NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
120 - (1550) حدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا حماد
بن زيد عن عمرو؛
أن مجاهدا قال
لطاووس: انطلق
بنا الى رافع
بن خديج.
فاسمع منه
الحديث عن
أبيه عن النبي
صلى الله عليه
وسلم. قال
فانتهره. قال:
إني والله! لو
أعلم أن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم نهى
عنه ما فعلته.
ولكن
حدثني من هو
أعلم به منهم
(يعني ابن
عباس)؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: (لأن
يمنح الرجل
أخاه أرضه خير
له من أن يأخذ
عليها خرجا
معلوما).
{120}
Bize Yahya b. Yahya
rivayet etti, (Dediki): Bize Hammâd b. Zeyd, Amr'dan rivayet etti ki, Mücâhid
Tâvûs'a; Haydi seninle Râfi' b. Hadîc'in oğluna gidelim de babasının Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)''den ona naklettiği hadîsi kendisinden dinle!
demiş. Tavus onu (bundan) menetmiş. (Demişki): Vallahi ben Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in muhabereden nehî buyurduğunu bilsem onu
yapmazdım. Lâkin bana bunu onlardan daha iyi bilen biri (yâni İbni Abbas)
rivayet etti ki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Bir adamın yerini dîn
kardeşine menîha olarak vermesi, onun karşılığında malûm bir ücret almasından
daha hayırlıdır.» buyurmuşlar.
121 - (1550) وحدثنا
ابن أبي عمر.
حدثنا سفيان
عن عمرو، وابن
طاووس عن
طاووس؛ أنه
كان يخابر.
قال عمرو:
فقلت له:
يا
أبا
عبدالرحمن! لو
تركت هذه
المخابرة
فإنهم
يزعمون؛ أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم نهى عن
المخابرة.
فقال: أي عمرو!
أخبرني
أعلمهم بذلك (يعني
ابن عباس)؛ أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم لم ينه
عنها. إنما
قال (يمنح
أحدكم أخاه
خير له من أن
يأخذ عليها
خرجا معلوما).
[ش
(فاسمع منه
الحديث) روى:
فاسمع بوصل
الهمزة مجزوما
على الأمر.
وبقطعها
مرفوعا على
الخبر، فأسمع.
وكلاهما صحيح.
والأول أجود].
{121}
Bize İbni Ebî Ömer
rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, Amr'dan; İbni Tâvûs da Tâvûs'dan naklen
rivayet etti ki. Tâvûs muhabere yapıyormuş.. Amr demiş ki: Ona : Yâ Ebâ
Abdirrahmân! Şu muhabereyi bıraksan iyi edersin; çünkü ashâb Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in muhabereden nehî buyurduğunu söylüyorlar; dedim. Bunun
üzerine Tâvûs:
— Ey Amr! Bana bunu
onların en iyi bileni (yâni İbni Abbâs) haber verdi kî, Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) muhabereyi yasak etmemiş; ancak:
«Birinizin (yerini) dîn
kardeşine menîha olarak vermesi, onun karşılığında malûm bir ücret almasından
daha hayırlıdır.» buyurmuşlar, dedi.
(1550) - حدثنا
ابن أبي عمر.
حدثنا الثقفي
عن أيوب. ح وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وإسحاق ابن
إبراهيم.
جميعا عن
وكيع، عن
سفيان. ح
وحدثنا محمد
بن رمح.
أخبرنا الليث
عن ابن جريج. ح
وحدثني علي بن
حجر. حدثنا
الفضل بن موسى
عن شريك، عن
شعبة. كلهم عن
عمرو ابن
دينار عن طاوس،
عن ابن عباس،
عن النبي صلى
الله عليه وسلم.
نحو حديثهم.
{…}
Bize İbni Ebî Ömer
rivayet etti. (Dediki): Bize Sekafi. Eyyûb'dan naklen rivayet etti. H.
Bize Ebû Bekr b. Ebî
Şeybe ile İshâk b. İbrahim de rivayet ettiler. Bunların hepsi Vekî'den, o da
Süfyân'dan naklen rivayet etmiş. H.
Bize Muhammed b. Rumh
dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Leys, İbnî Cüreyc'den naklen haber verdi. H.
Bana Alî b. Hucr da
rivayet etti. (Dediki): Bize Fadl b. Mûsâ, Şerîk'den, o da Şu'be'den rivayet
etti.
Bu râviierin hepsi Amr
b. Dinar'dan, o da Tâvûs'dan, o da İbni Abbâs'datt, o da Peygamber (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'den naklen yukarıkilerin hadîsi gibi rivayette
bulunmuşlardır.
122 - (1550) وحدثني
عبد بن حميد
ومحمد بن رافع
(قال عبد:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال (لأن
يمنح أحدكم
أخاه أرضه خير
له من أن يأخذ
عليها كذا وكذا)
(لشيء معلوم)
قال: وقال ابن
عباس: هو
الحقل. وهو
بلسان
الأنصار
المحاقلة.
[ش
(لشيء معلوم)
تفسير من بعض
الرواة
لكتابة: كذا
كذا].
{122}
Bana Abd b. Humeyd ile
Muhammed b. Râfi' rivayet ettiler. Abd (Bize haber verdi) tâbirini kullandı.
İbni Râfi' İse: Bize Abdürrezzâk rivayet etti, dedi. Abdürrezzâk: Bize Ma'mer,
İbni Tâvûs'dan, o da babasından, o da İbni Abbas'dan naklen haber verdi ki, Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Bîrinizin yerini dîn
kardeşine menîha olarak vermesi, o yere karşılık şun ve şunu (malûm bir şeye
işaret ederek) almasından kendisi için daha hayırlıdır.» buyurmuşlar.
Râvi demiş ki: «îbni
Abbâs: O hakldır; o Ensarın diliyle muhâkaledir.» dedi.
123 - (1550) وحدثنا
عبدالله بن
عبدالرحمن
الدرامي. أخبرنا
عبدالله بن
جعفر الرقى.
حدثنا
عبيدالله بن عمرو
عن زيد بن أبي
أنيسة، عن
عبدالملك بن
يزيد، عن
طاوس، عن ابن
عباس،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (من
كانت له أرض
فإنه أن
يمنحها أخاه
خير).
{123}
Bize Abdullah b.
Abdirrahman Ed-Dârimî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Ca'fer er-Rakkî haber
verdi. (Dediki): Bize UbeyduIIah b. Amr, Zeyd b. Ebî Üneyse'den, o da
Abdülmelik b. Zeyd'den, o da Tâvûs'dan, o da İbni Abbâs'dan, o da Peygamber
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) den naklen rivayet etti ki:
«Bir kimsenin arazîsi
olursa, şüphesiz onu dîn kardeşine meniha olarak vermesi daha hayırlıdır.» buyurmuşlar.
İzah:
Bu hadîsi Buhârî ile
Nesâî «Müzârea» bahsinde; Ebû Dâvûd «Buyû'»da; Tirmizî ile îbni Mâce «Ahkâm»da
muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.
Menîha : Bir müddet
sütünden ve yününden istifade ederek sonra tekrar sahibine iade şartiyle bir
kimseye verilen koyun veya devedir. Kazzâz'in nakline göre menîha yalnız
koyunla deveden olur. Ebû Ubeyd Araplar arasında menîhanın iki suretle
yapıldığını söyler. Birinci surete göre menîha: Bir malı birine bağışlamaktır.
İkinci surete göre ise bir deve veya koyunu bir müddet istifade için birine
verip sonra tekrar geri almaktır. Bu kelimenin asıl mânâsı bağıştır. Burada da
yeri başkasına muvakkaten bağışlamak; ücretsiz vermek mânâsına kullanılmıştır.
Hadîs-i şerifte
muhabere kelimesi müzârea mânâsında kullanılmıştır. Nitekim Tirmizî 'nin
rivayetinde muhabere yerine müzârea denilmiştir. Zâten bunların Hanefîler'ce
aynı mânâya geldiklerini yukarıda görmüştük.
İlk rivayette Tâvûs'un
(onlar) diye işaret ettiği ashâbtan murâd: Râfi' b. Hadîc, amcaları ve Sabit b.
Dahhâk, Câbir b. Abdillâh ile onlardan rivayet edenlerdir.
Görülüyor ki, ashâb-ı
kiramdan bâzıları Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in muhabereyi yasak
ettiğini rivayet etmişler; buna mukabil İbni Abbâs (Radiyallahu anh) yasak
etmediğini söylemiştir. Zahiren bu iki rivayet birbirine zıd ise de hakikatte
aralarında zıddiyet yoktur. Çünkü yasak edilen muhabere fâsid şartlarla
yapılandır. Fâsid şartlarla yapılmayan muhabere yasak değildir. îbni Abbâs
(Radiyallahu anh)'ın anlatmak istediği de budur. Bâzılarına göre «muhabereyi
yasak etti» rivâyetiyle kerâhet-i tenzîhiyye, «yasak etmedi» rivâyetiyle de bu
işin haram olmadığı kastedilmiştir.
Hasılı bu
rivâyetlerdeki nehî, muhabere haram olduğu için değil, müslümanlar arasına
fitne fesad girmesini önlemek içindir. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
tarlaların ücretsiz olarak emaneten verilmesini bunun için emir buyurmuştur.
Zira ashâb arasında tarla ücreti yüzünden anlaşmazlıklar çıkardı. Hattâ kavga
edip döğüşenler olmuştu. Tahâvî'nin Hz. Zeyd b. Sabit 'ten rivayet ettiği bir
hadîste şöyle deniliyor :
«Zeyd demişki; Allah
Râfi' b. Hadîc'i affetsin! Vallahi ben hadîsi onlardan dahi iyi biliyordum.
Mesele şundan ibaretti : Ensârdan iki zât Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'e geldiler. Bunlar döğüşmüşlerdi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
de:
«Madem ki hâliniz
budur; öyleyse ekinlikleri kiraya vermeyin!» buyurdular. Râfi' (yalnız) «Ekinlikleri kiraya vermeyin»
dediğini işitmiş.
Bu hadîs hakkında
Tahâvî şunları söylemiştir: «işte Zeyd b. Sabit!.. Haber veriyor ki, Râfi'nin
işittiği (ekinlikleri kiraya vermeyin) hadîsindeki nehî bu işin haram olduğunu
beyân için değil, ashabın aralarına şer girmesinden çekindiği içinmiş.» Zeyd b.
Sabit (Radiyallahu anh) hadîsini Ebû Dâvûd, Nesâi ve îbni Mâce de tahrîc
etmişlerdir.