SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

YAĞMUR DUASI NAMAZI BAHSİ

<< 894 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

1- (894) حدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن عبدالله بن أبي بكر ؛ أنه سمع عباد بن تميم يقول: سمعت عبدالله بن زيد المازني يقول:

 خرج رسول الله صلى الله عليه وسلم إلى المصلى فاستسقى. وحول ردائه حين استقبل القبلة.

 

[ش (وحول ردائه) قال النووى: قال أصحابنا: لإن التحول شرع تفاؤلا بتغير الحال، من القحط إلى نزول الغيث والخصب، ومن ضيق الحال إلى سعته].

 

{1}

Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. Dediki: Mâlik'e, Abdullah b. Ebû Bekir'den dinlediğim, onun da Abbad b. Temîm'den: Ben Abdullah b. Zeyd El-Mâziniyi şöyle derken işittim, diyerek rivayet ettiği şu hadisi okudum:

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namazgah'a çıkarak yağmur duası yaptı. Kıbleye döndüğü vakit cübbesinl ters çevirdi.»

 

 

2 - (894) وحدثنا يحيى بن يحيى. أخبرنا سفيان بن عيينة عن عبدالله بن أبي بكر، عن عباد بن تميم، عن عمه. قال:

 خرج النبي صلى الله عليه وسلم إلى المصلى. فاستسقى واستقبل القبلة. وقلب رداءه. وصلى ركعتين.

 

{2}

Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyan b. Uyeyne, Abdullah b. Ebî Bekir'den, o da Abbad b. Temimden, o da amıcasından naklen haber verdi. Şöyle demiş:

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namazgaha çıkarak yağmur duası yaptı ve kıbleye karşı döndü. Cübbesini ters çevirdi; iki rekat da namaz kıldı.»

 

 

3 - (894) وحدثنا يحيى بن يحيى. أخبرنا سليمان بن بلال عن يحيى بن سعيد. قال: أخبرني أبو بكر بن محمد بن عمرو ؛ أن عباد ابن تميم أخبره ؛ أن عبدالله بن زيد الأنصاري أخبره ؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم خرج إلى المصلى يستسقي. وأنه لما أراد أن يدعو، استقبل القبلة، وحول رداءه.

 

{3}

Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b. Bilâl, Yahya b. Said'den naklen haber verdi. Demişki: Bana Ebû Bekir b. Muhammed b. Amr haber verdi; Ona da Abbâd b. Temim haber vermiş, ona da Abdullah b. Zeyd El-Ensârî haber vermişki,

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yağmur duası için namazgaha çıkmış, duâ etmek isteyince kıbleye dönmüş ve cübbesini ters çevirmiş.

 

 

4 - (894) وحدثني أو الطاهر وحرملة. قالا: أخبرنا ابن وهب. أخبرني يونس عن ابن شهاب. قال: أخبرني عباد بن تميم المازني؛ أنه سمع عمه، وكان من أصحاب رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول:

 خرج  رسول الله صلى الله عليه وسلم يوما يستسقي. فجعل إلى الناس ظهره. يدعو الله واستقبل القبلة. وحول رداءه. ثم صلى ركعتين.

 

[ش (عمه) المراد بعمه عبدالله بن زيد بن عاصم المازني، المتكرر في الروايات السابقة].

 

{4}

Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele rivayet ettiler. Dedilerki. Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, ibni Şihâb'dan naklen haber verdi. Demişki: Bana Abbâd b. Temim El-Mâzîni haber verdi. O da Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabından biri olan amıcasmı şöyle derken işitmiş:

 

«Bir gün Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yağmur duasına çıktı» müteakiben arkasını cemaata vererek Allah'a duâ etmeye başladı ve kıbleye döndü. Cübbesini de ters çevirdi. Sonra İki rek'at namaz kıldı.»

 

 

İzah

Bu hadîsi Buhârî «İstiska» bahsinin bir kaç yerinde; Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve îbni Mace dahî muhtelif yerlerde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.

 

«İstiskaa»: İçecek ve hayvanları ile nebatlarını sulayacak suyu bulunmayan yahut bulunup da yetmiyen yerler halkının ihtiyâç zamanında Allah Teâlâ'dan su niyaz etmeleridir.

 

Hanefiîler'e göre istiskaa, kitap ve sünnetle sabitdir.

 

Kitap» dan deliller

 

«Ey kavmim? Rabbinizden (evvelâ) af dileyin sonra da tevbe edin ki, sizin üzerinize semâdan bol bol yağmur göndersin.» [ Hud 52 ] ayet-i kerimesi ile emsali âyetlerdir.

 

Gerçi bu âyetlerde bahsi geçen Nebiler bizim Nebiimiz değil; Hz. Nûh ve Hz. Hûd (Aleyhimusselm) gibi geçmiş ümmetlere gönderilen Nebiler olup, duâ ve istiğfar hususunda yapmış oldukları tavsiyeler dahi kendi ümmetlerine âit ise de, Allah ve Resulü inkârsız şekilde hikâye etmiş olmak şartı ile eski şeriatlar bizim için dahî şeriat sayılır. Bunun mânâsı: O şeriatların bâzı ahkâmı bizim şeriatımızın bir cüz'ü olmak üzere bize meşru kılınmışdır.

 

Bu âyetlerde de hâl böyledir. Bahsimiz hadislerinden de anlaşılacağı vecihle istiska, sünnetle de meşru olmuşdur. Bu bâbda bir çok sahih hadisler rivayet olmuşdur.

 

îstiska hususunda kitap ile sünnetin isbât ettikleri haddi müşterek: istiğfar ile Allah'a hamd-ü sena ve duadır.

 

Yağmur duasında namaz mes'elesi Hanefiiler'e göre: Yalnız bir hadîsde zikredilmişdir. O da şâzzdır.

 

Anlaşılıyor ki yağmur duası eski ümmetlere de meşru olmuşdur. Bu cihet âyetlerle sabit olduğu gibi, bâzı hadîslerden de anlaşılmaktadır.

 

îmam Ahmed ile Hâkim'in Hz. Ebû Hureyre'den, rivayet ettikleri bir hadîsde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlardır: «Vaktiyle Süleyman (Aleyhisselâm) yağmur duasına çıktı ve sırtüstü yatarak ayaklarını semâya kaldırmış bir karınca gördü. Karınca: Yâ Rabbî! Biz, senin mahlûkaatından bir takım mahlûklarız. Senin suyundan müstağni değiliz, diyordu. Bunun üzerine Hz. Süleyman   (yanındakilere):

 

«Muhakkak başkasının duası sebebiyle sulandınız; dedi.» Bu hadîs de yağmur duasının eski ümmetlere meşru olduğunu gösterir.

 

Yağmur duası islâmîyetten evvel araplarda da vardı. îbni Asâkir şu rivayeti tahric etmişdir: «Mekke'lilere kıtlık isabet etmiş, Kureyş (Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in amıcası Ebû Tâlib 'e):

 

— Yâ Ebâ Tâlib! Bu vadiye kıtlık geldi. Çoluk çocuk kurağa tutuldu; gel bir yağmur duası yapıver! demişler. Bunun üzerine Ebû Tâlib, beraberinde bir çocuk, (ama) üzerinden siyah bir bulut açılmış güneş gibi bir çocuk (yâni âhir zaman Nebii onun etrafında da bir takım çocuklar olduğu hâlde duaya çıkmış.) Çocuğu alarak sırtını Kabe'ye dayamış ve parmağı ile çocuğa dokunmuş. Gökyüzünde bir pare bulut bile yokmuş. Derken öteden beriden bulutlar peyda olmuş. Ve gittikçe çoğalarak öyle bol bir yağmur yağmış ki; vadi dolmuş taşmış her taraf bolluk içinde kalmış...»