SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

NAMAZ BAHSİ

<< 430 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

119 - (430) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وأبو كريب. قالا: حدثنا أبو معاوية عن الأعمش، عن المسيب بن رافع، عن تميم بن طرفة، عن جابر بن سمرة؛ قال:

 خرج علينا رسول الله صلى الله عليه وسلم. فقال "مالي أراكم رافعي أيديكم كأنها أذناب خيل شمس؟ اسكنوا في الصلاة" قال ثم خرج علينا فرآنا حلقا. فقال "ما لي أراكم عزين؟" قال ثم خرج علينا فقال "ألا تصفون كما تصف الملائكة عند ربها؟" فقلنا: يا رسول الله! وكيف تصف الملائكة عند ربها؟ قال "يتمون الصفوف الأول. ويتراصون في الصف".

 

[ش (شمس) جمع شموس. مثل رسول ورسل. وهي التي لا تستقر بل تضرب وتتحرك بأذنابها وأرجلها. (حلقا) جمع الحلقة، بسكون اللام، على غير قياس. وقال النووي: بكسر الحاء، وفتحها، لغتان. جمع حلقة، بإسكان اللام. (عزين) أي جماعات في تفرقة. جمع عزة. وأصلها عزوة. فحذفت الواو وجمعت جمع السلامة على غير قياس].

 

{119}

Bize Ebu Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebu Kureyb rivayet ettiler. Dedilerki: Bize Ebu Muâviye, A'meş'den, o da Müseyyeb b. Rafi'den, o da Temim b. Tarefe'den, o da Câbir b. Semure'den naklen rivayet etti. Câbir şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yanımıza geldi. Ve:

 

«Acep neden sizleri hırçın atların kuyrukları gibi, ellerinizi kaldırmış görüyorum! Namazda sakin olun!» buyurdular. Sonra (Başka bir defa) yine yanımıza çıktı ve bizi halkalar halinde görerek:

 

«Acep sizi neye dağınık cemâatler halinde görüyorum» dedi. Başka bir sefer yine yanımıza çıktı ve:

 

«Siz meleklerin Rableri katında saff saff durdukları gibi saf bağlayıp dursanız ya!»  buyurdular. Biz:

 

Yâ Resulallah! Melekler Rableri katında nasıl saf olurlar? dedik:

 

«İlk safları tamamlarlar, ve safda sıkışık dururlar.»  buyurdu.

 

 

(430) وحدثني أبو سعيد الأشج. حدثنا وكيع. ح وحدثنا إسحاق بن إبراهيم. أخبرنا عيسى بن يونس. قالا جميعا: حدثنا الأعمش، بهذا الإسناد، نحوه.

 

{….}

Bana Ebu Saîd El-Eşecc rivayet etti. (Dediki): Bize Veki' rivayet etti. H.

 

Bize İshak b. İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Bize İsa b. Yunus haber verdi. Her iki râvi: «Bize Â'meş bu isnatla bu hadisin mislini rivayet etti.* demişlerdir.

 

 

İzah:

Şums yahut Şumus: Yerinde duramayan ve daima kıpırdayıp kuyruklarını sallayan atlar demektir. Müfredi Şemus ve Şâmis gelir.

 

Ashabı kiram namazda selâm verirken elleriyle iki tarafa işaret e-derlerdi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onların bu fiilini tasvip etmedi ve bu hareketlerini hırçın at kuyruklarına benzeterek kendilerini bundan men etti; namazda sakin sakin durmalarını tavsiye buyurdu.

 

izin: Cemaatlar manasınadır. Müfredi «ize» dir. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in ashabını ayrı ayrı cemâatler halinde görmesi kuvvetli bir ihtimâle göre namaz hâricinde olmuştur.

 

Onları bu halde görünce dinin emrettiği İslâm birliğinin tahakkuk edemeyeceğinden endişe duymuş ve kendilerini dağınık bulunmaktan men'etmiştir. Bâzıları bunun namazda olduğuna ihtimâl vermişlerdir. Çünkü namazda dağınık bir halde bulunmak safların parçalanmasına sebep olur. Fakat bu ihtimâl zayıftır. Râvî'nin: «Resulullah (Sallaİlahu Aleyhi ve Sellem) bizi halkalar halinde gördü» demesi, namazda olmadıklarına delildir. Zira halka yuvarlak olduğu için, halka halinde oturanların bâzıları kıbleye sırtlarını çevirmiş vaziyette otururlar.