DEVAM: 80- MÜMİNLERİN
AHİREITE ŞANI YÜCE RABLERİNİ GÖRECEKLERİNİN İSPATI BABI
297- (181) حدثنا
عبيدالله بن عمر
بن ميسرة. قال:
حدثني
عبدالرحمن بن
مهدي. حدثنا
حماد بن سلمة
عن ثابت
البناني، عن
عبدالرحمن بن
أبي ليلى، عن
صهيب، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: "إذا
دخل أهل الجنة
الجنة، قال
يقول الله
تبارك وتعالى:
تريدون شيئا
أزيدكم؟
فيقولون: ألم
تبيض وجوهنا؟
ألم تدخلنا
الجنة وتنجنا
من النار. قال
فيكشف الحجاب.
فما أعطوا
شيئا أحب
إليهم من
النظر إلى
ربهم عز وجل".
[:-448-:] Bize Ubeydullah b. Ömer b. Meysere rivayet etti. Dediki;
Bana Abdurrahman b. Mehdi rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad b. Seleme, Sabit
el-Bunani'den, o da Abdurrahman b. Ebi Leyla'da» o da Suhayb’dan Suhayb, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle
buyurduğunu nakletti:
"Cennet ehli
cennete girdikten sonra Allah Tebareke ve Teala şöyle buyuracak: Size daha
fazla bir şey vermemi istiyor musunuz? Onlar: Yüzlerimizi ak etmedin mi? Bizi
cennete koyup, cehennemden korumadın mı (daha ne isteyelim), diyecekler. Bunun
üzerine yüce Rabbimiz hicabı açacak. Aziz ve Celil Rablerine bakmaktan daha çok
sevdikleri hiçbir şey onlara verilmiş olmayacaktır. "
Diğer tahric: Tirmizi,
2552; İbn Mace, 187; Tuhfetu'I-EşrM, 4968
NEVEVİ ŞERHİ: "Bize Abdullah b. Ömer b. Meysere tahdis etti. ..
Cennetlikler cennete girdiği zaman ... " (3/16) Bu hadisi bu şekilde
Tirmizi, Nesai, İbn Mace ve başkaları Hammad b. Seleme'nin, Sabit'ten, o İbn
Ebu Leyla'dan, o Suhayb'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye
rivayet etmişlerdir. Ebu İsa et-Tirmizi, Ebu Mesud edDımeşki ve başkaları da
şöyle demişlerdir: Bu hadisi bu şekilde Sabit'ten merfu olarak Hammad b.
Seleme'den başkası rivayet etmemiştir. Ayrıca bunu Süleyman b. el-Muğire,
Hammad b. Zeyd ve Hammad b. Vakid, Sabit'ten, o İbn Ebi Leyla'dan onun sözü
olarak rivayet etmiş olup, bu rivayette Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
adı da, Suhayb'in adı da geçmemektedir.
Bunların
bu söyledikleri hadisin sıhhatini olumsuz olarak etkilemez. Çünkü bizler daha
önceki fasıllarda fakihlerin, usul alimlerinin ve muhakkık muhaddislerin
tercihen kabul ettikleri Hatib Bağdadi'nin de sahih olduğunu belirttiği doğru
(sahih) kanaatin şu olduğunu belirtmiştik: Bir hadisi sika ravilerinin bazısı
muttasıl, diğer bazısı mürsel yahut bazıları merfu, diğer bazısı mevkuf olarak
rivayet edecek olurlarsa, hadisin muttasıl ve merfu olduğuna hükmedilir. Çünkü
bu şekildeki rivayet sika bir ravinin ziyadesidir, böyle bir ziyade ise bütün
mezhep ve fırkalarm çoğunluğu tarafmdan kabul edilmiştir. Allah en iyi
bilendir.
298- (181) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا يزيد بن
هارون عن حماد
بن سلمة، بهذا
الإسناد.
وزاد: ثم تلا
هذه الآية:
{للذين أحسنوا
الحسنى
وزيادة} [10/يونس/
الآية-26].
[:-449-:] Bunu bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti. Bize Yezid
b. Harun, Hammad b. Seleme'den bu isnad ile tahdis etti ve şunu ekledi: Sonra
da şu: "İhsan da bulunanlara el-Hüsna ve daha fazlası vardır."
(Yunus, 26) ayetini okudu.
Tahric bilgisi 448 ile
aynı.
DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: Hadis-i Şerif bütün tarikleriyle mu'minlerin cennet'te
Allah Tealayı göreceklerine delâlet etmektedir. Geçen bâblardada izah ettiğimiz
gibi Allah Teâlâ'yı görmek bütün ehl-i sünnet imamlarına göre aklen caizdir.
mu'minlerin cennette onu göreceklerine dair icma-i ümmet vardır. Vakıa ehl-i
bid'attan Mu'tezile ile Hariciler ve Mürcie taifesinin bazıları Allah Teâlâ'yi
mahlukâtından hiç biri göremez onu görmek aklen imkânsızdır, demişlerse de bu
kavil hem sarih bir hata, hemde kabih bir cehildir. Zaten İcma-i ümmetten sonra
ortaya atılmış bir bid'attır. Âhirette mu'minlerin Allah'ı göreceği, kitap, sünnet
ve icma-ı ümmetle sabittir. Eshab-ı kiram ile onlardan sonra gelen selef-i
salihin bu hususta icma' etmişlerdir. Ehl-i bid'atın esassız iddialarına ehl-i
sünnet ulemâsının verdiği cevaplar meşhurdur, bunlar kelâm kitaplarında
görülebilir. Yine geçen bâblarda görmüştük ki; dünya gözü ile Allah Tealayı
görmenin mümkün olup olmadığı ehl-i sünnet ulemâsı arasında ihtilaflıdır.
Mümkündür diyenler olduğu gibi; değildir diyenlerde olmuştur. Hatta Selef ve
halefin kelâm ulemâsına göre; Teâlâ Hazretleri dünya gözü ile görülemez. İmam-ı
Kuşeyri meşhur Risalesinde imam Ebu'l-Hasen el-Eşarî 'den iki kavil rivayet
eder. Onların birine göre Allah Tealayı dünyada görmek caiz diğerine göre caiz
değildir. Nasr b. Alî hadisi müteşabihattandır. Yani, mânasını bu dünyada anlamak
imkânsızdır. Çünkü Hadis-i Şerifte geçen ridâ ve kibriya lâfızları bizim,
bildiğimiz örtü, âbâ, azamet ve büyüklenme mânalarına değildir.
Kurtubî
«Azamet ve kibriya elbise cinsinden değildir. Bunlar mecazdır. Münasebet şudur
ki; abâ ile gömlek nasıl insana mahsus ve bu bâbta ona müşarik yoksa azamet,
kibriya da Allah Tealaya mahsustur. Bu hususta ona ortak olan yoktur.» diyor.
Müteşabih
âyet ve hadisler hakkında söz etmekten çekinen selef-i saHhin: «Bunların
te'vilini ancak Allah' bilir» deyip geçerler te'vil eden ulemâ ise; buradaki
veehden murâd Allah'ın zâtından, ridâ da azametinden kinayedir derler.