DEVAM: 44- YANAKLARA VURMANIN, YAKALARI YIRTMANIN VE CAHİLİYE
DAVASINI GÜTMENİN HARAM KILlNDIĞI BABI
167 - (104) حدثنا
الحكم بن موسى
القنطري.
حدثنا يحيى بن
حمزة عن
عبدالرحمن بن
يزيد بن جابر؛
أن القاسم بن
مخيمرة حدثه
قال: حدثني
أبو بردة بن
أبي موسى. قال: وجع أبو
موسى وجعا
فغشي عليه.
ورأسه في حجر
امرأة من
أهله. فصاحت
امرأة من
أهله. فلم
يستطع أن يرد
عليها شيئا.
فلما أفاق
قال: أنا بريء
مما برئ منه
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فإن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم برئ من
الصالقة
والحالقة
والشاقة.
[:-283-:] Bize Hakem b. Musa el-Kantariy
rivayet etti. (Dediki)' Bize Yahya b. Hamza, Abdurrahman b. Yezîd b. Cabir'den
rivayet etti. Ona Kaasim b. Muhaymira rivayet etmiş. Demişki:
Bana Ebi Bürdete'bni Ebî
Musa rivayet etti. Dedi ki:
Ebu Musa çok hasta oldu ve bayıldı. Başı kadınlarından birinin
kucağında idi. Bunun üzerine kadınlarından biri bir çığlık kopardı. Fakat Ebî Musa ona bir şey söyleyemedi. Ayıldığı vakit:
«Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
berî olduğu bir şeyden ben de beriyim. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) va veylacı,
saçını traş eden ve elbisesini yırtan kadınlardan berî idi.» dedi.
Diğer tahric: Buhari, 1234; Tuhfetu'l-Eşraf, 9125
NEVEVİ ŞERHİ: "Vaveylacı, saçlarını tıraş eden, elbiselerini
yırtan" ibaresi diğer rivayette "Ben saçlarını tıraş eden vaveyla
edip, bağıran, elbiselerini yırtandan uzağı m " şeklindedir. Vaveylacı
anlamındaki laflZ asıl nüshalarda sad
ile "es-salika" şeklinde geldiği gibi sin
ile de gelmiştir. Her ikisi de sahihtir (mastar olarak) es-selk
ve es-salk (fiil olarak da) seleka
ve salaka şeklinde iki ayrı söyleyiştir. Bunun ism-u faili (sad ile) salika ve (sin ile) selika şeklinde gelir. Musibet halinde
sesini yükselten kadına denilir.
Saçlarını
tıraş eden (el-halika) ise musibet esnasında saçlarını tıraş eden kadına denir.
Elbiselerini yırtan "eş-şakka" da musibet halinde elbisesini
yırtandır. Meşhur, zahir ve bilinen anlamı budur. Kadı Iyaz
ise İbnu'I-A'rabl'den şöyle
dediğini nakletmektedir: Salk yüze vurmaktır.
Cahiliye davasını gütmek ile ilgili olarak da Kadı Iyaz:
Bu ölen için feryat ve figan edip ağıt yakmak, vaveyla diye bedduada bulunmak
ve benzeri sözler söylemektir. Cahiliye kaydından kasıt ise İslam'dan önceki
dönemde yapılan işlerdir .
(104) حدثنا
عبد بن حميد
وإسحاق بن
منصور، قالا:
أخبرنا جعفر
بن عون.
أخبرنا أبو
عميس. قال:
سمعت أبا صخرة
يذكر عن
عبدالرحمن بن
يزيد وأبي
بردة بن أبي
موسى، قالا: أغمي
على أبي موسى
وأقبلت
امرأته أم
عبدالله تصيح
برنة. قالا: ثم
أفاق. قال: ألم
تعلمي (وكان يحدثها)
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم قال "أنا
بريء ممن حلق وسلق
وخرق".
[:-284-:] Bize Abd b. Humeyd
ile İshak b. Mansur rivayet ettiler. Bediler ki; Bize Ca'fer
b. Avn haber verdi (Dedi ki): Bize Ebu Umeys haber verdi. Dedi ki:
Ben Ebu Sahra'dan dinledim. Abdurrahman
b. Yezid ile Ebu Bürdete
b. Ebî Musa'dan naklen anlatıyordu. Demişler ki:
Ebu Musa bayıldı, karısı Ümmü
Abdullah iniltiyle feryat ederek geldi. Dediler ki: (Ebu
Musa) kendisine gelince (zeveesine): Sen Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ben (musibet dolayısıyla) saçını tıraş
eden, feryat eden, elbisesini yırtan kimselerden uzağım " dediğini
bilmiyor musun, dedi. -(Çünkü Ebu Musa) ona (bunu) tahdis ediyordu.-
Diğer tahric: Nesai, 1862; İbn Mace, 1586; Tuhfetu'I-Eşraf, 9020, 9081
NEVEVİ ŞERHİ: Diğer isnatla: "Ebu Umeys, Ebu Sahra'dan"
isnadında geçen Ebu Umeys'in
adı Utbe b. Abdullah b. Utbe
b. Abdullah b. Mesud'dur. Bunu Hakim,
Efradu'l-kuna arasında
zikretmiştir ki, künyesi onun gibi olan başka birisi yok demektir. Ebu Sahra burada böyle zikredildiği gibi, meşhur olan
künyesi de budur. Sonundaki te zikredilmeksizin Ebu Sahr da denilir. Adı Cami' b,
Şeddad' dır.
"İnilti
ile feryat ederek" ibaresi ile ilgili olarak el-Metali sahibi şöyle diyor:
İnilti
(ranne) bazllaflZların
tekrar edildiği ağlamakla birlikte çıkartılan bir sestir. Sabit'in: Hadiste
"inleyen kadına lanet olunmuştur" ifadesi muhtemelen hadisi
nakledenlerden birisine ait bir sözdür. el-Metali
sahibinin açıklaması burada sona ermektedir.
Dilcilerin
açıklamalarına göre ise ranne (inilti) ranin ve iman aynı anlamdadır.
Kadı
Iyaz (rahimehullah) dedi
ki: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Ben ...
den uzağı m " buyruğu bu işleri yapan kimselerden
uzağım yahut bu işlerin gerektirdiği cezadan ya da beyan etmem gereken şeylerin
sorumluluğundan uzağı m demektir. Beri/uzak olmanın asıl anlamı ayrı olmaklır. Kadı Iyaz'ın
açıklamaları burada sona ermektedir.
Bu
buyruğun zahirinin kastedilmiş olması da mümkündür. O da bu işleri yapan
kimselerden uzak olmak anlamıdır. Bu durumda ayrıca hazfedilmiş ifadelerin
varlığını takdir etmeye gerek yoktur.
(104) حدثنا
عبدالله بن
مطيع. حدثنا
هشيم عن حصين،
عن عياض
الأشعري، عن
امرأة أبي
موسى، عن أبي
موسى عن النبي
صلى الله عليه
وسلم. ح
وحدثنيه حجاج
بن الشاعر.
حدثنا
عبدالصمد قال:
حدثني
أبي. حدثنا
داود (يعني
ابن أبي هند)
حدثنا عاصم،
عن صفوان بن
محرز، عن أبي
موسى، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. ح
وحدثني الحسن بن
علي الحلواني.
حدثنا
عبدالصمد.
أخبرنا شعبة،
عن عبدالملك
بن عمير، عن
ربعي بن حراش،
عن أبي موسى،
عن النبي صلى
الله عليه وسلم،
بهذا الحديث.
غير أن في
حديث عياض
الأشعري قال
"ليس منا" ولم
يقل "بريء".
[:-285-:] Bana Abdullah b. Muti' de tahdis
etti. Bize Huşeym, Husayn'den
tahdis etti. O Iyas el-Eş'ari'den (2/21a), o Ebu
Musa'nın hanımından, o Ebu Musa'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
(diye rivayet etti). (H) Bunu bana Haccac b. eş-Şair de
tahdis etti. Bize Abdussamed
tahdis etti. Bana babam tahdis
etti. Bize Davud -yani b. Ebu
Hind- tahdis etti. Bize
Asım, Safvan b. Muhriz'den,
o Ebu Musa'dan, o Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den (H). Bize el-Hasan b. Ali el-Hulvani de tahdis etti. Bize Abdussamed tahdis etti. Bize
Şube, Abdulmelik b. Umeyr'den
haber verdi. O Rib'i b. Hiraş'dan,
o Ebu Musa'dan, o Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den bu hadisi nakletti. Şu kadar
var ki Iyaz el-Eş'ari'nin
hadisinde:
"Bizden
değildir" demiş ama "uzaktır" dememiştir.
Diğer tahric: Nesai, 1865'te Ebu Musa'nın zevcesinden, o Ebu
Musa'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye; Tuhfetu'l-qraf, 9153. Safvan b. Muhriz'in Ebu Musa'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
diye gelen rivayetini de Nesai, 1860; Tuhfetu'l-Eşraf, 9004; Rib'i b. Hiraş'ın Ebu Musa'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
diye naklettiği rivayeti ise yalnızca Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 8988
NEVEVİ ŞERHİ: "Bana el-Hasan b.
Ali el-Hulv€ını tahdis etti. Bize Abdussamed tahdis etti. Bize Şube bildirdi." Sonra da hadisi merfu olarak zikretti. Kadı Iyaz
dedi ki: Bu hadisi Şube' den mevkuf olarak rivayet etmektedirler. Hadisi ondan Abdussamed dışında merfu olarak
rivayet eden yoktur.
Derim
ki: Bu doğru ve tercih edilen görüşe göre zarar vermez. Çünkü hadisi bazı raviler mevkuf, bazıları merfu
olarak rivayet etmişse; yahut bazıları muttasıl diğer
bazısı mürselolarak rivayet etmişse hüküm merfu ve mevsul rivayetin
lehinedir. Zayıf bir görüş olarak mevkuf ve mürselin
lehinedir de denilmiştir. Daha hafız olanın rivayetine itibar edilir, daha çok ravinin naklettiğine bakılır da denilmiştir ama sahih olan
birincisidir. Bununla birlikte Müslim (rahimehullah)
bu isnadı sadece ona dayanarak zikretmiş değildir, o bunu mutabaat
olmak üzere zikretmiştir. Biraz önce bu türden olan rivayetler hakkında
açıklamalarda bulunmuştuk.
DAVUDOĞLU
AÇIKLAMA: Hadis müttefekun aleytir. Buhari onu «Cenaze» bahsinde tahriç
etmiştir. İbni Mace 'deki
rivayetinde «hamişe» yani yüzünü tırnaklayan, yakalarını yırtan, vay halime
diye feryad eden kadına Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellemj'in la'net buyurduğu kaydedilmektedir. Mezkur
rivayeti İbni Itban sahih
bulmuştur.
Hadisin
muhtelif rivayetlerinden anlaşıldığına göre Ebu Musa
(Radiyallahu anh) 'ın hastalığı Hz. Ömer tarafından Basra'ya valî gönderildiği zamana tesadüf etmektedir.
Nesaî'nin Sünneninde Hz. Ebu Musa'nın karısının Ümmü Abdillah binti Devme olduğu bildiriliyor. Bazıları isminin Safiyye olduğunu söylerler; ve: «Ebu Bürdete'bnî Musa'nın annesi
bu kadındır.» derler.
Berî olmak: ayrılmak demektir. Şu halde: «Ben ondan beriyim.»
demek «Ben ondan ayrıyım ma'nasma
gelir. El-Mühelleb bunun: yapılan işe razı olmamak
manasına geldiğini söyler.
Hadis-i
şerif bunların üçüne de şamil olduğu halde İmam
Buharî babın başmda
yalnız musibet zamanında saç yolmayı zikreder. Çünkü kadınlar hakkında bunların
en çirkini saçını yolmaktır.
Nevevî 'nin beyanına göre: nüdbe (yanî Ölenin eyiliklerini sayarak ağlamak), niyaba
(yani ölüye yas ederek sesle ağlamak), yüzünü döğmek,
yakalarını yırtmak, yüzünü tırmalamak, saçlarını dağıtmak, «helak olayım», «kahrolayim» diye beddua etmek büittifak
haramdır. Bazıları 'bunlara mekruh demişse de Aynı
onun bundan kerahet-i tahrimiyye kasdettiğini, zira böyle şeylerin biz Hanefllerce
de haram olduğunu söylemektedir.
Hadisin
Hasen el-Hulvanî tarikında Abdüssamed'in, Şu'be 'den merfu' olarak
rivayetine Kaadî lyaz i'tiraz etmiş; ve ulemanın bu
hadisi Şu'be'ye mevkuf bulduklarını, Abdüssamed'den başkasının onu merfu'
rivayet etmediğini soylemişse de Nevevi
kendisine şöyle cevap vermiştir: «Sahih ve muhtar olan mezhebe göre bu zarar
etmez; çünkü bir hadisi ravilerden bazısı mevkuf, bazısı
merfu' yahud bazısı
muttasıl bazısı mürsel rivayet ederse o hadîse merfu' ve muttasıl hükmü verilir. Bazıları mevkuf ve mürsel hükmü verileceğini söylemişler. Bir takımları daha
belleyişli ravilerin hadisiyle amel edilir
demişlerdir. Ekseriyete göre hüküm verilir; diyenler bile olmuştur. Fakat sahih
olan kavil, birincisidir. Bununla beraber Müslim merhum bu isnadı i'timad edilsin diye zikretmemiştir; o bunu ancak mütabeat için zikretmiştir, ki bu
hususta yakında söz etmiştik.»