DEVAM: 33- ENSARI VE ALİ (r.a.)'I
SEVMENİN İMAN'DAN OLDUĞUNA, ONLARA BUĞZ ETMENİN DE MÜNAFIKLIĞIN ALAMETLERİNDEN
OLDUĞUNA DELİL BABI
131 - (78) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا وكيع
وأبو معاوية،
عن الأعمش. ح
وحدثنا
يحيى بن يحيى
(واللفظ له)
أخبرنا أبو معاوية،
عن الأعمش، عن
عدي بن ثابت،
عن زر، قال:
قال علي:
والذي
فلق الحبة
وبرأ النسمة!
إنه لعهد
النبي الأمي
صلى الله عليه
وسلم إلى "أن
لا يحبني إلا
مؤمن، ولا يبغضني
إلا منافق".
[:-237-:] Bize Ebu Bekir İbni Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize
Veki' ile Ebu Muaviye, A'meş'den rivayet ettiler. H.
Bize Yalıya b. Yahya
dahî rivayet etti. Bu lafız onundur. (Dediki): Bize Ebu Muaviye, A'meş'den, o
da Adiy b. Sabit'den, o da Zırr'den naklen haber verdi. Zirr demiş ki: Ali dedi ki:
Taneyi yaran ve canı
yaratan hakkı için yemin ederim. Şüphesiz ki bu söyleyeceğim) ümmi Nebi'nin
bana olan ahdidir: "Beni ancak mümin kişi sever ve ancak münafık olan bana
buğzeder."
Diğer tahric: Tirmizi,
2736; Nesai, 5033, 5037; İbn Mace, 114; Tuhfetu'l-Eşraf, 10092
DAVUDOĞLU
AÇIKLAMA: Ali b. Ebi Talib (r.a.)'m Nebi (s.a.v.)'e ne derece yakın
akraba hatta onun damadı olduğunu, İslamiyet uğurunda gösterdiği yararlıkları
ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in kendisini son derece severek
takdir ettiğini bilen bir kimsenin onu bundan dolayı sevmesi iman ve İslamının
sıdkına delalet eder. Yine bu sebepten ona buğzeden şüphesiz münafık olur.
Diğer ashab-ı kiramı sevmenin veya onlara buğzetmenin hükmü de budur.
NEVEVİ ŞERHİ (232, 233, 234, 235,
236 ve 237 numaralı hadisler için) :
Bu
babta, (232) "Münajığın alameti Ensar'a buğz etmek, mumının alameti
Ensar'ı sevmektir." Diğer rivayette (233): "Ensarı sevmek imanın
alameti, onlara buğzetmek münafıklığın alametidir." Diğerinde (234):
"Onları ancak mümin kişi sever ... buğzeder." Öbür rivayette (235 ve
236): ''Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kimse (2/63) Ensar'a buğz etmez"
buyurmaktadır. Ali (r.a.)'ın rivayet ettiği hadiste (237) de: "Taneyi
yaran, canı yaratan hakkı için bu ümmi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
bana olan ahdidir. Beni ancak mümin bir kimse sever ve bana ancak münafık bir
kimse buğzeder." Hadisleri yer almaktadır.
Daha
önceden de geçtiği gibi "ayet" alamet demektir. Bu hadisler, Ensar'ın
konumunu bilip, onların İslam dinine yardımlarını, İslam'ın güçlenmesi için
çaba ve gayretlerini, Müslümanları barındırmalarını, İslam dininin görevlerini
hakkıyla yerine getirdiklerini, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i ne kadar
sevip onun da kendilerine olan sevgisini, mallarını, canlarını onun uğrunda
feda etmelerini, İslam'ı üstün tutarak diğer insanlarla savaşıp, onlara
düşmanlık etmelerini bilen, aynı şekilde Ali b. Ebu Talib (r.a.)'ın Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ne kadar yakın olduğunu, Allah Rasulünün onu ne
kadar sevdiğini, onun İslam'a yardımını, desteğini ve bu hususta ileri geçen
hal ve hareketlerini bilen ve ayrıca Ensar'ı da, Ali'yi de bu sebepler
dolayısıyla seven bir kimsenin, bu sevgisinin imanının sahih, İslam'ının da
doğru olduğunun delillerindendir, demektir. Çünkü o böylelikle İslam'ın üstün
gelip, yükselişinden ötürü sevinmiş olur, şanı yüce Allah'ın ve Rasulünün razı
olduğu bir işi de yerine getirmiş olur.
Onlara
buğz eden kişi ise bu halin tam zıttı bir konumdadır. Bu buğzu da onun
münafıklığına ve içinin bozukluğuna delil görülür. Allah en iyi bilendir.
"Taneyi
yaran" sözü taneyi içinden bitkiyi yeşerterek yarıp çatlatan demektir.
"Canı yaratan" (2/64) insanı yaratan demektir. Nefsi yaratan diye de
açıklanmıştır. el-Ezheri: Neseme (canl'nin nefis olduğunu ve ruh taşıyan her
bir canlıya neseme denileceğini nakletmektedir. Allah en iyi bilendir.
Baptaki
senetlere gelince, Abdullah b. Abdullah b. Cebr' deki "abd" adları
küçültme ismi değildir (Ubeyd diye okunmaz). "Cebr"in Cabir olduğu da
söylenir.
Bera
b. kib isminde ise bilinen Bera'daki a'sının uzatılarak okunacağıdır. Hadis
alimleri, dil ve haber bilginleri ve bütün ilim mensupları arasında meşhur olan
'budur. Şeyh Ebu Amr b. es-Salah (rahimehullah) der ki: Ben bazı
dilbilginlerinden bu ismin kasr ile de, med ile de telaffuz edildiğini bellemiş
bulunuyorum.
Senette
geçen Yakub b. Abdullah el-Kari'nin nispetinde ye harfi şeddelidir, bilinen bir
kabile olan "el-Kare"ye mensuptur. "Zirr" isminde re harfi
şeddeli olup, bu kişi Zirr b. Hubeyş'dir. Uzun bir hayat sürmüş olanlardan
birisidir. Cahiliye dönemine yetişmiş ve 82 yılında 120 yaşında vefat etmiştir.
122 yaşında, 127 yaşında vefat ettiği de söylenmiştir. Esedli ve Kufelidir.
Müslim
(rahimehullah)'ın (232 numaralı hadiste): "Bize Muhammed b. el-Müsenna
tahdis etti: Enes'i şöyle derken dinledim." Sonra da (233 numaralı
hadiste): "Bize Yahya b. Habib el-Harisı tahdis etti ... Abdullah b.
Abdullah'tan, o Enes'ten" şeklindeki her iki senedin de -İbn Cebr
dışındakibütün ravileri Basralıdır. İbn Cebr ise Ensari ve Medinelidir. Daha
önce de Şube'nin Vasıtlı olmakla birlikte Basra'yı yurt edindiğini söylemiştik.
Allah en iyi bilendir.