باب
الدليل على أن
من خصال
الإيمان أن
يحب لأخيه
المسلم ما يحب
لنفسه من
الخير
17- KENDİSİ İÇİN
SEVDİĞİ İYİLİĞİ, MÜSLÜMAN KARDEŞİ İÇİN SEVMENİN İMAN'IN HASLETLERİNDEN OLDUĞUNA
DELİL BABI
71 - (45) حدثنا
محمد بن
المثنى وابن
بشار، قالا:
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة. قال:
سمعت قتادة
يحدث عن أنس
بن مالك، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: "لا
يؤمن أحدكم
حتى يحب لأخيه
(أو قال لجاره)
ما يحب لنفسه".
[:-168-:] Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip
dediler ki. Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet
etti. Dedi ki: Katadeyi Enes b. Malik'den, o da
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işitmiş olarak rivayet ederken dinledim.
Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem): "Sizden hiçbir kimse kendisi için sevdiğini kardeşi için
-yahut, komşusu için, dedi- sevmedikçe iman etniş olmaz. "
Diğer tahric: Buhari,
13; Tirmizi, 59. Bu sahih bir hadistir diyerek, 2515; Nesai, 5031, 5054; İbn
Mace, 66; Tuhfetu'l-Eşraf, 1239
A.DAVUDOĞLU
AÇIKLAMA: Bu hadis Sahih-i Müslim ile Abd b. Humeyd’in «Müsnedinde
ve Nesai'nin bir rivayetinde şek ile tesbit edilmiş; ve «Din kardeşi için de
yahud komşusu içinde dilemedikçe...» denilmiştir. Başka muhaddisler onu şeksiz
olarak; (Din kardeşi içinde) şeklinde rivayet ederler.
Hadîsi
Buhari Tirmizi Nesai Abd b. Humeyd, Ebu Bekir İsmaîli, İbni Mendeh ve İbrii
Hibban dahi tahric etmişlerdir.
Ulema-i
Kiramın beyanına göre hadîsin manası: Kendisi için dilediğini din kardeşi için
de dilemedikçe tam îman etmiş olamaz, demektir. Yoksa asl-ı îman kendinde bu
sıfat bulunmayanda da vardır. Maksad; din kardeşi için taat ve mubah olan
şeyleri dilemektir. Nitekim Nesai'nin rivayetinde bu cihet tasrih edilmiştir.
Ebu
Amr İbni Salah diyorki: «Kendisi için dilediğini din kardeşi için de dilemek
adeta imkansız derecede güç sayılan şeylerdendir. Halbuki mesele öyle değildir.
Çünkü hadîsin ma'nası; İslamda sizden biriniz kendisi için dilediği şeyin
(aynini değil) mislini din kardeşi için de dilemedikçe tanı îman etmiş olmaz
demektir. Bunu yapmak, kendine verilen ni'metten hiç bir şey noksan kalmamak ve
kendine verilene dokunmamak şartı ile din kardeşine de böyle bir nimetin
verilmesini istemekle olur. Bu kalb-i selim sahibi olan bir kimse için
kolaydır. Yalnız bozuk kalbli olana güç gelir. Allah bize ve bilcümle din
kardeşlerimize afiyetler versin.»
İbni
Salahın imkansız derecede güç saydığı şey; kendisi için dilediği bir şeyin
aynısını din kardeşi için de dilemektir. Bu ister hissî ister ma'nevi şeylerde
olsun hemen'hemen imkansızdır. Çünkü bir insan kendine nasib olan bir ni'metin
kendinden alınarak başkasına verilmesini kolay kolay istemez. Ayni ni'metin hem
kendinde kalmasına hem başkasının olmasına ise imkan yoktur. Zira bir cevher
veya arazın ayni zamanda iki yerde bulunması imkansızdır.
Hadîs-i
şerifde bahsedilen îmandan murad, iman-ı kamil olduğuna göre şöyle bir sual
varid olmaktadır; Şu halde kendisi için dilediği şeyleri din kardeşi için de
dileyen kimse dînin sair erkanını yapmasa bile mü'min-i kamil olmak
icabeder.
Cevap:
Bu söz bir mübalegadir. Onun için burada dilek sanki imanın en büyük rüknü imiş
gibi gösterilmiştir. Yahud bu dilek imanın diğer rükünlerini de istilzam eder.
Kamil
îman sahibi olmak için kendine dilediği şeylerin mislini din kardeşine dilemek
lazım geldiği gibi bunun zıddı yani kendisi için kötü gördüğü şeyleri din
kardeşi için de kötü görmek imanın kemalindendir. Ancak dilemekle kötü görmek
birbirinin zıddı oldukları ve biri zikredilince derhal öteki de hatıra
geleceği için hadisde iki zıddan birinin zikriyle iktifa edilmiştir.
Ebu
Abdillah el-Übbî, bu hadîsin dünya umuru hakkında varid olduğunu, ahiret umuru
hakkında ise Allahu Teala'nın «Bu hususta yarışçılar müsabaka yapsın!
(Mutaffifin:
26)» buyurduğunu söylerken ahiret hususunda din kardeşinden daha üstün mertebe
dilemenin caiz olduğuna işaret etmiştir.
2 - (45) وحدثني
زهير بن حرب.
حدثنا يحيى بن
سعيد عن حسين
المعلم، عن
قتادة، عن
أنس، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم قال:
"والذي
نفسي بيده! لا
يؤمن عبد حتى
يحب لجاره (أو
قال لأخيه) ما
يحب لنفسه".
[:-169-:] Bana Zübeyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yahya b.
Said, Hüseyn el-MualIim'den, 0 da Katade'den, o da Enes'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen
rivayet eyledi. Efendimiz:
"Nefsim elinde
olana yemin ederim ki, hiçbir kul kendisi için sevdiğini komşusu için de
-yahut, kardeşi için de, dedi- sevmedikçe iman etmiş olmaz. "
NEVEVİ ŞERHİ: "Hiç biriniz kendisi için sevdiğini, kardeşi için
-yahut komşusu için dedi- ... iman etmiş olmaz." Hadis Müslim' de bu
şekilde kardeşi için yahut komşusu için diye şek ile rivayet edilmiştir. Abd b.
Humeyd'in Müsned'inde de bu şekilde şek iledir. Buhari ve başkalarında ise şek
sözkonusu olmaksızın "kardeşi için" diye rivayet edilmiştir.
İlim
adamları -Allah'ın rahmeti onlara olsun- şöyle demişlerdir: Tam iman etmiş
olmaz, anlamındadır. Yoksa iman asıl itibarıyla bu nitelikte olmayan kimseler
için de elde edilmiş olur.
Sözkonusu
edilen sevgi ise, kendisi için sevdiği itaat ve mubah şeyleri kardeşi için de
sevmesidir. Buna da bu hadisin Müslim tarafından nakledilen rivayetinde geçen:
"Kendisi için sevdiği hayrı, kardeşi için sevmedikçe" lafızları
delildir. Şeyh Ebu Amr b. es-Salah der ki: Böyle bir iş zor ve imkansız
işlerden sayılabilir oysa durum böyle değildir çünkü bunun anlamı kendisi için
sevdiğini Müslüman kardeşi için sevmedikçe hiçbirinizin imanı kemal bulmaz,
demektir. Bu da kendisinin elde ettiğinin bir benzerini kendi elinde bulı:nan
ile ortaklığı sözkonusu olmaksızın kardeşinin üzerindeki nimet, kendisindeki
nimeti herhangi bir şekilde eksiltmeksizin onun tarafından da elde edilmesini
sevmekle gerçekleşir. Böyle bir sevgi ise selim bir kalp için kolaydır ama bu
ancak kin ve hased dolu kalp için zordur. Allah bize de, bütün kardeşlerimize
de afiyet versin. Allah en iyi bilendir.
Hadisin
isnadına gelince, "Müslim (rahimehullah) dedi ki: Bize Muhammed b.
el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis etti... Enes'ten." Bunların hepsi
Basrahdır. Allah en iyi bilendir.