SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

HACC BAHSİ

<< 1382 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

488 - (1382) وحدثنا قتيبة بن سعيد عن مالك بن أنس (فيما قرئ عليه) عن يحيى بن سعيد قال: سمعت أبا الحباب سعيد بن يسار يقول: سمعت أبا هريرة يقول: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 " أمرت بقرية تأكل القرى. يقولون يثرب. وهي المدينة. تنفي الناس كما ينفي الكير خبث الحديد".

 

[ش (أمرت بقرية تأكل القرى) معناه أمرت بالهجرة إليها واستيطانها. وذكروا في معنى أكلها القرى وجهين: أحدهما أنها مركز جيوش الإسلام في أول الأمر. فمنها فتحت القرى وغنمت أموالها وسباياها. والثاني. معناه أن أكلها وميرتها تكون من القرى المفتتحة، وإليها تساق غنائمها. (يقولون يثرب وهي المدينة) يعني أن بعض الناس من المنافقين وغيرهم يسمونها يثرب. وإنما اسمها المدينة وطابة وطيبة. ففي هذا كراهة تسميتها يثرب].

 

{488}

Bize Kuteybetu'bnu Saîd, Mâlik b. Enes'den, ona da Yahya b. Saîd tarafından okunan hadîsler meyânında şunu rivayet etti. Yahya demişki: Ben Ebû'l-Hubab Saîd b. Yesâr'ı şöyle derken işittim. Ebû Hureyre'yi şunu söylerken dinledim: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Bsn Yesrib denilen ve bütün beldeleri yiyen bir beldeye (hicret'e) me'mûr oldum. Bu belde körüğün demirin pasını atması gibi, insanları atan Medine'dir.»  buyurdular.

 

 

(1382) وحدثنا عمرو الناقد وابن أبي عمر. قالا: حدثنا سفيان. ح وحدثنا ابن المثنى. حدثنا عبدالوهاب. جميعا عن يحيى بن سعيد، بهذا الإسناد. وقالا: كما ينفي الكير الخبث. لم يذكرا الحديد.

 

{…}

Bize Amru'n-Nâkid ile İbm Ebî Ömer rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Süfyân rivayet etti. H.

Bize İbnü'l-Müsenna dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdu'l-Vahhâb rîvâyet etti. Bunlar hep bîrden Yahya b. Said'den bu isnâdla. rivayette bulunmuş ve:

 

«Körüğün pası atması gibi» demiş, demiri zikretmemişlerdir.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhârî «Hacc» bahsinde; Nesâî «Hac» ile «Tefsir» bahislerinde tahrîc etmişlerdir.

 

Hadîs-i şerîf Mekke'de İken vârid olmuşsa «Medîne'ye hicret'e me'mûr oldum» mânâsına gelir. Medine'de iken söylenmişse «Medîne'de ikâmet'e me'mûr oldum» demektir.

 

Medine'nin sâir beldeleri yemesinden murâd, kinaye tarikiyle Medîneliler'in o beldelere galebe çalmasıdır. Çünkü bir şeyi yiyen ona galebe çalar.

 

Nevevî'nin beyânına göre: Buradaki yeme'den murâd Medîne'nin İslâm ordularına merkez olmasıdır. Sâir memleketler oradan fethedilmiş, malları da ganimet olarak alınmıştır. Yahut bu cümleden murâd, Medîneliler'in fethettikleri yerlerin zahire ve ganimetlerini yemeleridir. İbni Vehb, İmam Mâlik'e bu cümlenin mâ'nâsını sormuş, Hz. imam bunun başka beldeleri fethetmek mânâsına geldiğini söylemiştir.

 

Medine'ye Yesrib diyenler bâzı münafıklardı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona lâyık olan ismin Medine olduğunu bildirmiştir. Bu sebeple ulemâdan bâzıları Medîne'ye Yesrib demeyi kerîh görmüşlerdir. Gerçi Kur'ân-ı Kerîm'de de Medîne için Yesrib denilmişse de onlara göre bu gayr-i müslimlerin sözünü nakilden ibarettir. İmam Ahmed'in tahrîo ettiği Berâ' b. Âzib hadîsinde :

 

«Her kim Medine'ye Yesrîb derse hemen Allah'a istiğfar etsin...» buyrulmuştur. Bundan dolayıdır ki Mâlikiler'den îsâ b. Dinâr: «Medine'ye Yesrib diyenin günahı yazılır» demiştir. Ulemâ bu kerahetin sebebini şöyle îzsh ederler: Yesrib, tesrib'den alınmadır. Tesrîb: Başa kakmak, azarlamak ve zemmetmek manalarına gelir. Bu kelimenin fesad manasına gelen «serb»den alınmış olması da muhtemeldir. Bunların ikisi de anlam itibariyle çirkindir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) güzel ismi sever; çirkininden hoşlanmazdı.

 

Körük, demirin küf ve pasını nasıl atarsa Medine'nin de kötü insanları öyle atması Ebû Ömer İbni Abdilberr'e göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellenı) Efendimizin zamanına mahsûstu, Onun vefatından sonra birçok âlim. fâdıl ve sâlih zevat Medine'den çıkmışlardır. Kaadi İyad dahi buna kaaildir. Fakat Nevevi bu kavli zahir bulmamaktadır. Çünkü hadîsin birinci rivayetinde, Medine'nin kıyamete kadar kötüleri atmaya devam edeceği bildirilmektedir. Ona göre bu iş Deceâl zamanında olacağa benzemektedir.

 

Hâsılı kalplerinde kötülük olanlar Medine'de oturamazlar. Böylelerini, Medine-i Münevvere dışarı atar.

 

El-Mühelleb diyorki: «Bu hadîs Medine'nin fazileti Mekke'den çoktur diyenlere delildir. Zira Mekke ile sâir beldelerin müslümanlar tarafından fethine o sebep olmuştur. İmam Malik ile Medineliler'in mezhebleri de budur. Bu kavil İmam Ahmed'den de rivayet olunmuştur.

 

îmam-ı Âzam la İmam Şafii. Mekke'nin Medîne'den daha faziletli olduğuna kaaildirler. Zahirîler'den İbni Hazm'ın beyânına göre ashâb-ı kiramdan Câbir, Ebû Hureyre İbni Ömer, Abdullah b. Zübeyr ve Ubeydullab b. Adiyy (Radiyallahu anh) hazerâtı Mekke'nin Medine'den daha faziletli olduğunu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimizden son derece sahîh senetlerle kafi suretle rivayet etmişlerdir. Bütün sahâbe~i kiram ile cumhûr-u ulemâ'nın kavilleri de budur. İmam Mâlik ile onun mezhebinde olanlar Medine'nin daha faziletli olduğuna Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Medine hakkındaki duâsmı bildiren sahîh hadîslerle istidlal etmişlerse de İbni Hazm bu hadislerde onlara delil olacak cihet olmadığını söylemekte ve :«Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vefatından sonra Muâz, Ebû Ubeyde , İbni Mes'ûd ve daha birçok ashâb-ı kiram ile daha sonra Ali, Talha, Zübeyr , Ammâr (Radiyalluhu anh) hazeratı ve başkaları Medine'den çıkmışlardır. Halbuki bu zevat en iyi insanlardandır. Bu da gösterir ki, bu hadîsten murâd, zaman zaman bâzı insanların Medîne'den atılmasıdır.» demektedir.