SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EDEB BAHSİ

<< 5154 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُتَوَكِّلِ الْعَسْقَلَانِيُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ أَبِي سَلَمَةَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلْيُكْرِمْ ضَيْفَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلَا يُؤْذِ جَارَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أَوْ لِيَصْمُتْ

 

Ebu Hureyre r.a.'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

 

"Allah'a ve ârihet gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Alllah'a ve ârihet gününe iman eden kimse komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse ya hayır söylesin yada susun."

 

 

İzah:

Buhari, edeb, rikak; Müslim, lukata, iman; Ebû Davud, el'ime; Tirmizi, bin; , kıyame: İbn Mace, edeb; Darimî, et'ime; Muvatta, sıfatü'n-nebiy; Ahmed b. Hanbel, II, 1/4,267,269,463, III. 76, IV, 31. V, 412, VI. 69, 384, 385.

 

Kadı Iyaz, bu hadis hakkında şunları söylemiştir: "Hadisin manası şudur: İslamın semtlerini benimseyen bir kimsenin komşusu ile misafirine ikram etmesi gerekir. Allah teâlâ hazretleri de kitab-i keriminde bunu tavsiye etmiştir.[Bk. Nisa 36]

 

Ziyafet, yani misair ağırlamak, İslam adabından, Nebilerle salih-lerin ahlakındandır. Leys müsafire bir günlük ziyafeti vacib saymıştır. Delili ise; "Müsafire bir geceli gündüzlü bir günlüğüne ikram etmek her müslüman üzerine vacib olan bir görevdir." anlamındaki (3749) numaralı Ebu Davud hadisiyle, "Eğer bir kavme müsafir olur da sizin için misafirliğin hakkını yerine getirmek isterlerse, onu hemen kabul edin, bunu yapmazlarsa üzerlerine düşen müsairlik hakkınızı onlar­dan kendiniz alın." mealindeki (3752) nolu Ebu Davud hadisidir.

 

Umumiyetle fukahaya göre müsafirperverlik güzel ahlaktan mâduttur. Delilleri ise; "Onun cizyesi birgünle bir gecedir." mealindeki (3748) nolu Ebu Davud hadisidir. Caize bahşiş, ihsan, armağan demektir. Arma­ğan ise ancak ihtiyarî olur.

 

Biz, fıkıh ulemasının bu mevzudaki görüşlerini (3750) numaralı hadi­sin şerhinde açıkladığımızdan, burada tekrara lüzum görmüyoruz.

 

Müsafire ikramdan maksat, onu güleryüzle karşılamak, onu ağırlamak ve hizmetini yerine getirmekte acele etmektir.

 

Metinde geçen "komşusuna eziyet etmesin" sözü ile yerine getiril­mesi gereken komşuluk haklarının en aşağı derecede olanı istenmektedir.

 

Nitekim bazı hadislerde; "komşusuna iyilik etsin."[Müslim; iman] bazılarında "komşusuna ikram etsin." Duyurulması da bunu gösterir.

 

Cumhuru ulemaya göre müsafire ikram hususundaki emr, nedb ifade eder. Bu bakımdan komşuya iyilik ulemanın büyük çoğunluğuna göre menduptur.

 

İmam-i Şafiî ile İmam Ahmed'e göre ise vâcibtir. İmam Ebu Hanife de mendup olduğu görüşündedir.

 

İnsanın komşusuna eziyet etmekten sakınması, İslam adabından önem­li bir vazife olduğuna görre insan komşusundan daha yakın olan koruyu­cu melekleri, rahatsız etmemek için nasıl bir çaba sarfetmesi gerektiği ra-hatça anlaşılır.

 

Müslümanın, son derece dikkatli ve uyanık olması gereken hususlar­dan biri de bir mekruha veya bir günaha veya bir fitnenin çıkmasına se­bep olacağı korkusuyla ağzından çıkacak sözlerdir; bunlara dikkat etmesi ve kesinlikle hayır olacağından emin olmadıkça söylemek istediği sözü söylememesidir. Çünkü ağzından çıkacak bir söz, sebeb olacağı neticeye göre hüküm alır. Harama sebep olmuşsa haram, sevaba sebeb olmuşsa sevab hükmünü alır.

 

Nitekim, bir hadis-i şerifte de: "Kişinin faydasız sözleri terk etmesi onun müslümanlığının güzelliğindendir." buyurulmuştur. [Tirmizî, zühd; Ibn Mace fiten; Muvatta, hüsnü'l-huluk; Ahmed b. Hanbel, I, 201.]

 

Bu mevzuda İmam Gazzali hazretleri şöyle diyor: "Mubah olan sözle­re gelince, bunları konuşmakta dört tane mahzur vardır:

 

1. Kiramen kâtibin melekleri, hayırsız ve faydasız şeylerle meşgul edilmiş olur.

 

Kişi, onlardan haya etmesi ve onlara eziyet etmemesi ne kadar doğru bir harekettir. Cenab-ı Hak şöyle buyurur: "O bir söz atmaya dursun, mutlak yanında hazır bir gözcü vardır."[Kaf 18]

 

2. Allah'ın huzuruna, saçma-sapan ve boş sözlerden ibaret bir kitap gönderilmiş olur. O halde kul bundan sakınsın. Ve Allah (c.c.)'de korkınsun.

 

3. İnsanların konuştuğu şeyler, kıyamet günü şahidlerin yanında ve Al­lah'ın huzurunda, sözün sahibi, aç-susuz, çıplak ve cennet nimetlerinden mahrum olduğu halde okunur.

 

4. Konuştuğun sözden dolayı ayıplanır ve Allah'dan utanırsın. Bundan dolayı şöyle denmiştir: "Lüzumsuz sözleri konuşmaktan sakın, çünkü onun hesabı uzun sürer."

 

Öğüt almak isteyen kimseler için şu dört esas vaiz olarak yeter. Hadis-i şerifte vurgulanmak istenen bu üç önemli görevin yapılmasının Allah'a ve ahiret gününe imana dayandırılması, bu işlerin önemine dikka­ti çekmek içindir. Yoksa bu görevleri yerine getirmeyenlerin imansız ol­duğunu ifade etmek için değildir.

 

Bu tıpkı bir kimsenin kendi çocuğunu kendine itaata teşvik için, "Eğer sen, benim çocuğumsan emirlerime itaat et" demesine benzer.