bazı
hadislerde; "komşusuna iyilik etsin."[Müslim; iman] bazılarında
"komşusuna ikram etsin." Duyurulması da bunu gösterir.
Cumhuru ulemaya göre
müsafire ikram hususundaki emr, nedb ifade eder. Bu bakımdan komşuya iyilik
ulemanın büyük çoğunluğuna göre menduptur.
İmam-i Şafiî ile İmam
Ahmed'e göre ise vâcibtir. İmam Ebu Hanife de mendup olduğu görüşündedir.
İnsanın komşusuna
eziyet etmekten sakınması, İslam adabından önemli bir vazife olduğuna görre
insan komşusundan daha yakın olan koruyucu melekleri, rahatsız etmemek için
nasıl bir çaba sarfetmesi gerektiği ra-hatça anlaşılır.
Müslümanın, son derece dikkatli
ve uyanık olması gereken hususlardan biri de bir mekruha veya bir günaha veya
bir fitnenin çıkmasına sebep olacağı korkusuyla ağzından çıkacak sözlerdir;
bunlara dikkat etmesi ve kesinlikle hayır olacağından emin olmadıkça söylemek
istediği sözü söylememesidir. Çünkü ağzından çıkacak bir söz, sebeb olacağı
neticeye göre hüküm alır. Harama sebep olmuşsa haram, sevaba sebeb olmuşsa
sevab hükmünü alır.
Nitekim, bir hadis-i
şerifte de: "Kişinin faydasız sözleri terk etmesi onun müslümanlığının
güzelliğindendir." buyurulmuştur. [Tirmizî, zühd; Ibn Mace fiten; Muvatta,
hüsnü'l-huluk; Ahmed b. Hanbel, I, 201.]
Bu mevzuda İmam Gazzali
hazretleri şöyle diyor: "Mubah olan sözlere gelince, bunları konuşmakta
dört tane mahzur vardır:
1. Kiramen kâtibin melekleri,
hayırsız ve faydasız şeylerle meşgul edilmiş olur.
Kişi, onlardan haya
etmesi ve onlara eziyet etmemesi ne kadar doğru bir harekettir. Cenab-ı Hak
şöyle buyurur: "O bir söz atmaya dursun, mutlak yanında hazır bir gözcü
vardır."[Kaf 18]
2. Allah'ın huzuruna,
saçma-sapan ve boş sözlerden ibaret bir kitap gönderilmiş olur. O halde kul
bundan sakınsın. Ve Allah (c.c.)'de korkınsun.
3. İnsanların konuştuğu
şeyler, kıyamet günü şahidlerin yanında ve Allah'ın huzurunda, sözün sahibi,
aç-susuz, çıplak ve cennet nimetlerinden mahrum olduğu halde okunur.
4. Konuştuğun sözden
dolayı ayıplanır ve Allah'dan utanırsın. Bundan dolayı şöyle denmiştir:
"Lüzumsuz sözleri konuşmaktan sakın, çünkü onun hesabı uzun sürer."
Öğüt almak isteyen
kimseler için şu dört esas vaiz olarak yeter. Hadis-i şerifte vurgulanmak
istenen bu üç önemli görevin yapılmasının Allah'a ve ahiret gününe imana
dayandırılması, bu işlerin önemine dikkati çekmek içindir. Yoksa bu görevleri
yerine getirmeyenlerin imansız olduğunu ifade etmek için değildir.
Bu tıpkı bir kimsenin
kendi çocuğunu kendine itaata teşvik için, "Eğer sen, benim çocuğumsan
emirlerime itaat et" demesine benzer.