NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
1 - (1614) حدثنا
يحيى بن يحيى
وأبو بكر بن
أبي شيبة وإسحاق
بن إبراهيم
(واللفظ
ليحيى) (قال
يحيى: أخبرنا.
وقال الآخران:
حدثنا ابن
عيينة) عن
الزهري، عن
علي بن حسين،
عن عمرو بن
عثمان، عن
أسامة بن زيد؛
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال (لا
يرث المسلم
الكافر. ولا يرث
الكافر
المسلم).
[ش
(لا يرث
المسلم
الكافر) قال
المبرد: الإرث
والميراث
أصله العاقبة.
ومعناه
الإنتقال من
واحد إلى آخر.
وقد أجمع
المسلمون على
أن الكافر لا
يرث المسلم.
وأما المسلم
فلا يرث
الكافر أيضا،
عند جماهير
العلماء من
الصحابة
والتابعين
ومن بعدهم.
وذهبت طائفة
إلى توريث
المسلم من
الكافر].
{1}
Bize Yahya b. Yahya ile
Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ve Ishâk b. İbrâhîm rivayet ettiler. Lâfız Yahya'nındır.
Yahya (Bize haber verdi) tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize ibni Uyeyne,
Zührî'den, o da Aliy b. Hüseyn'den, o da Amr b. Osman'dan, o da Usâme b.
Zeyd'den naklen rivayet ettiki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Müslüman kâfire; kâfir
de müslüman'a mirasçı olamaz.» buyurmuş, dediler.
İzah:
El-Müberred'in beyânına
göre irs ve mîrâs: Asıl itibariyle akıbet demektir. Bunun mânâsı bir kimseden
diğerine intikaldir.
Kâfirin müslümana
mirasçı olamayacağı hususunda bütün İslâm uleması ittifâk halindedir. Nevevi
diyor ki: «Sahabe, tabiîn ve onlardan sonra gelen ulemanın cumhuruna göre
müslüman da kâfire mîrasçı olamaz. Bir taife müslümanı kâfire mirasçı yapmaya
kail olmuşlardır. Bu kavil Muâz b. Cebel, Muâviye (Radiyallahu anh) ile Saîd b.
El-Müseyyeb, Mesrûk ve başkalarının mezhebidir. Aynı kavil Ebu'd-Derdâ', Şa'bî,
Zührî ve İbrahim Nehaî 'den de —aralarında bu hususta hilaf olmak üzere—
rivayet olunmuşsa da doğrusu bu zevatın kavilleri de cumhurun kavli gibidir.
Muhalifler «İslâm yücedir; onun üstüne geçilmez.» hadîsiyle istidlal
etmişlerdir. Cumhurun delili ise sadedinde bulunduğumuz sahîh ve sarih
hadîstir. İslâm hadîsinde onlara hüccet yoktur. Zîra ondan murâd İslâm'ın başka
dînlere olan üstünlüğüdür. Onda mirastan söz yoktur. Şu halde onunla amel
ederek «Müslüman kâfire mirasçı olamaz...» hadîsinin nassi nasıl terk
edilebilir? Her halde o taife bu hadîsi duymamış olacak!..
Mürted (yâni
müslümanlığı bırakıp başka bir dîne dönen kimse) bilicmâ' müslümana mirasçı
olamaz. İmam Şafiî, Mâlik, Rabîa, îbni Ebî Leylâ ve başkalarına göre müslüman
da mürtedde mirasçı olamaz; mürtedin malı müslümanlar arasında ganimet olur.
Ebû Hanife ile Küfe
ulemâsı ve îshak müslüman olan veresesinin mürtedde mirasçı olacaklarına
kaildirler. Bu kavil Hz. Ali ile Îbni Mes'ud (Radiyallahu anh) 'dan ve seleften
bir cemaattan rivayet olunmuştur. Lâkin Sevrî ile Ebû Hanîfe: Mürtedin riddet
hâlinde kazandığı şeyler müslümanların malıdır, demişlerdir, ötekilerine göre
bütün malı müslüman olan veresesinin olur.
Kâfirlerin
birbirlerinden mirasçı olmalarına gelince: İmam Âzam'la İmam Şafiî ve diğer bir
takım ulema yahudînin hıristiyana, hıristiyanın yahudîye, bunların mecûsîye ve
mecûsînin bu iki millete mirasçı olabileceğine kaildirler. İmam Mâlik bunu caiz
görmemiştir. İmam Şafiî: «Lâkin harbî zimmîye; zimmî harbîye mirasçı olamaz»
demiştir. Ayrı ayrı memleketlerde bulunan iki harbî dahî birbirlerine mîrasçı
olamazlar. Hanefîler'in kavli de budur.